Merhaba. Geçen yıl, bu tarihte yeni bölüm yayımlamak istememe rağmen bazı sorunlar nedeniyle bunu gerçekleştirememiştim ve bu ukte içimde kalmıştı. Bu bölümü iki sayfa hariç yarım günde bitirdim. Sınavlarım olduğu için bir süre yazmakta güçlük çekiyordum ama size önceden söylediğim için yazmamak gibi bir ayrıcalığım yoktu. Yeni bir yıla ayak basacağız birazdan, bu yıl da çok şey yaşadık, yaşadınız biliyorum. Bu yıl da öyle olur büyük bir itimalle, biri gider, biri gelir... Efkârlığım tuttu sanırım bu gece, lanet girsin. Ama bunları söylemeye ihtiyacım vardı. Sizi özledim bu arada, yani siz de özlemişsinizdir herhâlde dimi ya? Sjshdhf
Tamam sizi yeni bölümle ve yeni yılla başbaşa bırakıyorum. Öpüldünüz...BLUENECK ~ REVELATİONS
10.BÖLÜM: "YEŞİLİN DAĞARCIĞINA DÜŞEN BALERİN"
Ruhumun boğuntusuna dolanan hislerim hâlâ canlıyken, hissizleşmek denilen o kavrama doğru sürüklenmeye bir adım daha atacağım konusunda endişeleniyordum. Bu his, beni yiyip bitiriyordu. Onunla göz göze geldim. O kadar açtı ki, parmaklarıyla gözlerimi iyice açtığında, kemiklerimi dahi kemirecekmiş gibi baktığını görebiliyordum. Dişlerimi sıkıyordum. Ellerim yumruk hâlini almıştı.
Bedenimin bir ceset kadar soğuk anıtı, gecenin içine kaskatı bir şekilde dikilmişti.
Herkes kör gibi geçip giderken, ben, tüm durgunluğumla onları izlemeye devam ediyordum.
Tanrı'nın yanındaymış gibi.
Yukarıdan bakarken.
Göğe doğru köpüren düşüncelerim vardı. Akşamın bu kör saatlerinde beklemeye devam ederken beni rahatsız eden şeylerin, genzimi yaktığını hissediyordum. Yanaklarım buz kesmişti, tenim soğuktan yanıyordu. İçe çöken omuzlarım yeni cesetler için davetkâr bir girişimde bulunarak beni dışarıya doğru hapsederken, bir çocuk kadar savunmasız olduğum gerçeği, zihnimin tavanında arsızca geziniyordu...
Gözlerimi yumdum. "Fikrini değiştirmene şaşırdım," dedi samimi bir ses. Kıpırdamadan onun beni görmesini öylece boş bir şekilde beklerken, tüm uzuvlarımın hareket yetisini kaybettiğini hissetmeye başladım. "Telefonda soramadım... Ne oldu?" Sonunda tam karşıma geçtiğinde, yumruk yaptığım ellerimi çözmeye başladım. Alper kuşkudan kararan mavi gözlerini yüzümde gezdirdi bir süre. Kafasını yana yatırır gibi oldu ama bu hareketi tam olarak gerçekleşmedi. Kirpiklerim rüzgârla birlikte ağır bir şekilde sallanırken, yüzümde bir belirti meydana serilmişti.
"...iyi şeyler olmamış." diye devam etti bir süre sonra. "Kötü gözüküyorsun, Elvin."
Burun kanatlarımın dudaklarıma battığını hissettim. Diş etlerim kanamak üzereydi sanki. Yumruk yaptığım ellerim her ne kadar çözülse de, parmaklarımın soğuktan buz kesmiş ve tam olarak açılmadığını fark ettim. Dudaklarımı bir keten parçasına dikiş atılan ilmekleri koparır gibi acıyla aralarken, sol yanımdaki çöküntü beni yere devirmek üzereydi. "Dilara'ya sinirlendim sadece." dedim acıdan ikiye bölünmüş bir sesle, yalan söylerken. Alper'in bir gerçeği görmesine izin vermeyip, böyle bir girişimde bulunduğum için kendimden utanmaya başlamıştım. İğrençti.
"...fazla dalmışım sanırım. Sinirlenince susan tiplerdenim." Son kısımlara doğru hafifçe gülmeye çalışmıştım.
Alper hafifçe omuz silkti. "Belli oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN SON ŞAVKI
Ficção AdolescenteO, dans ederken, geçmiş ikinci bir rôlle arka planda bozuk bir plak gibi çalıyor, balerine eşlik ediyordu. Geçmişin ondan çaldığı, çalacağı çok şey varken, şeytan, cehennem obruklarından acıyı çıkarmaya devam ediyordu, iki ruh için. Günâha bulanaca...