Halil Sezai ~ Geçiyor mu içince
Nefeslerimin birbirine karışmasını istiyordum. Ama nefes alamazken nasıl yapacağım?
Kendi iç dünyamdan biraz çıkmam gerekiyordu. Hava almak iyi fikirdi.
Mevsim esintisi beni hasta edebileceği yüksek ihtimal olduğundan sık giyinmem gerekiyordu.
Pencereden giren hava soğukluğunu belli edercesine üstümüze varlığını hissettiriyordu.
Gecenin ürpertici karanlığı yavaş yavaş güneşin üstüne çöküyordu. Güneş bile o kudretle kendini karanlığa teslim etmişken benim aydınlıkta kalmam imkansız olurdu. Korkmam gerekmiyordu artık beş yaşındaki Mısra değildim, karanlık benim hücrelerimdi. Vücudumda yabancılık çekmeden karanlığa alışmıştı. İnsanları ürperten bu hava da biraz tek başına sahil turlaması yapmak iyi olurdu.Akşam olduğu için üstüme balıkçı siyah uzun kollarıyla gövdemi saran bir kazakla siyah dar pantolonlarımdan giyindim. İki hırka aldım. Biri ince diğeri ona göre daha kalın hırkalardı. İnce hırkam beyaz ona göre daha kalın olan hırkam vişne çürüğü rengindeydi. Ayağıma converslarımı geçirdim.
Hava göründüğünden daha soğuk olup içimi titretirken sonbahar diye geçirip kendimi evin bahçesinden dışarı attım.
Sabah ki ağaçlar yine gözümün önündeydi. Ne kadar zaman geçse de halâ bu olayı bana anlatır gibi bakıyordu. Hiçbir şeyin değişmeyeceğini gözlerimin önüne habersizce sunuyordu.
Nasar kolejine doğru yürümeye başladım ayaklarımdan habersiz. Sahil kolejin yakınındaydı. Sahile gitmek oraya bağlıydı.
Adımlarım telaşdansa sakin bir halde beni götürüyordu. Kolejin yazısını geçtiğimde artık doya doya denizi içime çekebilirdim. Bu kokuyu daha yakın almak için biraz daha yaklaştım.
İnsanlar tek tük vardı. Gündüz çalışmanın verdiği yorgunluk ve eve gitme sorumluluğuyla burayı bırakmışlar. Birkaç sevgili banklardaydı. Bende bir banka oturdum. Ellerimi birbirine sürterek ısınmaya başladım. Isınınca kafamı banka yaslayıp denize döndüm. Hayallerimi ,okulu, Fırat'ı düşündüm. Denizle aramda bir bank daha vardı. Yatan kişi uyumaya başlamış olmalı ki bu soğuğu hissedip karşı koymamıştı. Önce başımı kaldırdım ve üstümü yeni ısınmış ellerimle temizleyip banka gittim.
Kumral, yaklaşık 1.80 boylarında, yüz hatlarının sertliği direk göze çarpan biri vardı. Biraz daha baktığımda bu kişinin "O" olduğunu fark ettim. Kaldırmalıydım bu soğukta burada olmamalıydı. Havaya göre ince bir ceket giymiş ve onu tüm ısıtan şey de bu ceketti. Ne zamandır burada olduğu belli değildi ama uzun zaman olduğunu tahmin ediyordum. Bu havada uyumak aptallıktı.
Biraz daha bakarsam uyanacağını düşünüp bir suçlu gibi bakışlarımı ellerime çevirdim.
Sonra yaptığım aptallığı fark edip onu uyandırmam gerektiğini anladım.
"Fırat kalkar mısın burası senin için iyi bir yer değil."
"-----"
"Fırat hadi kalk!"
Hiçbir etki etmemiş kibarlığımı bir yana bırakıp dürtmeye başladım. Tenine bile değmemişken bu heyecanım nedendi? Bir bilmediğim cevap daha oluşmuştu.
Gözleri önce gecenin etkisiyle ay'ın ve yıldızların sadece var olduğu gökyüzüne bakıp bana döndü. Öyle güzeldi ki hafif uyku akan gözleri yeni yeni beni seçmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Aşk #Wattys2016 (Genç Kurgu)
Romantizm-Kaçmak çok kolaydı sen kolayı tercih ettin, sendeki beni de aldın, gittin. Kalman önemli değildi ben seni sensiz sevmiştim zaten. Benim aşkım siyahtı ışığa ihtiyaç yoktu. Tek başıma da yeterdi.Ama şunu bil aptal, benim aşkım kitaplardaki gibi değil...