Rüzgar git gide sertliğini arttırıyordu. McDonald derin bir nefes alıp yoluna devam etmeyi denedi. Soğuktan tir tir tireyen vücudu ve rüzgardan zor açılan gözleri yürümesini zorlaştırıyordu.
Sonunda birkaç sokak atladı, iki binayı geride bıraktı. Etrafta çöpler vardı. Çevresini yokladı ve kimse olmadığını anladığında yavaşça arkasını döndü. Kırmızı eski bir kapıydı. İçeriden tanımlayamadığı sesler geliyordu ama aldırmadan içeri girdi.
Üzerinde beyaz önlük olan Dr B. karşılaştı içeri girdiğinde. Saçları garip ve dağınıktı. Yaptığı işten olsa gerek önlüğünün birkaç kısmında lekeler vardı. Heyecan ile dönüp "Getirdin mi ? " diye sordu. McDonald " Evet. " dedi ve cebinden mor renkli bir kutu çıkardı. Dr. B kutuyu seri hareketle aldı ve açtı. İçerisinde mavimsi bir taş vardı. Dörtgen şeklindeydi, ucunda üçgen vardı. Bu taşa ' kritstal ' deniyordu.
Dr. B taşı özenle aldı, özenle iki demirin arasına geçirdi, önüne ise demirden yapılmış süzgeçe benzeyen bir cisim koydu. Dikkatlice eline aldı. Şu an bulundukları oda ile diğer yer ile aralarını kapatan perdeyi nazikçe indirdi. Perde açılınca çelikten bir duvar belirdi. Bu duvar değil, kapıydı. Dr B. kapıyı açmak için kenarda duran panele birtakım yazılar yazdı. Bunlar şifre olmalıydı. McDonald'ın yanına geri döndüğünde kapı açılmaya başlamıştı. İçeri girdikten sonra böyle 3 kapı ile daha karşılaştılar. Fazlaca güvenlikli kapılardan geçtikten sonra devasa alana geldiler. Tavanı çok yüksekti. Etrafta kontröl odası ile beraber tam ortada iki metal boru vardı. Borunun dik durmasını sağlayan beton zemin dikkat çekmeyi başarıyordu ve boruların arasında uzun ince şeritler vardı. Dr. B hazırladığı süzgeci borulardan beş adım öne koydu, iki adım daha atıp taşı ve taşı destekleyen tutaçları kurdu.
Dr.B düzeneğe baktı ve sinsice güldü, gülüşü kısa sürmüştü " Hanna ! " diye bağırdı. Daha sonra yüzüne bile bakmadan arkasında duran McDonald'a " Sen gidebilirsin artık, Hanna yardım edecek. " dedi. McDonald olanların şokunu atlatıp ne olduğunu çözmeye çalışıyordu anlam veremiyordu ve en iyisinin gitmek olduğunu düşündü. Bir an önce burdan çıkmak istiyordu. Yabancı bir ses geldi " O burada kalıyor, ben gidiyorum. " dedi. Sesi biraz yüksek çıkmıştı. Devam etti " Ne yaptığının farkında değilsin, sana bulaşabilirler. Ayrıca bir insanın hayatına ruh bağlayarak hayatını karartamazsın ! " dedi. Gözleri dolmuştu ve hızlıca çıktı. Dr.B olanları biliyormuş gibi duygusuzca gidişini seyretti dahada hırslanmış olacak ki " Başlayalım. " dedi. Kontröl odasına gittiler ve Dr.B hızlıca birşeyler söyleyip tuşlara basıyordu. Hararetliydi. Etrafta mor ışıklar belirdi hepsi bir düzende süzgeçe girip taşa geçiyordu Dr.B gülerek " Karanlık uzayda ışıldayan tek yıldız gibi. " dedi. Bu ne demekti ? Kahkahasının ardından panelden gücü arttırdı. Etrafta daha çok ışık vardı. Depremmiş gibi sallanıyordu ama Dr.B buna aldırmıyordu. Herşey yolunda gibiydi ta ki ruhlar anlayana dekti. Yer dahada sallandı, kontröl odasının camı patladı ve Dr. B ışıklara sürüklenmeye başladı. Sanki birşey onu çekiyordu. Elini kaldırdı ve ışıklardan birine dokundu. Son duyulan şey ise, patlamanın sesiydi.
***
Heryer gazeteci, ambulans ve polis doluydu. O büyük patlamadan sonra şehrin çoğu etkilenmişti ama en çok etkilenen yer patlamanın olduğu yerdi. Gazeteci ve polisler olayın ne oluğunu çözmek için seferber olmuştu. Birsürü olay yeri incelemeden sonra elleri boş bir şekilde döndüler. Herkes gittikten sonra geç saatte yoksul bir kadın oraya geldi, işine yarar birşeyler varmı diye bakınmaya gelmişti. Çok açtı, paraya ihtiyacı vardı. Etrafı en az 3 kez turlamıştı. Umutsuzluğa kapanmış gidecekti ki ileride ay ışığıyla parlayan taşlar farketti. Yaklaşınca bunların parlak ve gösterişli olduğunu gördü. Değerli olduklarını ve satabileceğini düşündü ve kolları yamalı eski ceketinin cebine attı taşları. Birsüre daha dolaştı ve meydana gitti, taşları satmak için hazırlandı. Önüne taşları koyup kaldırıma oturdu ve bekledi. Birilerinin taşları almasını beklerken taşları dikkatlice izledi. Biri haric diğerleri gösterişliydi. Ayakkabı sesleri yaklaştı ve etrafı parfüm kokusu sardı, taşlardan birini istedi yoksul kadında ne kadar fiyat verirse sattı. O kadar açtı ki ... Birkaç saat kimse gelmedi, insanlar onu görmüyordu sanki. Kalkıp yürüdü. Bir kız görmüştü tahminen 20 yaşındaydı. Yere çökmüş ağlıyordu. Ayakkabıları yoktu, yüzü kirden simsiyah olmuştu sadece gözyaşlarının geçtiği yerler azda olsa kirini gözyaşına katıp akmıştı. Kızı görünce kadının içi acıdı. Kendisinden daha kötü durumdaydı. Yanına yaklaştı ve taşlara baktı, kirli olanı cebine koyup diğerini kıza uzattı " Değerini bilmiyorum ama tek bildiğim şey senin benden daha çok ihtiyacının olduğu. " dedi ve kızın cevap vermesini beklemeden kalktı yürümeye başladı. Evi yoktu, arkadaşı yoktu, ailesi yoktu. Genellikle parkın banklarında uyurdu. Yine öyle yapacaktı. Parka geldi ve herzaman uyuduğu banka doğru ilerlemeye başladı. Banka geldiğinde ise üzerinde bir bebek olduğunu ve ağladığını gördü. Kucağına aldı. Çok güzel bir kız bebeğiydi. Etrafa bakıp ailesini aradı ama parkta bu saatte kimseler olmazdı. Montunu çıkarıp bebeğe sardı ve neyapacağını düşündü. Aklına 3 sokak alttaki çocuk yetimhanesi geldiğinde çoktan kalkıp yürümeye başlamıştı bile. Yürürkende düşünüyordu bir gecede yaşadığı onca olay şans mıydı, şansızlık mıydı bilemiyordu. Bebeğin tekrar ağlaması ile bölündü düşünceleri. Yetimhaneye varmıştı bile. Saat çok geçti, herkes uyuyor olmalıydı. Bebeğe son kez baktı, öptü. Bebeği merdivene bırakıp kapıyı çalacak ardındanda gidecekti. Son anda aklına taş geldi. Üzerinden bir parça kumaş yırtıp bebeğin battaniyesinin yanına sıkıştırdı. Tekrar öpüp kulağına " Sana şans getirsin. " diye fısıldadı. Kapıyı 4-5 kez çalıp saklandı. Birkaç kız bebeği gelip aldı hemen etrafa baktılar göremediler kimseyi bebeği içeri alıp kapıyı tekrar kapadılar. Bilmiyordu ki o kadın çoğu şeyin başlangıcı olmuştu ...☆☆☆☆☆☆
Daha önce hikayeye başladığım spaceYB hesabıma giriş yapamadığımdan hikayemize buradan devam ediyoruz
Ilk bölümü biraz düzenledik
Umarım beğenmişsinizdir eğer beğendiyseniz lütfen alttaki yıldıza dokunun lütfen 💪👽💖
Yeni bölümler gelecek ☆
-Lord Of The Oreo's ✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adelpha
Teen Fiction" Karanlık uzayda ışıldayan tek yıldız gibiydi. " ☆ Bir taş ne kadar güçlü olabilir ki ? Herşeyin başlangıcı ve sonu olan bir taş ... Ruhları birbirine bağlı 3 kişi Birbirine yabancılar O taş onları birbirine bağlayan şey O taş onların kaderi.