Buram Buram Huzur; Sahil

23 4 0
                                    

Medyada Savaş

Muhteşem bir şeydi. Biricik arkadaşım hatta kardeşim Ada buraya geliyordu. Bunun sevinciyle çığlık attım. Amcam bana bir şey oldu düşüncesiyle telaşla odama girdi. Benim için endişelenmesi çok hoşuma gitmişti. Ona bir böcek gördüğümü söyledim. Allah'tan böceğin nerede olduğunu falan sormamıştı. Ada' m sonunda babasını ikna etmişti. Bunları düşündükten sonra derin bir uykuya daldım. Sabah olduğunda üstüme lacivert kemeri takma yerleri beyaz olan diz kapağımın yarım karış yukarısında bir etek üstünede eteğin iç taraflarına koyduğum beyaz tişörtümü giydim. Altına da yüksek tabanlı converse giydim tabiki o da beyazdı. Neden bilmiyorum ama bugün etek giymek istemiştim. Umarım başıma talihsiz bir kaza gelmez. Kahvaltı etmeden yola çıktım yağmurlu bir hava vardı Allah'tan saçlarımı düzleştirmemiştim. Irmak' ı göremeyince otobüsle gitmeye karar verdim. Ben otobüse binince mesaj geldi.

Gonderen: Ada'm gibi adam.

Günaydınnnn

Ben: Günaydın.

Cevap: iki güne kadar geliyorumm bu arada dün neler oldu neler.

Cüneyti (Ada' nın sevgilisi) sürtük Melis' le yakaladım. Öpüşüyorlardı şerefsizler tabi bende durur muyum hemen o yellozun çakma sarı saçlarını yoldum. Sonrada o saçları Cüneyt' in ağzına tıktım. Eve gidip depresyona girdim fazla çikolata yemekten tam alnımın ortasında bir sivilce çıktı. Aman tanrım delireceğim Duru.

Cevap: Birincisi Cüneyt'i sevmediğimi biliyorsun ondan ayrıldığın çook iyi oldu. İkincisi inşallah o çikolatalar boğazında kalmıştır. İnsafsız. Sen gel buraya ben senin keyfini yerine getireceğim merak etme.

Bunları dedikten sonra okula varmıştım. Yine kafamı direğe falan çarpıp rezil olmak istemediğim için mesajlaşmayı bıraktım. Okulun bahçesine girdiğimde ilk dikkatimi çeken Pusat ' ın kucağında ki kızdı. Resmen yiyişiyorlardı. Acaba Ecem buna nasıl kızmıyor.

Aman bana ne be sanki çok da tın

Okula girdim ve direkt kantine uğradım yoksa bana darılırdı birtanem. Kendime simit ve ayran aldıktan sonra herhangi bir masaya oturdum. Ben kahvaltıma yeni başlamışken karşıma Savaş oturdu.

- Günaydın Duru

+ Günaydın umarım burası da senin yerin değildir. Okula bir daha rezil olmak istemiyorum.

- Hayır hayır merak etme benim öyle saçma sapan takıntılarım yok.

+ Hımm sevindim. Simit yer misin?

Yemem mi Diyip elimdeki bütün simidi ağzına attı. Yalandan bir kızgınlıkla ona baktım.

-Tomom bokmo oylo sono bor gön kohvolto osmorlorom öhö öhööhöm

+ Al ayran iç.

- Öhm teşekkür ederim diyeceğimde gözün kaldı dimi.

+ Ya ne demezsin altın değerindeydi o simit.

Biz bunları konuşurken yanımıza Pusat ve Ecem geldi.

Ecem: Aaa Savaşcım bu ezik ne arıyor senin yanında. Kovsana başka masaya

Sinirle ağzımı açacakken Savaş beni durduran şu sözleri söyledi.

- Emin ol Ecem birini kovacak kadar kaba olsaydım. Seni iki yıl önce çoktan kovmuştum.

Ecem bozulmamış gibi yapıp karşıma oturdu onun yanınada Pusat . Pusat ' a baktığımda çarpık bir şekilde sırıtıyordu.

Bir iki dakika sonra Pusat ' ın telefonu çaldı. Karşısında konuşan kimse Pusat ' ı kızdırdığı çok belliydi. Hemen kasları kasılmış ve gözleri yine koyu maviye bürünmüştü. Savaş' la birlikte koşarak kantinden çıktılar. Merak içimi kemiriyordu. Acaba ne olmuştu ki. Dönüp Ecem' e baktığımda çirkin bir şekilde sırıtıp bana bakıyordu.

+ İtici değil çirkin oluyorsun Ecem.

- Bak sen Duru hanım büyümüş. Seni boğduğum günü nasılda hemen unuttun. Bir ara uğrada hatırlatayım.

Toprak: Ecem sende bir ara yanıma uğra eskiyi yad ederiz ha canım. Şimdi ben seni kovmadan önce ikile. Bak yanında seni kurtaracak keriz bir Pusat da yok artık.

Bu sözler üzerine Ecem suratı asık olarak yanımızdan ayrıldı.

Toprak' a minnet dolu gözlerle baktım eğer o gelmeseydi altımdaki sandaleyi Ecem'in kafasında parçalayacaktım..

- Şimdi Duru hanım saate bakılırsa zilin çalmasına iki dakika var. Bu katıda sayarsak dört kat yukarı çıkacaksın bence şimdiden başla. Ayrıca Ecem'in şu seni boğma olayınıda bana eksiksiz bir şekilde anlatacaksın tamam mı.

+ Ama. Off tamam. Ve sen gelmiyor musun?

- Acil işim çıktı benim. Gitmem gerek. Görüşürüz.

+ Görüşürüz.

Böyle dedikten sonra bana cehennem azabı gibi gelen merdivenleri çıkmaya başladım. Acaba ne olmuştu da Pusat ve Savaş o kadar acelece çıkmışlardı. Seni ne ilgilendirir dediğinizi duyar gibiyim ama ne yapayım ben meraklı bir kızım işte. Hem Toprak'ın ne işi olabilirdi ki. Sonunda sınıfa ulaşmıştım. Irmak hâlâ gelmemişti. Mesaj atmaya karar verdim.

Gönderilen: Bana bak kız niye geç kaldın. Eğer yolda falan oyalandıysan kırarım o çırpı bacaklarını.

Gelen: Çok saol ya bende iyiyim Duru. İnsan bir sorar neden gelmedi bu kız diye.

Gönderilen: Ne oldu kız geberdin falan mı

Gelen: Sarı faişe .

Gönderilen: aman tamam be söyle ne oldu neden gelmedin.

Gelen: Annemin yarına günü varmış benide temizliğe yardım edeyim diye eve alıkoydu.

Gönderilen: İyi temizle kız. Olmadı bir gün benim odamada gelirsin.

Gelen: Sus kız.

O sırada hoca sınıfa geldi.Öğk ders matematik. Sınıfa baktığımda birkaç kişi hariç kimse dersi dinlemiyordu. Yanımda Irmak' ta olmadığı için sıraya rahat rahat yayıldım ve yarım kalan güzellik uykuma devam ettim. Uyandığımda öğle arasına girmişleridi. Oha ben ilk dersten şimdiye kadar uyumuştum ve kimse uyandırmamıştı beni. İnsan bi derki şu mal sabahtan beri uyuyor acaba başına bir halt falan mı geldi diye. Gerçi zaten garip bir liseydi. Derste yiyişenler o kadar çoktu ki hocanın dikkatini uyuyan biri mi çekecekti.

Canım çok sıkılıyordu. Yanımda ne Toprak ne de Irmak vardı bende okuldan kaçmaya karar verdim. Ben gizlice kaçmaya çalışırken herkes kapıdan elini kolunu sallaya sallaya çıkıyordu. Bende öyle yaptım.

Dışarı çıkınca direkt benim özgürlük alanım olan sahile gittim. Kayalıklara oturdum. O sırada yanıma 12 yaşlarında sarışın bir çocuk sinirle oturdu. Hırsla yerden bir taş alıp denize fırlatayım derken bendeki şans. Taş olan eli benim kafama değdi.

BİTTER ÇİKOLATAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin