6. Bölüm- "Bebek gibiyim ya!"

357 88 18
                                    

Derste günün ilk azarıyla, günün bağırışına ilk imza atan Almanca hocasını dinledim. "Her gün aynı şeyleri duymaktan mutlu mu oluyorsunuz? Ama ben neden nefes tüketiyorum ki, 12/C hep aynı! Ben azarlamaktan bıktım, siz azar işitmekten bıkmadınız! Bu sefer de tuvalete gideceğim bahanesiyle başka sınıfların kapısını çalıp kaçıyormuşsunuz. Haa, tuvalete gitme bahanesiyle dersten kaçanları unutmayalım tabi!"

Öğretmenin son cümlesiyle gözlerim ve ağzım sonuna kadar açık Arda'ya sorarcasına baktım. O da bana aynı şekilde dehşete düşmüş bir ifadeyle baktı. Ağzım hâlâ açıkken, şaşkınlığımı hiç gizlemeden "Aramızdaki köstebek kim, Arda?" dedim gözlerimi kısarak. Ellerini teslim olmuşcasına kaldırıp "Vallah ben değilim!" diye fısıldadı. Gözlerimdeki suçlayıcı ifadeyi kesmeden sınıftaki herkese göz gezdirdim.

Dün olur olmadık şekilde alarmı kendimin çaldığını anladım. Hocanın istediği saat gelmeden Deniz ile okula döndük ve ben direkt olarak o merdivene koştum. Durduğumuz basamağa çıktım ve alarma dikkatlice baktım. İçine göçüktü, ben yapmıştım. O göçüklüğü görmemle elimle anlıma vurdum.

Sonra ne oldu biliyor musunuz? Sularla kaplı okulun temizlenmesinde yardım edeceğimi söyledim. Ki ettim de. Pişman değilim, şu an hâlâ bacaklarım ağrısa da.

Bacağın mı ağrıdı, kremini sür! Sür kremini! Sür, sür, sür! Yap nispetini yap...

İç ses beyimi zihnimin ardına yollayıp onu yalnız başına tulumba çekerken bıraktım.

Deniz'le okula gelince ilk başta okul kapısının önünde müdür yardımcısıyla karşılaştık. "Kızlar dışarı lütfen!" İçeri almamasına karşın masum bakışları atıp "Hocam, bizim içimiz rahat etmedi yardım etmeye geldik." diyerek masum bakışlara sevimliyi de kattık. Hoca şüphelenerek yandan yandan baktı. "Hayırdır kızlar, dökün ağzınızdaki baklayı." Deniz panikledi ama paniklediğini hiç belli etmeyerek "Hocam gerçekten yardım etmeye geldik! Hem işiniz daha çabuk biter, Ali emmiler de yorulmaz en azından."

'Ali emmi' demesiyle hoca 'emmi' demesini anlamadan alttan cimcikledim. Bu sefer istemeden de olsa paniklediğini belli etti. "Şe- şey, Ali amcalar yani, yorulmasın, kocaman okul." Sonra öğretmen tereddüt ederek izin verdi. Biz Ali amcanın yanına değil de, bizim Arda'yla durduğumuz yere gittik. Sonrasını biliyorsunuz...

Başta Ali amcayı bulmakta zorlansak da sonra en üst katta bulduk. Yukarıdan aşağıya tüm camları silelim diye verdi ellerimize bezleri. Bir de sanki benim yaptığımı anlamış gibi kötü kötü gülerek "Güzel güzel silin, iz kalır sonra!" diyerek tekrar sildiriyordu. Deniz'de ne desem gitmedi. "Kızım kendini niye yoruyorsun, gitsene bizimkilerin yanına!" Sonra ağırdan ala ala yapmamıza sinirlenip elimizden aldı Çiğdem abla bezleri. Elimizden almasıyla biz de büyük bir rahatlamayla yatakhaneye gidip kızların gelmelerini bekledik.

Kızlar geldikten sonra akşam yemeğinden önce Gizem geldi. Tanıştım ve gelir gelmez benimle daha tanışmadan sanki daha önce de onlarlaymışım gibi sarıldı. Gerçekten de güzelliği kıskandıracak türdendi diyebilirim. Fiziği oldukça biçimliydi, esmerdi. Bir an dedim ki, ben neden bu kadar güzel bir esmer değilim? Gerçi ben esmer değilim ya, o ayrı bir konu.

Öğretmen öğütlere devam ederken biz Arda'yla saf saf ortalığa bakıyorduk. Aynı anda Nilsu, Deniz, Batuhan, Atlas, Egemen, İrem, Gizem, Yağız'da bize bakıyordu. Hatta, arada bir de Atlas'la da göz göze geliyorduk bu konu yüzünden. Çaktırmamaya özen göstererek, yerimde kıpraştım. Arda hâlâ etrafa Müfettiş Gadget edasında bakıyordu. Arda'yı uyarmak amaçlı, alttan karnını dürttüm. Konuşmakta olan öğretmenin bizi fark etmesini istemediğimi belli ederek fısıldayarak konuştum. "Çaktırma," Masaya vurarak konuşan Almanca öğretmeninden gözlerimi ayırmadım. Şüphe içinde etrafıma bakındım. "Bu suçun bize ait olduğunu bilmedikleri aşikâr." O da benimle aynı tavrı takınıp, herkesin dağılmış olduğu sınıfa baktı.

Uçamayan BalonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin