Bölüm 1

41 5 2
                                    

Medya: Damla

Damla'dan
________
Hayır hayır. Orada sarılan çiftte ki kız da ben değilim. Hayır! Orada oturan ve sevgilisiyle mesajlaşan kız da ben değilim. Biraz daha sağa bak hah işte kafede tek başına kahvesini yudumlayarak o çiftleri kesen benim... sonunda gördün beni. Biliyorum güzelim, diğer kızlar gibi güzel değilim tribine de giremeyeceğim. Neyim eksik ki benim para mı? Adım Damla Özel. Evet evet o hani Türkiye'nin ikinci en zengin ailesi olan Özellerin kızıyım. Güzellik mi? Güzel gözler mi? Güzel vücut mu? Yok valla bunlar da tutmadı çünkü hepsi var bende... Ama ne eksik biliyor musun az önce ayrıldığım yağuşuhlu çocuk. Aşık mıydım peki ona? Hayır. E peki elimi sallasam ellisi mi? O da evet. Peki niye burada karalar bağlamış oturuyorum? Hıh işte onu bende bilmiyorum. Sanırım ben de sizinle birlikte öğrenicem...

Biraz kendimden bahsetsem aslında bence siz de beni bu yazdıklarımdan dolayı egolu değil de "güzel" tabirine yakışır bulucaksınız.

Adım Damla 17 yaşında ailesinin yanında yaşıyan klasik zengin kızlardan biriyim. Kocaman ve herkesin muhteşem bulduğu kahverengi gözlerim var. 44 kiloyum ve vücud kıvrımlarım gerçekten hoş. Ne birilerini kaçıracak kadar kötü bir aksanım var ne de hala düzeltemediğim muhteşem bir Türkçem. Evet evet ben de her zengin çocuğu gibi yurt dışında okudum. İlkokul, ortaokul ve lise de Fransadaydım. Şimdiyse üniversite için tekrar Türkiye'ye dönüyorum. Ve tekrar evet Türkiye'ye geldiğim için sevgilimden ayrıldım. Şimdiyse uçağın kapılarının açılmasını bir kafede oturmuş bekliyordum. Çok sık sevgilisi olan biri değilim. Bulamadığımdan değil aslında istemediğimden, ben pek aşk insanı değilim sanırım yada daha hiç aşık olmadığımdan bilmiyorumdur. Nasıl olursa olsun en fazla beş altı sevgilim olmuştur. Gülçin ve Aslı'ya göre baya bir az...

Gülçin ve Aslı "en yakın arkadaşlarım". Diğer bir tabirle oturduğumuz sitedeki komşularımız. Doğduğumdan beri onları tanıyorum. Ve aramız bildim bileli iyidir. Ben Fansaya geldiğim de bile bağları kopartmadık ve neredeyse her gün skype dan konuştuk. Herhalde döndüğüme benden bile fazla sevinmişlerdir. Gerçi annem ve babamda benden fazla sevinmişlerdir ve sanırım köpeğim Queen de benden fazla sevinir geldiğimi görünce. Ahh, sanırım herkes benden çok seviniceğe benziyor. Oradaki kurulu düzenim, çok olmasa da olan arkadaşlarım, okulum... tamam belki okul pek umrumda olmaya bilir ama işte ne bileyim her şey fazla karıştı bir anda. Ben pek yer değiştirmeye alışık değilim galiba.

Uçağın kapılarının açıldığının anonsunu duyunca yerimden kalktım. Babam jetimizle gelmemi önerse de ben karşı çıkmıştım. Öyle şeyleri oldum olasıçok gereksiz gördüm. Özel araba, özel uçak, özel tekne... ne gerek varsa. Biletimi uzatıp güvenlikten de geçtikten sonra uçaktaki cam kenarı yerimi aldım. Her zaman iki yer alıp yanımdakine sırt çantamı yerleştirirdim. Özel şeylere karşı olsamda sıkışık olmaktan gerçekten hoşlanmam. Yine aynı şeyi yaparak çantamı yerleştirdim koltuğa. Bavulumu önceden koydurmuştum zaten. Sırt çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. Önce telefonu uçak moduna aldım sonrada kulaklığı takarak müzik dinlemeye başladım. Yaklaşık on on beş dakika sonra uçak havalandı, bir saat sonrada iniş yaptı.

İndiğim gibi bavulumu alıp kapıya gittim. Kimbilir kaç kişi gelmiştiler beni karşılamaya. Kendimi o kargaşaya hazırlayarak dışarı çıktım ama kimseyi göremedim. Geciktiklerini düşünerek bir banka oturup beklemeye başladım. Sadece birkaç dakika geçmesine rağmen bana saatler gibi gelen birkaç dakika sonra böyle dayanamıyacağıma karar vererek telefonumu çantamdan çıkardım. Biraz kurcaladıktan sonra telefonun hâla uçak modunda kaldığını gördüm. Açtıktan sonra bir sürü mesaj yağmaya başladı

-Gediiiin mii? Çok merak ettim yarın seni görmeye gelirim :) öptüm😙

-Dam *Aslı bana hep Dam diye seslenir* evde aile yemeyi var seni almaya gelmiyicem pardon aşkım gelince ara 💕💕

-Babacım, çok önemli bir toplantıdayım. Seni alması için bir araba gönderdim. Seni karşılayamadığım için özür dilerim prenses...

Böyle bir kaç mesaj daha okuduktan sonra herkesten ümidi keserek babamın gönderdiği arabayı buldum. Bu durum bana çok tuhaf gelsede üstelemedim. Babam ne olursa olsun beni almaya gelirdi. Şoför beni karşıladıktan hemen sonrs yola koyuldu. O muhteşem sitemize girdiğim zaman camı açıp derin bir nefes aldım. Buranın havası beni hep sakinleştirdi şimdi de durum aynıydı. Araba durur durmaz bavulumu getirmesini söyleyip eve doğru koşmaya başladım. Kapıyı annemin açmasını umsamda hizmetçimiz Asude açmıştı. Direk bana sarıldı ve "ah Damla nasıl özlemişim seni hoşgeldin. " dedi benim içeri baktığımı görünce de "Annen komşuya gitti gelir birazdan." Dedi "demek beni sen hariç kimse özlememiş dididididi" diye karşılık verdim bende. Ona çocukluğumdan beri böyle seslenirdim. Dididididi bavulumu içeri götürürken ben de salona geçtim. Evimiz dört katlıydı ve en üst yani çatı katı benimdi. Salon ise girişteydi. Kendimi koltuğa attığım gibi yukarıdan bir düşme sesi geldi hemen fırlayarak "Dididididiidi iyi misin?" Diye bağırdım ve yukarı uçar adımlarla çıkmaya başladım. Üçüncü kata geldiğim de gördüğüm şey yıllar boyunca unutamadığım az sayılı şeylerden biri oldu. Salonu yıllardır görmediğim arkadaşlarım, tatilden tatile gördüğüm annem ve babam, arkadaşlarımın aileleri ve diğer komşular doldurmuştu. Her yer süslenmiş ve resimlerim ile donatılmıştı. Ben ağzımdan çıkan kelimelere engel olamadan "Je ne peux pas croire" diyi verdim. Onlarda bana "Hoş geldin Prenses" diye aynı anda bağırdılar. O mutlulukla birlikte gözlerimden düşen birkaç damla yaşa engel olamadım.

__________________________

Herkese merhaba🙋 Umarım beğenirsiniz. Hiç koymak istemiyorum ama görülme sınırı koyacağım çünkü yazarken çok emek harcıyorum ve umarım karşılığı gelir. Görülme sınırı: 40
umarım beğenirsiniz...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 15, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Prensesin MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin