Eve gelmiştim. Saçlarımı dağınık topuzu yapıp pijamalarımı giymiştim çoktan. Oturma odamızdaki koltuğa attım kendimi. Kumanda elimde kanalları yavaş yavaş geçiyorum. En sonunda iyi bi kanal beğenemedim ve klasik müzik çalan bi kanalı açtım. Bir elimde kahve diğer elimde telefon. Telefonda dolaşırken bir anda Eda mesaj attı.
Eda:Deniiiizz. Toprakla konuşuyodum daha demin. Seni sorduu!
Ben: Beni mi sorduu?? Kanka nasıl sordu çabuk anlatıyosun.
Eda: Kanka "bugün yanına oturduğum şu yeni kız, nasıl biri?" dedi bana
Ben: Ee sonra nolduu!! Kanka hadi hemen anlat yaa
Eda: Sonra bende çok iyi bi kız dedim. Öyle işte kanka.
Ben: Ee o ne dedi sonra?
Eda: Bişi demedi kanka bu kadar :DBu kadar mıydı yani? Sadece bu muydu?!? Ama sonuçta bu da bir gelişmeydi :) dimiii? Beni sorması bile güzel. Ya ben resmen aşıktım ona. Sonra bi mesaj daha. O. Bu oyduu. Bu Toprak. Bana mesaj atmıştıı. Selam yazmış. Hemen cevabında bende selam yazdım. "Ben Toprak belki numaram sende yoktur" yazdı. Tabiki Eda'dan numarasını almıştım :D herneyse bende tamam yazdım. Bi aradan 5 dakika geçti. İkimizde çevrimiçiydik. Ben onun çevrimiçi oluşuna bakıyodum. Mesaj atmasını bekliyodum. Sonra biranda çevrimiçi yazısı yazıyor... olmaz mı. Hemen çevrimdışı oldum.
Ve mesaj geldi. "Sana bişey sorabilir miyim?" Oha olamazz. Ne sorucak acaba derken bunları hemen Eda'ya iletiyodum. Eda da çok şaşkındı sonra cevap olarak tabiki yazdım. Bekledim bekledim. Çok heyecanlıydım. Acaba ne sorucaktı. Acaba bana teklif mi edicekti. Bu çok hızlı olurdu. Bence bu tekliften çok farklı bişiydi. Neydi acaba derken o çok beklenen mesaj geldi.
"Sen şu coğrafya dersinin notlarını almış mıydın? Almışsan rica etsem atar mısın?" Mıı. Bu ne böyle yaa. Beklentilerimin çok altındaydı ama bu. Off olamazz. Hem sinir hem öfke hem de üzüntü basmıştı beni. Ve tabiki bu üçü bir aradayken bi trip gelicek cevap olarak. Tripsiz kız olmamıştır beyler. Hemen cevap olarak "hyr bn not fln tutmyrm. Sen menekşe'den alırsın ne de olsa aranız iyi dimi" diye mesaj attım. Tanıtıyım, kızın ismi Menekşe. Çakma sarışın ya. Yelloz. Sinir oluyorum o kıza. Neden mi? Tabikide benim erkeğime olduğu gibi her erkeğe yavşayan sürtüğün teki olduğu için olabilir mi acaba?!? Her neyse onun gibi pis yellozlar için moralimi bozamam. Ay bide bu kızın bi grubu var. 4 kişilik. Menekşe, Gizem, Selin ve Rana. Sinir dörtlüler yaa. O ilk gün lüks arabadakiler işte bunlar. Ay neyse üf. Ha bu arada söylemeyi unuttum. Edayla Toprak baya yakın arkadaşlarmış. Bu da beni şanslı kılarr.
Herneyse. O değilde evde kimse yok tek başımayım. Sanki üşüdüm gibi oldu biran. Çarşafı üstüme örttüm hemen. Biraz daha telefonda dolanırken içeri odadan bi ses geldi. Önce takmadım ama sanki biri yatak odamın camına tak tak diye vuruyodu. Çok korktum. Acaba hayalet miydi? Yoksa hırsız? Elime erişen ilk şeyi ,beyzbol sopasını, elime aldığım gibi yatak odama yavaş yavaş yürüdüm. Kapıyı yavaşça açtım. Ve pencereye doğru yürümeye başladım. Ve perdeyi açtım ki !!!! Yanlızca bir kediydi. Küçücük masum bir kedi. Aşağıdaki ağaçtan tırmanmış olmalıydı. Kediyi direk evime aldım, güzelce besledim. Çok küçüktü, yeni doğmuştu belli ki. Dışarıya tekrar koymaya kıyamadım ve ona bi isim verdim. Toprak. Tam uygun bir isimdi bence. Toprağı özledikçe kediciğe sarılıcaktım. Ne kadar romantikti. Ah ah. Kediye güzel bir yatak hazırladım. Zaman o kadar hızlı geçmişti ki çoktan 10'u geçmişti. Hemen Toprağı yanıma aldım ve yatağımda derin bir uyku çektim. Sabah uyandım. Kıyafetimi giyindim ve saçlarımı hazırladım. Tam okuldan çıkıcaktım ki Toprak aklıma geldi. Yan komşumuza bıraktım onu da. Aşağıya indim ki kapıda Eda olmasın mı. Hemen sarıldım. Ve okula yürümeye başladık.
Büyük bir dedikodunun ardından sonunda okula varmıştık. Toprağı görmüştüm. O bana gülümsüyordu ama benim içimden nedense gülümsemek gelmiyordu. Zoraki gülümsedim. Bu sefer yanıma oturmamıştı. İki ömümdeki sıraya oturmuştu. Bu ne şimdi ya. Hem suçlu hem güçlü. Şu 4lü kızların ikisi bizim sınıftaydı; Menekşe ve Rana. Menekşeyle aynı anda Toprağı kesiyoduk. Ben bir yandan hocayı dinlerken bir yandan da Menekşenin Toprağı kesmesini izliyodum. Sonra zil çaldı. Toprak yanıma geldi. Kalbim küt küt atmaya başlamış, yüzüm domatesten de çok kızarmıştı. Bana "Naber?" dedi. İyiyim sen dedim. Bende iyiyim dedi. "Kantine birlikte çıkmaya ne dersin Deniz?" dedi. Bende kıramadım. Tamam dedim. Birlikte tam bir sevgili görünümünde kantine doğru yürüyorduk. Onun eli sanki benimkine deyicekmiş gibiydi. Ama deymiyordu işte. Kantine geldik. Bana bi kahve ısmarladı. Birlikte oturup sohbet ettik. Ben onun konuşması içinde kayboluyodum. Ben onca şey hissederken acaba o böyle şeyler hissediyo muydu?
Ardından bi erkek yanımıza geldi. Bana doğru "Deniz bi şey konuşabilir miyiz seninle?" dedi. Henüz kim olduğunu bilmiyodum ama tamam dercesine başımı oynattım. Biraz ileride konuşmaya başladı "Öncelikle ben Sinan. Sana çok önemli bişey söyleyeceğim" dedi. Bu bizim Eda nın Sinanıydı. Acaba ne diyecekti. Merakla yüzüne baktım.
Arkadaşlar devamı için beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su, Toprak, AŞK
HumorAilesini küçük yaşlarda kaybetmiş Deniz, büyükannesinin yanına yerleşiyor. Bir müddet sonra büyükannesi akıl hastanesine yatıyor. Hayatla büyük mücadele veren Deniz, okul hayatında da zorlanıyor. O da ne!?! Bu Toprak! Bizim kız yoksa sırılsıklam aşı...