█1█

39 5 0
                                    


Keman diyemeyeceğim kadar büyük aynı zamanda gitara yada başka bir şeye benzemeyen garip ve büyük alete iğneleyici bakışlarımla bakmaya devam ettim. Elimde tuttuğum sopa benzeri şey ile de ne yapacağımı bilmiyordum aslında. İnsanoğlu oldukça garipti. Böyle saçma bir aleti hangi hayal gücüyle yaptıklarını düşünemiyordum bile. Tamam , bu devirde ki insanları anlıyorum , herkes birbirinden enteresan ve kaçık ama bundan bilmem kaç yıl önce ki insanların akıllı olmaları gerekmez mi? Sonuçtu muhteşem buluş ve icatların hepsi eski zamanda yapıldı. Aslında bilemiyorum. Belki de günümüz insanlarına bulacak şey kalmadığı için bu durumdayızdır?

Elimde ki sopayı yere bırakıp tanımlayamadığım aletin yanına gittim. İlk önce gitar gibi tutmaya çalıştım ama çok büyük olduğu için kollarımın arasına girmedi. Sonra keman gibi omuz hizama getirmeye çalıştım , çalışmaya çalıştım. Oldukça ağır olduğu için bu aletin keman olamayacağına kanaat getirmiş oldum böylece.

Yere koyduğum sopayı tekrar aldım ve hala tanımlayamadığım aleti ters çevirdim. Sopayla tahta kısmına vurmak eğlenceliydi ama bu şeyin böyle çalınmadığına emindim.

Pekala. Her zaman sıkıştığında aynı taktiği uygula.

"Anne!"

Geri cevap gelmeyince daha yüksek sesle bağırdım ama yine ses seda yoktu. Biraz bekledim belki duymuştur ama işi vardır birazdan gelir diye ama gelmedi. Başımı iki yana sallayıp alt kata indim. Mutfak , oturma odası , banyo , yatak odası hatta kilere bile baktım ama annem yoktu. Yanaklarıma hava doldurarak bahçeye çıktım. Bahçede gördüğüm manzara gözlerimi devirmeme sebep olmuştu.

"Anne! Ağacın tepesinde ne yaptığını sorabilir miyim?"

Annem kızgın bakışları ile ağacın dibinde yatan Hüso'yu gösterdi. "Şu bit torbasını hemen şuradan çek Pelin!" Aynı annem gibi bende kızgın bakışlarımı ona gönderdim.

"Anne Hüso'ya bit torbası demekten vazgeç! Emin ol o senden temizdir. Gün boyu tüylerini yalayıp duruyor. Sen gün boyu duş alıyor musun?"

Annem tek eliyle ağaca tutunurken diğer eliyle de önüne gelen saçlarını geriye doğru attı. "Bak hala yalıyor diyor. Kızım al şu hayvanı şuradan bak daha yemek yapacağım sonra akşam güne gitmem lazım. Anlayacağın çok işim var. Hadi güzel kızım , al şu hayvanı."

Ellerimi göğsümün altında birleştirip yüzüme kocaman bir sırıtma yerleştirdim. Pekala, demek annemin bana ihtiyacı vardı. Elbette onun dediklerini yapardım. Küçük bir çıkar anlaşması çerçevesinde.

"Bak Pelin bana öyle bakma çünkü biliyorum bu bakışı ben. Tüm gece bu ağaçta kalsam da , güne gidemeyip dedikoduları kaçırsam da sen o konsere gidemezsin!" Yanaklarıma hava doldurup olduğum yerde tepindim. Neden anneler kızlarını bu kadar iyi tanırlardı ki?

"Çekmiyorum Hüso'yu o zaman. Hatta sandalye falan getireceğim şimdi de Hüso'da yanına gelsin. Bilirsin seni çok seviyor." Eğer annenizin korktuğu bir şey varsa ve siz o şeye sahipseniz emin olun ki istediğinizi yaptırmak çokta sıkıntı olmuyor.

"Hele bir o hayvanı buradan çekme Pelin ben seni akşama görürüm. Baban gelsin hepsini tek tek anlatacağım. Sahi , sen geçen gün haftalığına zam istemiştim değil mi? Unut onu! Zam mam yok sana hatta haftalığından para bile keseceğim senin. Anneyi ağaç tepelerinde bırakmak neymiş anlarsın o zaman." İstediğinizi yaptırmak sıkıntı olmuyor mu demiştim ben? Bence siz onu duymamış gibi yapın.

Hüso'yu kulübesine götürüp önüne mamasını bıraktım sonra da annem haftalığımı düşürmesin diye yalakalık yapmak için sandalye getirdim ve inmesine yardım ettim. Annem hiç yüz vermiyor tabi. Kızdı mı bir kere tamam , bittin sen. Konuşmaz asla. Kök söktürene kadar tavır koyar. Ama konsere gitmek için bundan avantajlı zaman yoktu. O konsere gitmek için ölüyordum ve sevgili ebeveynlerim buna izin vermiyordu. Sonra bu çocuk neden size şantaj yapıyor? Yapar tabi!

ALEMSİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin