Alarmım çalmaya başladı. Sessiz çaldığı için ninni gibi geliyordu ama kalkmam lazımdı. Hemen hazırlanıp Yucca Valley'e gitmem gerekliydi. Saat 04.30. İki haftada bir her hafta sonu bu saatte kalkıp havaalanına gidiyordum. Yataktan kalkmak öyle zor geliyorki anlatamam. Dişimi fırçalayıp üstümü giyinip hemen çıkmalıyım yoksa lanet olsası salak pislik domuz yaşlı çiftlerle uğraşmak zorunda kalıcam. Her şeyi hazırladıktan sonra sırada minik kızımı çalıştırmam gerekiyordu. Cessna 208 model olan minik kızımı. Saat 5'ti ki bu iyi bir vakit. Yucca Valley'e geldiğimde Tom amcayla olan minik sohbetimizi yapıp uçağa geldik çalıştırıp içini temizleyip gerekli olan her şeyini hazırladıktan sonra yolcuların beklediği terminal demesi fazlasıyla zor olan konteyner gibi bir yere uçağı götürmem gerekiyordu.
"Piste çıkıcam kalkan veya inen var mı Sam?" kinayeli bir ses tonuyla bunu söylemiştim bunu nedense. "Yok John, terminale gel. Galiba bugün Palm Springs'e fazlasıyla yolcun olacak iyi şanslar dostum." "Saol Sam." Dikkatimi çeken şey orası bir terminal bile değilki.'Sen hiç gerçek bir havaalanına gittin mi Sam? Ben gittim ve terminal ne gördüm kapa o çeneni minik şapşal' demeyi ne kadar istesemde iyi biriydi. Piste yavaş yavaş çıkmaya başladım ve gazı biraz kökledim ki bu sese bayılıyorum. Gazı arttırdığım gibi düşürmem lazımdı çünkü şu salak terminalimsi şeye yaklaşmıştım. Freni çalıştırdığımda artık fazlasıyla yavaşladı ve durdu hemen yolcu kabinini açtım ve biletleri kontrol ettim. Sıkıntı yoktu ama ilk kez bu fazla yolcu taşıyordum. 13 kişilik kapatizesi olan uçakta normalde bu saatte 4 kişi binerdi ama şuan 10 kişiydi. Bu gerçekten fazla iyi bir şey. 12 yaş altı çocuklar için 30$ 12 yaş ve üstü için 50$ alıyorduk ve şanslıyız ki bugün sadece bir tane 12 yaş altı çocuk var. Birde muhtemelen benimle aynı yaşta olan bir kız vardı ve çok güzeldi. Herkes içeri girdikten sonra Tom amcayla son kontrolleri yapıp bende bindim ve küçük kızımı çalıştırdım. "Hey Sam kalkış izni istiyorum. Ben Ryan Cessna 208 DHL yolcu uçağı kaptanıyım." "Tamam dostum yolun açık olsun izin senindir, iyi yolculuklar." Pisti tam önüme aldığımda kalkış konuşması yapmalıydım. Ve: "Sayın Yolcularımız Kaptan Pilotunuz konuşuyor ben Ryan uçuş öncesi güvenliğiniz için kemerlerinizi bağlayın ve kalktıktan sonra koltuğunuzun üstünde bulunan yeşil ışık yanana kadar yerinizden kalkmayın. Kalkışta ve inişte güneşliğiniz açık koltuğunuz dik olsun. Uçuşumuz yaklaşık olarak 20 dakika sürecektir. Ve unutmadan telefonlarınız ve diğer elektronik aletlerinizin kapalı olması gerekmektedir, iyi yolculuklar." İyi bir konuşma yaptım.Bence. Herkes görevini yerine getirdikten sonra gazı verdim ve saatte 70 kts 'ye ulaşıp gazı tam köklemeyi bekledim. 65,66,67,68,69, 70! Gazı tam verdim ve artık kalkış hızına ulaştığımda burunu yaklaşık olarak 45 derceyle kaldırdım. Güzel ve pürüzsüz kalkışın ardından rotamı batıya doğru 25 derece döndürdüm ve Palm Springs inişi beklemeye hazırlandım. Her şeyi yerli yerine getirince uçağı otomatik pilota getirip alttaki güzel manzarayı seyrettim. Altımda heryeri yem yeşil olan küçük küçük dağlar vardı. Ve arkasında yani Palm Springsin hemen sağında bulunan büyük bir dağ vardı yaklaşık 10 fit yüksekliğe sahip olmalıydı. Harika gözüküyordu. Arkadakileri kontrol etmek istedim ve o sırada o güzel kızın bana baktığını fark ettim. Onunla tanışmak isterdim. Büyük ihtimalle sömestr tatilinde büyükbabalarındaydılar. -lar ekini bilerek kullandım çünkü birde 10 yaşında gibi görünen bir erkek kardeşi vardı ve şimdide büyükbabası ve büyükannesi ile birlikte ailelerinin yanına gidiyorlardı. 15 dakika geçtikten sonra inişe hazırlandım. Palm Spring'ten iniş izini aldım. Gazı düşürdüm, flapsleri yüzde 10'a getirdim ve alçalmaya başladım. Havaalanına biraz daha yaklaşınca flapsleri yüzde 30'a yani sona getirdim ve spolierleri armed'a indirdim hızım saatte 110'du biraz daha düşürebilirsem daha iyi bir iniş yapabilirdim. Piste son 20 metre kala hızıda ayarladıktan sonra güzel bir iniş gerçekleştirdim. Terminale geldiğimde herkes iyi bir iniş yaptığımı söyledi. Son inen yolcu o kız oldu. " Gerçekten iyi bir iniş yaptın eee..." "Ryan. Adım Ryan." demekki kalkış konuşmasında beni dinlemedi. Hem adımıda söylemiştim. "Ah, Ryan. Evet Ryan. Bende Vanessa." Utandığını öyle belli etti ki yanakları pamuk şekere benzemişti. "Vanessa, çok güzel bir isim." Bende o güzelliğin karşısında utanmadıysam neyim. " Bu yaşa göre uçak kullanmak iyi bir yetenek." "Hey yaşımın nesi var aynı yaştaymışız gibi görünüyor, kaç yaşındasınki." "17 ya sen?" "17." demedim mi benle yaşıttır diye! "Çok iyi birine benziyorsun Ryan bir dahaki seferinde görüşmek üzere." Tam o sırada yanağım ile dudağım arasında bir yere minik bir buse koydu. Şok olmuştum. Anca kekeleyerek "eemm sa-saol va- vanessa." Biraz kıkırdayarak yanımdan ayrıldı ve terminale girdi. Bu buse benim için önemliydi çünkü annem dışında beni öpen ilk kız oydu.
Vanessa.