8.BÖLÜM

165 46 13
                                    

Medyadaki müzikle dinlemenizi tavsiye ediyorum. Vote ve yorumlarınıza ihtiyacım var lütfen es geçmeyin hoşçakalın :)

Kübra

  Annemle ilçe'ye pazar alışverişine çıktığımız birgün ilk kez gördüm Tarık'ı.. Pazardan sonra otobüs sırası beklerken yanımızdan öylece geçip gitmişti. Sanki aramızda o an hissettiğim duygu yoğunluğundan dolayı bir bağ vardı. O an beni görmemişti. Basit dikkat çekmeyen sade bir köylü kızıydım... Üzerimde dün gibi hatırladığım kırmızı çiçekli bir elbise vardı. Uzun boylu olduğum için bu elbisenin güzel durduğunu düşünürdüm . Gerçi o güne dek hiç beğenilme kaygım olmamıştı ama o an beni farkedip görmesini deliler gibi istedim.

  Kim olduğunu bilmeden kalbimden vuruldum. Bu kesinlikle aşk olmalıydı. Saf aşk...

  Sırada poşetlerle durmuş onun ardından bakarken annem birden; "Otobüste oturcak yer kalmadı bi sonrakine binelim kızım" dedi. Başımla onaylayıp durağın karşısındaki parka geçip oturduk.
 
Hava sıcaktı annem elime para verip markete gidip su al gel kızım dedi. Karşıdan karşıya geçip su almak için markete yürüdüm onu tekrar görmek ümidiyle. . Kaldırımda köşeyi dönmek için döndüğümde birden karşımdaki kişiyle çarpıştım. Tam yere düşmek üzereydim ki kollarımdan tutup beni kendine yaklaştırdı. Bir kaç saniye onu görmemle kendime gelemedim. Oda ellerini üzerimden çekmeden gözlerimin en içine bakıyordu. Etraf kalabalıktı ve onunda yanında bir arkadaşı vardı. Bunun bilinciyle kollarımı ondan kurtarıp yanından geçip gittim. Yanlarından geçerken ardımdan arkadaşı "ne kız be" dedi. Bunu duymamla yerin dibine girmem bir olmuştu.

  Marketten çıkıp bakmadan dümdüz annemin yanına yürüdüm . Annem "noldu kızım ellerin titriyor" deyince "su çok soğuk" dedim ve otobüs durağına yürüyüp bekleyen otobüse bindik.

  Otobüste en arkanın bir önüne oturduk ben pencere kenarındaydım. Otobüste sadece benim arkamdaki koltuk boştu. Etrafa bakinirken birden kapıda Tarık belirdi. Otobüse göz gezdirip ardımdaki yere doğru yürüdü tabi bu arada da dik bi şekilde dümdüz bana bakıyordu. Sevinsem mi endişelensem mi anlayamadığım bir bakıştı.

  Otobüs hareket edince ardımdan bana doğru saçlarımın içine girercesine seslendi "pencereyi açarmısın?" dedi. Hemen pencerenin canıma elimi koydum, sıkışmıştı uğraşlarıma rağmen açamayinca elini elimin üzerine koyup ellerimi tuttu. Delimiydi bu? Annem gördü diye ödüm koptu. Allahtan annem otobüsün diğer tarafından bakıyordu.

  Yol boyunca çok panik oldum. Elim ayağım birbirine dolaştıda diyebilirim.

  Otobüsten annemle inip eve doğru yürüdük o da ardımızdan geliyordu. Annem durup kızım hadi babanı çağır gel ben daha fazla yuruyemiycem dedi.  Tarık'ta birden çıkıp "Yardımcı olmamı istermisiniz?" dedi. Annem birden sevinçle "Ay olum Allah mı gönderdi seni çok makbule geçer" dedi. Annemin elindeki poşetleri alıp 3'ümüz tekrar yola koyulduk.

  Annem yol boyunca Tarık'ın kimlerden olduğunu sorup ögrenmeye çalıştı. O zaman yalan söyleyerek evlerinin kahyasının oğlu olduğunu söyledi.

  Görücüye çıkmış kız gibi içim kıpır kıpırdı. Adetâ kelebeklerle doluydum.

  Eve gelince poşetleri mutfağa koyduk. "Oğlum sıcaktan öldük sakın bi yere gitme karlama getirem gelem" dedi. Bizi yalnız bırakıp içeri geçti bende ona masayı gösterdim oturdu. Babam tahminimce tarladaydı her an gelebilir tedirginligiyle tam içeri geçicekken "ismin ne?" dedi. Sorusu karşısında kaçırdığım gözlerimi gözlerinde sabitleyip "Kübra" dedim. Gülerek "İsmin Nazlı olmalıymış, Nazlı küçük bir Ceylan gibisin öylesine Nazlı öylesine edalı, güzel ve büyüleyicisin" dedi. Hayatımda ilk defa böyle sözler duyuyordum. Ona olan hayranlığım artmıştı. Utanarak yanından kaçıp odama gittim. Pencere de perdenin ardında o gidince ye dek onu seyrettim. Tam giderken de gözlerini pencereme çevirince göz göze geldik. O an anlamıştım o benim kaderimdi ve biz birbirimize o günden itibaren bağlanmıştık hemde Kördüğüm gibi...

GÜÇLÜ OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin