4. Bölüm

41 3 0
                                    

Bunun burda ne işi vardı!? Ahh hayır yanlış anlamıştı!! O gün Sedat'la beni yanlış anlamıştı. Bana bakıp:

" Selam tatlım. Yeni oda arkadaşına merhaba demeyecek misin? "

Ne? Yeni oda arkadaşı mı? Madem bana düşman kesilmişti o zaman ben de ona düşman olurdum. Hem bununla fena eğlenirdim. İki kolumu da birbirine bağlayıp:

" Hoşgeldin canım. Ya sen şu Sedat'cığımın etrafında dolaşan kız değilmiydin? Dur bakıyım senin adın neydi? Heh!! Buldum. SELİN. "

Sinirden patlıyıcak gibi duruyordu. Bilerek Sedat'cığım demiştim. Sonuçta yeni düşmanımdı. Ona piç smile atıyordum. Bana bakıp ağzını açtı, bişey söyliyicekti ama sonra geri kapattı. O da öğrenmişti artık bana  laf sokamayacağını. Gerizekalı!!

Bugün gerçekten yorulmuştum. Yatağıma boylu boyunca uzandım.

                .................

Sabah uyandığımda Selin yatakta yoktu. Aman canım bana ne? Yüzümü yıkayıp üstümü giydikten sonra odadan çıkıp sınıfa doğru yürümeye başladım. Sınıfa girdiğimde her şey normaldi. En arka sıraya doğru yürümeye başladım. Birde ne göriyim? Selin hanım ve yanında mal bi kızla sırama oturmuştu. Allahım bu kız harbi kaşınıyordu. Onlara bakıp:

" Kalkıcak mısınız? Yoksa kaldırayım mı? "

" Hadi kaldır da görelim. " bunu dedikten sonra yanına 5 kız daha gelmişti.

" Yaa!! Demek teke 7 kişi geliyosun. Bak sana ne diyicem. Sen varya ötleğin tekisin. Teke tek götün yemedi tabi! " bu sırada sınıfın hepsi bizi izliyordu ve bunların arasında Sedat ve Ediz'de vardı.

" Niye? Daha demin bizi burdan kaldırmak isteyen sen değil miydin? "

" Bak cici kız, ben dediğimi yaparım. Şimdi beni iyi izle. " dedim. Ben 5 ay boyunca tekvandoya gitmiş kız olarak bunları halt ederdim. İlk olarak Selin'den başlamayı tercih ederek yanındaki kızla kafasını tokuşturdum. Diğer iki kişi üstüme gelince onlara da bi kaç tane geçirdim. Diğer kızlar ise çoktan uzaklaşmıştı. Bunlar sandığımdan da ötlek çıkmıştı.

" Şimdi tekrar soruyorum. Yerimden kalkıcak mısın? Kaldırayım mı? " dedim. Bu sırada sıramdan kalkmıştı. Bana bakarken kafasını tutmuş bir şekilde:

" Kızım var ya bunları sana çok kötü ödeticem. " demişti. Bir an cebimde dün kanayan elim için cebime koyduğum  yara bandını hatırlayıp çıkarttım. Ona uzatıp " Al canım kullanırsın. " dedim. Yara bandını elimden alıp yırtıktan sonra bağırıp sınıftan hızla çıktı.

Herkes artık bana bakıyordu. Sedat'la Ediz'e döndüğümde,  Sedat " Aslanım benim be! " diye haykırdı resmen. Sonra da yanıma gelip " Yanına ben oturcam ama beni de dövme he! " dedi. Bütün sınıf gülüyorduk. Espiri manyağı sarı kafa!

Yanıma oturmuştu bu ders. Ediz ise hayla en öndeydi. Bu dangalakta hiç bize katılmıyordu. Şuan hangi derste olduğumuz hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sonunda can kurtaran sesi gelmişti. Sedat'a:

" Ben kantine iniyorum. " dedim.

" Bende geliyorum. "

" Gel. "

Kantine indik. Kendimize çay alıp oturduk. Sedat:

" Neden kavga ettiniz? " dedi. Kısa ve öz olarak,

" Senin için. " diye yanıtladım.

" Ne? "

" Kız senden hoşlanıyor. O gün onu başından salıp benle geldiğin için bizi yanlış anladı. Dünden itibaren de artık oda arkadaşı olduk. Yani anlayacağın o benim için kolay lokma, endişelenmene gerek yok. "

" Nasıl endişelenmeme gerek yok? "

" Of be Kanka. Sen bana bırak. " dedim. Zil çaldı. Sınıfa doğru yürümeye başladık. Sınıfa girdiğimizde Selin de sınıftaydı. Gerizekalı kız!!

Sırama geçtik. Ediz'de bi önümüze oturdu. Bize bakıp " Selam. " dedi. Ona bakıp " Aleykümselam gardaş. Hoşgelmişen. " dedim. Bana bakıp göz devirdi. Ne yani bence komikti. Dangalağa bak!!
Çıkış zilin de sıramdan kalkmadan önce Kerim yanıma geldi ve " Bugün başlıyoruz dimi? " dedi. Onların düşmanı olabilirdi ama benim değildi. Bunun için bana zarar verceğini düşünmüyordum. Sedat ve Ediz cevap vermemi bekliyordu. Kerim'e dönüp " Sen dışarı çık birazdan gelirim. " dedim. Sedat ve Ediz'e dönüp " Bakın ben ona herhangi bişey yapmadım bunun için bana zarar verceğini düşünmüyorum. " dedim.

Sedat ilk karşı çıksa da onu ikna etmiştim. Ediz ise hiç bişey dememişti. Hödük!! İnsan bi  hayır gidemessin der. Offfff ne diyom ben ya! Gerçi dün demişti ama yine diyebilirdi. Artık gerçekten saçmalıyordum. Kendine gel kızım.
 
              ................

EDİZ'den

Bu kız gerçekten bi tuhafdı. Diğer kızlardan farklıydı. Hiç en yakın kız arkadaşı da yoktu. Kendini bilmiş biriydi ve tanıdığım erkeklerden iyi dövüşüyordu. Çokta inatçıydı. Aynı zamanda da cesaretliydi. 7'ye tek karşı çıkmıştı.

Sedat 'gitme' demesine rağmen hayla ısrar ediyordu. Sonunda da yine o kazanmıştı. Onu takip etmem lazımdı. Kerim piçinin ne yapacağı belli olmazdı.

Sınıftan çıkınca ona belli etmeden arkasından gitmeye başladım. Kerim resmen kıza yavşıyordu. Şerefsiz!!

Sonunda bir cafe'ye girmişlerdi. Onların biraz ötesine oturup kepimi taktım. Kartonlarla birşeyler yapıyorlardı. Kerim her defasında Deniz'in eline dokunmaya çalışıyordu. Adi herif!!

Deniz gayet mutlu gözüküyordu. Ben niye buraya geldiysem!! Salak kafam işte, bir de onun için endişelenmiştim. Sinirle ayağa kalkıp çıkışa doğru yürümeye başladım. Tam kapıdan çıkıcakken dayanamayıp geri döndüm. Deniz'lerin masasına gidip Kerim'e bir yumruk geçirdim. Îlk biraz sarsılmış olucak ki karşılık vermedi. Bir yumruk daha geçirip ona tekme attım. Bu piç kurusu niye  karşılık vermiyordu ki? Deniz ise " Lan dangalak, bıraksana çocuğu. " diye kolumdan çekiştiriyordu. Sonunda bırakıp Deniz'e " Bu Hıyar Ağasına çocuk mu diyon sen? " dedim. Deniz biranda kahkaha atmaya başladı. Gerçekten bu durumda iken gülebildiğine inanamıyorum!!

Şimdi Kerim'in neden karşılık vermemesini anlamıştım. Deniz'in ona yardım etmesini bekliyordu ama Deniz yardım etmek yerine kahkaha atmıştı. Kerim'de kızıp hızla cafe'den gitmişti. İşte bu güzel!!

Deniz'le ilk karşılaştığımız yere gelmiştik. Sahildeydik. Buraya en son babamla tartıştıktan sonra gelmiştim. Deniz'i burda bi kaç kere daha görmüştüm. Her gördüğümde de ağlıyordu. Yine ağlıyordu. Neden ağlıyordu ki? Dışarıdan mutlu görünmesine rağmen içinde sorunları olduğunu anlaşılıyordu. Ona bakıp "Sorun nedir? " diye sordum. Bana bakmadan " Hiç birşey. " diye yanıtladı. Tekrar ona bakıp:

" Tek senin mi derdinin olduğunu sanıyorsun. Biliyorum. Hayat bazen acımasızca, bazen adeletsizce, bazen de korkuyla yaşanıyor. Ama asıl hayat sevdiklerinden ayrılınca başlıyor. İlk kabullenemiyorsun. Hayır,  onlar gitmedi diyorsun. Sonra zamanla alışıyorsun. Sonunda da kabulleniyorsun. Ve hayatına eskisi gibi devam ediyorsun. " dedim. Çünkü bunu kendimden biliyordum. Annem dünyada en çok sevdiğim varlığım olan kız kardeşimide alıp gitmişti. Ne olurdu ki beni de onun gibi sevseydi. Bunları söylediğimde Deniz ilk yüzüme baktı. Yüzünde ki hayal kırıklarını görebiliyordum. Ondan hiç beklemediğim anda bana sarılmıştı. Deniz bana sarılmıştı. Bu gerçekten huzur vericiydi. Bende ona sarıldım.

ÜÇÜ BİR ARADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin