1. Bölüm

68 13 14
                                    

"Seni adi piç kurusu!" diye tam kızın üzerine atlıyordum ki Alper beni tuttu. Ben Alper'in kolları arasında nereye denk geldiklerini bilmediğim tekmeler savuruyordum. Sarışın yelloz hala gülmeye devam ediyordu ve bu beni çileden çıkaran son damla olmuştu. Alper'in kollarının arasından zor da olsa sıyrılmayı başardım ve daha beni tutmaya yeltenemeden kızın sarı saçlarına yapıştım. Saçlarını elime dolayarak ters çevirdim ve adeta tıslarcasına konuştum.

"Bana bak kızım, senin bu sarı saçlarını teker teker yolar, peruk yaptırırım. İnsan içine çıkamazsın!"
diye sinirle dişlerimin arasından konuştuğumda kız cırlıyordu ve Alper beni kızdan ayırmaya çalışıyordu.

"Bu yaptığını sana ödeteceğim!" diye bağırdım ve kızı kapının önünden dışarı itekledim - fırlattım da denilebilirdi.

Kız istemsizce ellerini saç diplerine götürdü ve gözlerimin içine bakarak "Elinden geleni ardına koyma, beceriksiz!" dediğinde yine tam kıza saldırmak için atılmıştım ki iki adet kaslı kollar arasında olduğumu farkettim. Alper'e sinir ve kızgınlık karışımı ölümcül bakışlarımı yolladıktan sonra sarışın yelloza döndüğümde arabasına binmişti bile. Çok geçmeden şoförü gaza bastı ve bana da arabanın arkasından gözden kaybolana kadar izlemek düştü.

****

"Tamara, benim eve çık, ne varsa dolapta hazırla hepsini. Geliyorum on dakikaya!"

"Kumsal, yine ne oldu hayırdır? "

"Soru sorma, geliyorum birazdan. Çabuk ol sen !" dedim ve kızcağızın suratına kapattım telefonu.

Şöyle bir düşündüm de yazıktı bu kıza cidden. Ne zaman kötü olsam halimi o çekiyordu. Bir gün bile olsun beni yanlız bırakmamıştı. Her derdim olduğunda yanımdaydı.

Ben Tamara hakkında ki düşüncelerimle boğuşurken Alper içerden bana seslendi.

"Kumsal, içeri gel!"


Derin bir nefes aldım ve içeri geçtim. İçeri girer girmez Alper'in sinirli bakışları olduğum yere çivilenmemi sağlamıştı. Ne olduğunu çözmeye çalıştım fakat gözlerinden hiçbir şey okunmuyordu, sadece öfke vardı.

Cesaretimi toplayarak Alper'e doğru bir adım daha attım ve boğazımda ki yumruyu yok saymaya çalışarak konuştum.

"Efendim Alper?" dedim soru sorar gibi.

"Kumsal, otur ve sadece beni dinle." dedi Alper ve bende zaten sinirli olduğu için lafını ikiletmeden sandalyelerden birini çektim ve oturdum.

"Bak Kumsal, o Oğuz denen it hayatına girdiğinden beri işlerin yolunda gitmiyor. Sen temiz ve saf bir kızsın. En azından benim tanıdığım, çocukluk arkadaşım Kumsal öyle. Ama Oğuz öyle değil. O siyah, sen beyazsın ve o seni karanlığa doğru çekiyor."


"Sen ne demek istiyorsun Alper. O beni değil ben onu değiştireceğim. Siz göremiyorsunuz ama Oğuz'un içinde iyi bir insan var ve ben o iyi insanı ortaya çıkarmak için elimden geleni yapacağım. Kardeşim dediğim insan hakkımda neler düşünüyor, şuna bak!" deyip hırkamı ve çantamı alarak bir hışımla çıktım pastaneden.

Arkamdan sadece, "Kumsal dur!" dediğini duydum fakat arkamdan gelmeye yeltenmemişti. Neyse istediğimde buydu zaten. Bir süre görmek istemiyordum onu. En azından Oğuz'un içinde iyi bir insan olduğunu ona ispatlayana kadar.

****


Kapının önüne geldiğimde tam zile basacaktım ki birden kapı açıldı.

 ~ KALP NAVİGASYONU ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin