Kendimizi, delirmiş insanların arasında bulmuş gibi hissetmiştik. Köyden şehre inmiş köylü gibi şaşkın şaşkın etrafımıza bakıp yaptıkları hareketlere, acı çekermişcesine bağırışmalarına anlam vermeye çalışıyorduk.
"Heyy öyle girişte dikilip durmayın. Dikkat çekiyorsunuz." diyerek kolumuzdan çekiştiren Zeynep bizi kalabalığa doğru götürdü, ki götürmez olaydı. Kalabalık o kadar fazlaydı ki aralarından yürümemiz için fazlasıyla zorluk çekiyorduk. Zeynep ve Sibel önümdeydi. Ben de onları takip etmeye çalışırken kızın biri delirmişcesine ellerimden tutup, benimle kendi çapında dans etmeye başlamıştı. Şaşkın ördek yavrusu gibi etrafıma bakıp Zeynep'i arıyor bu durumdan beni kurtarması için içten içe dua ediyordum. Ortalıkta ne Zeynep ne de Sibel vardı, burada beni bırakıp kaybolmuşlardı. Karşımda ki kız ise ellerime yapışmış bir şekilde dans etmeye devam ediyor, beni bırakmamakta ısrar ediyordu.
"Yalnız benim gitmem lazım, izin verirsen hani.!" diye basbas bağırdım kıza. Bir diğer yandan da ellerimi kızdan kurtarmak için çekiştirip duduyordum.
"Eğlenmene bak tatlım. Hayat çok kısa." diye karşılık verdi. Müziğin sesini bastırmak için kulağıma yaklaşıp, sesini yükselterek konuşmuştu. Nereden de bulmuştu beni bu deli. Kafayı bulduğu her halinden belli oluyordu. Keşke bu anı ölümsüzleştirebilseydim diye düşündüm o an. Böyle bir şeyi hayatımda ilk ve son kez yaşayacaktım. Bu düşünceyle ellerimi kızdan çekiştirmeyi bırakıp DJ'nin çaldığı müziğe kaptırdım kendimi. Yerimde zıplayıp hoplamaya başımı sağa sola sallayıp çığlıklar atmaya başladım. Bikaç saniyede olsa buna izin vermek istedim. Kimseyi umursamadan; az önce şaşkınlıkla baktığım insanlar gibi kendimden geçmişcesine bağırıyordum. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki Zeynep gelip koluma cimcik atana kadar karşımda ki kızla kendimizden geçmiştik.
"Napıyosun kızım burda" diye bağırdı kulağıma yaklaşıp. Bir an bulunduğum duruma şaşırmıştım. Ne ara kaptırmıştım kendimi bu kadar. Ellerimi kızdan çekmek için kulağına eğilerek "çok teşekkür ederim artık gitmem gerek" diyerek ellerimi çekiştirmeye başladım. Kız hala bırakmamakta ısrar ediyordu. Başımı çevirip Zeynep'e döndüm.
"Kız bırakmıyor yapıştı." diye bağırdım.
"Gitmemiz gerek hadi" diyerek arkasını dönüp, kalabalığı yarıp geçti. Zeynep'e yetişebilmek için tüm kuvvetim ile ellerimi kızdan çektim. Çekmem ile arkamda duran birine tostlamam ve yere yığılıp kalmamız bir oldu. Etrafımızdaki bir grup başımızda toplaşmış gülüşüyorlardı. "Bi bu eksikti Beyza! Aferin sana aferin!" diye içten içe kendime kızıyor, ayağa kalkmaya çalışıyordum. Elimi başıma tuttuğumda peruğumun yan durduğunu hissedip çabucak düzelttim. Neyse ki etrafımdaki insanlar benle uğraşamayacak kadar sarhoştular. Ayağa kalkıp Zeynep'in gittiği yöne tam adımımı atacakken bir el gitmeme engel oldu.
"Bir özür dilemeyecek misin?" diye kalınca bir ses, o kokuşmuş alkol dolu nefesiyle, kelimelerini suratıma boşaltmıştı.
"Şeyy.. Ee.. Benn.. Çok özürdilerim isteyerek olmadı." diyerek kolumu çekiştirmeye çalıştım. Kolumu bırakmaya niyeti olmadığını anladığımda ise artık çok geç kalmıştım. Kuvvetli kollarıyla bedenimi kavrayıp beni kendine 404'le yapıştırmışcasına bastırıyordu. O iğrenç nefesiyle yüzüme üflemeye devam ederek:
"Karşılık bir şeyler içersek affedebilirim seni" dedi. Aman Allah'ım neydi bu böyle rüyamı. Tüm barzolar beni mi bulmak zorundaydı. Alt tarafı ufak bir işimi halledip gidecektim. Düştüğüm şu durumlara bak. Bana dik dik bakan adamdan nasıl kurtulacağımı düşünürken bir ses daha duydum.
"Hey bırak kızı."
Kim olduğunu görebilmek için başımı zorla çevirmeye çalıştım. Ben başımı çevirmeye çalıştıkça bay sarhoş eliyle kafamı vücuduna bastırıyordu. Başımı bırakması için elini ağzıma alıp dişledim. Biliyorum bu iğrençti hele elindeki o tadı.. Anlatamayacağım. Elini ısırmam ile başım rahatlığa kavuşmuştu, hemen arkamı dönüp sese doğru baktığımda yanımızda dikilen kişiyi gördüm ki görmez olaydım. Resmen Hakan'dı bu. Beni görecek ve tüm planlar suya düşecekti. Buna izin veremezdim. Denize düşen yılana sarılır misali başımı pis sarhoşun omzuna bastırdım. Neyse ki etrafın karanlık ve yanıp sönen ışıklar olması dez avantajım olmakla birlikte peruğumun sayesinde de Hakan'ın beni tanımayacağını düşünerek biraz daha rahatlamıştım.
Başımı sarhoşun omzuna yasladığımı görünce yanımızdan usulca yürüyüp gitti. O kısacık arada beni tanımaması için aklıma gelen bütün duaları okumuştum.
Şimdi sıra karşımda durup hala pis pis sırıtan adama gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON GÜVENİN SONU (TaMaMLAnDI.)
Misterio / SuspensoBeyza artık mezun olmuştu. Sınav streslerini atlatmış ailesiyle geçireceği tatilin hayaliyle heyecandan yerinde duramıyordu. Bilemezdi ki ansızın babasından gelen kötü bir haber ile hayatının altüst olacağını. Her gün bir başka yakınının güvenini ka...