Kristal

255 24 9
                                    

Güzel olmak için dış güzelliğin olması gerkemez, güzellik için seni taşıyan bir karekter olması gerekir.

*

Gün ışığı pencereden siper edinmiş etrafı aydınlatıyordu.
Pencereye yansıyan güneş ışınları perdeye rest çekmiş bir şekilde etrafı huzurla doldurmuştu.Gece çevre karlarla örtülmüşken şimdi güneşin kuzguni sıcaklığı hakimiyet sürdürtmüştü.

Güneş ışınları pencerede yaslanmış bir vaziyete bulunan yüzümü ısıtmış, gözlerimin durgun maviliğine daha çok durgunluk katıp, göz bebeklerimi daha belirgin hale getirip yansıtmıştı.
Annemden mi?babamdan mı aldığımı bilmediğim onlara ait, hissettiğim göz rengim; mavilere sahiptim.

Uzun saçlarımla bütünleşmiş, yüzümde ki ruhsuzluğuyla dikkat çeken mavi gözlere sahiptim.Bir kimsesiz olarak sadece bir çöplük parçası olarak hissettiğim bu hayatan daha parıltıdan ve canlılıktan uzak gözlerimi kimden aldığımı bile bilmiyordum.

Annemin ki gibimiydi yoksa babamın ki gibimiydi gözlerim yoksa onlara benzemiyip başka birinden mi almıştım mavi gözlerimi. Daha merak ettiğim küçük sorulara bile cevap bulamazken ailemi aramak istiyordum.

Kimsesizliğimin umutlarımı gittikçe tüketmesi ; sanki küçük bir çocuğun, babasının aldığı uçurtmayı elinden kaçırarak uçurtmanın ondan uzaklaşması gibiydi.

Tıpkı uçurtmanın arkasında bıraktığı; uçurtmayı kaybettiği için gözü yaşlı olan bir çocuk gibiydim.

Arkamda beni bırakan ailem ve arkasında bıraktığı koca yıkık parça olan ben.

Sesizce odada ki bulunan oksijeni derin bir şekilde çektim ve kısık bir nefes verdim.Aldığım her nefes yutkunmamı zorluyor üstüm de koca bir yük parçası varmışcasına yük bırakıyordu.

Bu yük kan akışı mı değiştiriyor, hayata olan tutumu mu olumsuz etkiliyordu.

18 yaşıma girmeme 1 ay kalmıştı ve zorluklarımın daha şimdiden artacağına inanıyordum.

Özelikle 18 yaşımı tamamlayınca hergün bana zehir gibi gelen, yaşadığım şehirde kimsesizlerin toplandığı ve çoğunun burda bulunduğu;

YIGIT YAMAN ER ÇOCUK ESİRGEME KURUMUNDAN.'dan kurtulacaktım.

Kurumda sıkışıp kalmak çaresizliğimi perde arkası gibi yansıtıyordu.Bu kurumda bir türlü kendimi güvenli hisetmiyor huzurlu bulamıyordum özelikle 2 hafta önce yaşanan havai fişek olayından sonda birçok kızın korku etkisinde kaldığına emindim.

Bize yapılan bir şakaydı belli ki ama bunu yapan kimse şakanın tozunu kaçırdığının farkına varmalıydı.

Yaşadığım yer benim için bir mezarda çaresizce sıkışıp kalmak ve üstüme atılan her toprak gittikçe hayatın varlığından beni soyutlaştırması gibiydi.

Emin olun insanların "nerde yaşıyorsun. "Diye sorularına maruz kalmak içler acısı bir durumdu.Bu soruya hep zorlukla yutkunup cevap vermeye çalışmışımdır.

Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp açtım. Gergin parmaklarımı saçlarımın arasından sakince geçirdim. Gergin parmaklarımın yumuşak saçlarımdan geçmesi beni rahatlatması gerekirken sanki gergin parmaklarımın tutuşturduğu saç tellerimde, gerginliğe mahsur kalmışcasına parmaklarım saçlarımda dolaşıyordu.

=ACININ TOZLARI=Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin