*Su*
Kastanlar yani dünürcülerim ayrıldıktan sonra tüm ailem mutluluktan uçuyordu. Bu mutluluk dolu ortam halen beni rahatsız ediyordu. Beni zorla evlendiriyorlar ama mutluydular. Ancak bu durumu değiştirecek hiçbir şey gelmiyordu elimden. Aşağıda kalıp daha da sinir olmamak için uyukladığımı bahane edip odama çıktım. Telefonumu elime alınca Azra'dan birkaç mesaj olduğunu gördüm. Biri dışındakileri bize gelmesinden önce atmıştı. Son mesajı da 'Eeee?' ydi. Bende cevap olarak 'Ne eee?' gönderip telefonu yatağımın üstüne attım. Saniyesinde cevap geldi:
- Ne demek istediğimi biliyorsun Su, abimle tanışmak nasıldı? Ne düşünüyorsun? Birbirinizle nasıl bakıştığınızı gördüm bu arada :P Ne konuştunuz?
Son sorusu dışındakileri nasıl yanıtlayacağımı bilemedim. Ne düşündüğümü ben de bilmiyordum. Kolay yolu seçerek sadece son sorusuna cevap vermeye karar verdim.
- Ben arka bahçedeyken yanıma geldi ve biraz konuştuk. Birbirimizi daha iyi tanımamızı istediğini söyledi ve yarın akşam için beni yemeğe davet etti. Ben de kabul ettim.
- Süperr :D Abim diye demiyorum çok uygun bir öneri :P Gidin gezin tozun birbirinizi tanıyın :D
Azra’yla biraz daha konuştuktan sonra yatmaya karar verdim. Bin bir zorlukla saçımdaki tel tokaları ve makyajımı çıkarıp sıcak bir duş aldım. Yatmak üzereyken telefonuma yeni bir mesaj geldi. ' Sana tatlı rüyalar demek istedim. Ve yarın için sabırsızlanıyorum Selim' Bir süre ekrana aptal aptal gülümseyerek bakmaktan kendimi alamadım. Sonunda numarasını kaydedip cevap attım. 'Sana da tatlı rüyalar' dan başka bir şey yazamadım. Ben de sabırsızlanıyorum diyemedim çünkü emin değilim sabırsızlandığımdan. Tamam, baş başa yemek yemeği düşündükçe içimi bir heyecanımsı duygu kaplıyor olabilir ama bu herhangi bir şey demek değildi, değil mi?
Telefonu yerine koyup yattım. Bugün çok yorulmuştum, bu yüzden hemen uyuyakalmışım. Sabah herkesten erken uyandım, bu yüzden odamda kalıp bilgisayarımı açmaya karar verdim. Zaten bütün gün yapacak hiçbir şeyim yoktu. Dün akşam sözlendiğimizin haberi internette yayılmıştı bile. Bana yazılan teşekkürlere kibarca cevap verdim. Belki bu evliliği istemiyor olabilirim ama bu evlendiğimden dolayı beni kıskananlara gülmemi engellemiyor. Pek çok okul arkadaşımın ve uzak kuzenlerimin yazdıklarında kıskançlık çok rahat anlaşılıyordu. Bazıları bu olay hiçbir şeymiş gibi yazmış. " Sözlenmişsin, hayırlı olsun." gibi, yeni köpek yavrusu alsam daha heyecanlı yazarlardı ama. Bazıları da zayıf tarafımı bildiğinden üniversite okuma hayalime dokundurmuş. " Canım, hayırlı olsun. Bakıyorum okumaktan vazgeçmişsin." yazan vardı yani. Bu insanları şahsen tanıyıp kişiliklerini bildiğimden yazdıklarından pek etkilenmedim. Sonunda sıkılıp dizi izlemeye karar verdim. En sevdiğim komedi dizim How I Met Your Mother' in yeni bölümü eklenmiş. Hemen izlemeye başladım.
Bölüm bittiği zaman aşağıdan sesler gelmeye başlamıştı, karnım da gurulduyordu. Giyinip kahvaltıya indim. Kahvaltı yaparken annemlere bu akşam Selim'le buluşacağımı söyledim. Annemin yüzü anında aydınlandı, nereye gideceğimizi sordu. Huysuz bir tonda bilmediğimi söyleyince başka da soru sormadı. Günün devamı çok sıkıcı geçti. Saat 12 de kendimi camdan atacak derecede sıkılmıştım. Ben de dolap odamı temizlemeye karar verdim. Beni yanlış anlamayın temizlik yapmayı seven biri değilim, ama sıkıldığımda düzenleme yapmayı seviyorum. Dolabımı da kışlıklarımdan başlayarak düzenlemeye başladım. Başka giymeyeceğim kıyafetleri bağışlanması için bir köşeye ayırdım. Elbiseleri düzenlerken geçen ay aldığım siyah bir elbise buldum. Daha hiç giymemiştim bu elbiseyi, dizlerimin beş parmak üstünde bitiyordu. Düz siyah ve kolsuzdu. Tek işlemesi omuz kısmında siyah tülle yapılmıştı. Aslında bu akşam giymek için mükemmel bir elbiseydi. Elbiseyi kenara ayırarak işime devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Gelin (Durduruldu)
ChickLitSu, zeki, güzel, asil ve başarılı bir kızdı. En büyük hayali kendi ayakları üzerinde durabilen bağımsız bir kadın olmaktı. Evlenmeyi aklının ucundan geçirmiyordu. Ancak ailesinin onun için çok farklı planları vardı, kaderin de öyle... Altın çocukla...