Bölüm 12

700 54 1
                                    

Uzun zamandır beklediğiniz Belalı bölümü..

Şarkıyla okuyabilirsiniz

"Nasıl yani? Prison tek bir yerde takılmıyor ki" Dedi Niall. 

"İlla ki, buluştukları merkez yeri vardır" Düşüncelerimi okumuştu Liam. 

"Peki biz bu yeri nereden bulacağız?" Louis'in bu sorusundan sonra suratımda masum gözüken ama altında türlü şeytanlıkların yattığı bir gülüş oluşmuştu. 

"Minik Julia bizim için yeterli bir koz bence" Dedim. Hepsi bir anda bana dönmüştü. 

"Allison, çocuğa bir şey yapmayacağız değil mi?" 

"Hayır, sadece ufak bir iz kalacak"

"Ne var aklında?" Diye sordu Harry.

********************

"Ben gidiyorum, arkamı kollayın" Dedim saklandığımız yerden çıkarken. Çocuklar kafalarını sallayıp kapıdaki korumalara diktiler gözlerini. 

Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapıdaki görevliden bir tanesi silahını çıkarttı ve diğeri şok olmuş bir ifadeyle bana baktı. 

"N-ne istiyorsun? Bir adım daha atarsan vurulursun" 

"Çok korktum yakışıklı! Çekilin içeri gireceğim" 

"Git buradan vurulacaksın!" Bir adım daha attığımda silahı elinde tutan kişi silahın tetiğini çekti. Çektiği gibi alnının ortasına mermiyi yemişti. Şükür ki, çocuklar susturucu takmışlardı. Diğer taraftaki korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Bunda silah olmadığını biliyordum zaten. Yanına yaklaşıp gözlerine baktım. 

"Önümden çekil ucube" Dedikten sonra sağ yanağına yumruğumu geçirdim. O yana doğru savrulurken kapıya tekme atıp içeri girdim. Salondan gelen ayak seslerini duyunca sağ taraftaki kolonun arkasına saklandım. Kameraya bakıp göz kırptım ve gelen kişiyi kolundan tutup odaya soktum. Oda karanlık olduğu için kim olduğumu anlamamıştı. Mutfakta olduğumuz için işim kolaylaşmıştı. Karşımdaki kişiyi bir anlık da olsa sersemletmek için kafa attım suratına. Acıyla bağırıp geri çekilirken en üst çekmeceyi açıp bıçağı çıkarttım ve kendine gelip üzerime atılacak kişiye doğru dönüp karnına defalarca sapladım bıçağı. Vücudu kasılmayı bıraktığında bıçağı çıkartıp ceseti yere fırlattım. 

Oldukça sakin ve rahat adımlarla Penny'nin olduğu odaya doğru ilerledim elimdeki bıçakla. Kapıyı açıp içeri girdim ve ışığı açtım. Penny yatakta oturmuş beni bekliyordu korkuyla. Gözleri elimdeki bıçağa kaydı ve daha sonra bana baktı. 

"Allison, l-ütfen.." 

"Şşş sessiz ol ufaklık" Kapıyı kapatıp içeride kamera veya ses kayıt cihazı var mı diye göz gezdirdim.

"Yok" Dedi Penny. Neye baktığımı anlamıştı. Penny'e doğru ilerleyip cebimdeki iğneyi çıkarttım. Yatakta geriye doğru gidiyordu ben yaklaştıkça.

"A-llison l-lütfen! Ben b-irşey yapmadım! B-bırak b-beni g-gideyim n-nol-ursun!" Ağlamaya başlamıştı. Hıçkırıklarla ağlıyordu. Kolundan tutup sertçe kendime çektim. Bağırmaya başlamıştı. 

"Allison nolur dur!" Elimdeki iğneyi koluna geçirdiğimde boğazı yırtılana kadar bağırmıştı. İğnenin içerisindeki sıvıyı koluna enjekte edip bıraktım. Gözleri anında kararmaya başlamıştı. 

"Sen.. ba-na ne yaptı.." Lafını bitirmeden ufak bir uykuya dalmıştı. 

"Uyandığında duyacağın acıdan dolayı, özür dilerim ufaklık" Dedikten sonra vücudunu güzelce yatağa yatırdım. Karnını açıp elimdeki bıçağı tenine yaklaştırdım. Karnına belirli olacak şekilde B harfi çizdim. Vücudundan çıkan kanlar yatağını kırmızıya boyuyordu. Bıçağı da alıp evden çıktım. Çocuklar beni arabada bekliyorlardı. 

"Bağırması buraya kadar geldi" Dedi Niall. Suratını buruşturmuştu. 

"Eminim Tad kendi fişini kendisi çekmeseydi onunda bağırmasını duyardın Niall" Dedim soğuk kanlılıkla. Bir şey diyememişti. Elimdeki eldivenleri çıkartıp kenara attıktan sonra cebimden telefonu çıkarttım. Julia'nın beni aradığı numaraya mesaj attım. 

"Kardeşin kan kanamasından ölmeden önce gelip onu almalısın güzellik ;)"

"Mesaj tamamdır sür Liam" Liam arabayı çalıştırıp 5 blok ilerideki karanlık bölgeye geçti. 10 dakika sonra önümüzden geçen arabalar ile anlamıştım geldiklerini.

"Öldüreceğim onu! Sürtük! Hadi çabuk olun sizi aptallar!" Çocuklar duyamıyordu ama ben net bir şekilde duyabiliyordum. 

"Çakma Belalı sinirlendi" Dedikten sonra kahkaha attım. Harry'de benimle birlikte gülmeye başlamıştı. 

"Liam! Gidiyorlar hadi" Liam kafasını sallayıp önümüzden geçmelerini bekledi ve ardından arabayı çalıştırıp peşlerinden sürmeye başladı. Tanınmamak için yeni bir araba bulmuştuk. Bizim arabaların hepsini bildiklerine emindim. 

Şehrin dışında beklediğim yer, aksine şehrin merkezindeydi. 

"Umarım tahmin ettiğim yere gitmiyorlardır" Dedim arabalara odaklanmış bir şekilde. Önümüzdeki arabalar sağa saptığında anlamıştım nereye gittiklerini. 

"Kahretsin!" Diyerek ani bir fren yaptı Liam. Kırmızı ışık yanmıştı. 

"Kaybediyoruz olum! Bassana gaza!" Diyen Harry koltuğundan kalkmış ön tarafa kafasını uzatmıştı. 

"Sorun yok, nereye gittiklerini biliyorum" Hepsinin aklında gezen 'ne?' sorusunu duyabiliyordum.

"Sür Liam, ben tarif ederim" 10 dakika sonra tahmin ettiğim hatta burada olduklarından emin olduğum yere gelmiştik. 

"Allison burası neresi?" Diye sordu Louis. Kaşlarımı çatıp kapalı cama yansıyan gölgelere baktım. 

"Çocukluğumu geçirdiğim ev. Annemle ve o piç herifle yaşadığımız yer" 

"Burası onun öldüğü yer değil mi?" Dedi hemen Liam. Kafamı salladım sakince. 

"İstersen biz yaparız?" Dedi Harry. Kafamı yukarı kaldırıp başlığa yasladım. Geçmişimi satın alıyorlar diye onları yok etmek istiyordum. Geçmişimin ilk tuğlası olan bu evi yakıp yıkmakla, bunu ben yapmış olacaktım. 

"Beni ikilemde bırakmak için yaptılar. Acılarımın vücuduma salgılandığı baş yer burası. Eğer bu bir savaşsa ve bizim kazanacağımız yolda bazı şeyleri yok etmemiz gerekiyorsa, bunu yapmaktan çekinmem" Dedikten sonra arabanın kapısını açıp çıktım. Çocuklarda benimle birlikte çıkıp bagajdan benzin bidonlarını aldılar. Evin etrafına benzin döktük. Verandanın ucundan başlayarak yola kadar bir yol çizdim benzinle. Tam o sırada Julia'nın gözü camdan bana takıldı. Gözleri kocaman olmuştu. Koşarak kapıya geldi. Fakat ben çoktan çakmağı çakıp benzinin üzerine atmıştım. Çizdiğim yoldan başlayarak evin etrafını saran alevler Julia'yı telaşa sokmuştu. 

"Öldüreceğim seni ulan!" Diye bağırıyordu. 

"Merak etme! Bu gece ölmeyeceksin! Ellerimde ölmezsen bu işin ne tadı kalır!" Bunları söylerken  arkamı dönüp arabaya ilerliyordum. Son kez dönüp eve baktım. Derin bir nefes alıp verdim ve açtığım kapıdan içeri girip kapıyı kapattım. 

"Gidelim" 

Çete 2 || Küllerinden DoğuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin