(Multimedia: Pars Erez)
Bölüm Şarkısı: Jessie J. -Do İt like A Dude
Ben kavga sahnelerinde bu şarkıyı dinlemeyi seviyorum. Garip bir enerjisi var. O sahneleri daha iyi yazmamı sağlıyor. Belki okurken siz de dinleyebilirsiniz diye düşündüm.
İyi Okumalar!
...................................
Tam ateş edeceğim sıra arkamdan bir silah sesi geldi. Omzumun üzerinden arkama baktığımda Burak ve Samet'in kanlar içinde boylu boyunca yerde yattıklarını gördüm. Bunu yapan da kimdi böyle?
''Bak sen, Aras Merter bir kıza mı yeniliyor yoksa?''
Arkamdan gelen ses üzerine tam olarak arkama döndüm. Aras'ın yaşında olduğunu tahmin ettiğim adam koyu kahve renginde olan gözleriyle fazlasıyla dikkatimi çekmişti. Diğer insanların aksine renkli gözleri değil de kahverengi gözler daha çok dikkatimi çekerdi. Ama ironiye bakın ki kendim yeşil gözlüyüm.
Tişörtünün altında kalan dövme de çok hoş duruyordu.
Heey! Şu an savaşın ortasında duruyorsun, kendine gel Elisa!
''Ne istiyorsun Pars?'' diyerek yanıma gelen Aras'a hafif başımı kaldırarak baktım. Burada neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum. Yan gözle baktıktan sonra bakışları tekrar Pars'ı buldu.
''Bunca zaman sonra bu soruyu soruyor olman tam bir aptallık değil mi sence de?'' Kafamı salladığımda Aras ters bir bakış attı. Ağzımı oynatarak 'Ne!' dedim. Doğru sonuçta eğer uzun zamandır tanıyorsa anlaması gerekirdi.
Mesela ben. Buraya her seferinde Aras'ı öldürmek için geliyorum. Şu ana kadar gerçekleştiremedim gerçi, o da ayrı konu.
''Ama bu güzel buradayken olmaz. Sanırım onu da halletmemiz gerekecek.'' dediği an bakışlarımı ona çıkardım. ''Denesene bir.'' diyerek birkaç adım attığım sırada Aras kolumdan tuttu.
Beni yine göğsüne dayayarak kulağıma eğildi ve konuşmaya başladı. Hayatımda duyduğum, duyacağım en ilginç şeyi söyledi diyebilirim.
''Sanırım ittifak olmamız gerekiyor.''
Başımı çevirerek ona baktığımda ciddi olduğunu gördüm. ''Şaka yapıyor olmalısın, bu tam bir saçmalık.''
''Gayet ciddiyim. Eğer beraber ilerlemezsek ikimizin de işini anında bitirirler.'' Karşımdaki adamlara baktığımda ona hak verdim. En az on beş – yirmi kişi vardı. Eğer birlik olursak buradan sağ çıkabilirdik...Sanırım...
Ama yine de başka bir yol daha vardı ve onun kesin çıkış olacağına eminim. Karşımdaki adama bakarak Aras'ın duyabileceği bir ses tonuyla ''Aslında seninle değil de, onunla ittifak olmak daha iyi bir fikir galiba.'' dedim.
Sesi çıkmayınca başımı çevirerek omzumun üstünden hemen arkamda olan yüzüne baktım. Bana 'Ciddi misin?' Bakışı atıyordu.
Sonuçta o Pars denen adamın elindeki adam sayısı daha fazlaydı. Pars'ın da benimle bir sorunu olmadığına göre tabii ki de onunla ittifak olmak buradan kesin çıkıştı. Hem onunla birlik olursak gerçek emelime de ulaşmış olurum. Amaçlar ortak çünkü. Tam ağzımı açıp konuşacağım sıra Pars denen adamın sesiyle ona döndüm.
''Vedalaşma merasiminiz bittiyse ikinizi de gebertme aşamasına geçmek istiyorum.'' dedikten sonra beni baştan aşağı süzdü ve yüzüne pis bir sırıtış yerleştirerek ''Kızı bana bırakıyorsunuz.'' Gözlerime bir süre baktıktan sonra devam etti ve ''O zevki ben tadacağım.'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN ESERİ
Akcjaİntikam... Beni bu kişi olmaya zorlayan şey intikamdı işte. Basit bir sözcük ama içinde birçok duygu barındırıyor; öfke, kin, acı... Çalınan çocukluğum... O günden sonra içimdeki intikam aşkı bir gram olsun eksilmedi. İntikam ateşiyle yanıp kavrulu...