Pelin'in bu lafları sonrası Derin'in birkaç homurtusu duyulmuştu. Pelin ne derse desin arkadaşını yerinden kaldıramayacağını biliyordu. Derin'de Pelin'in bunu zaten bildiğini bilerek daha da yayıldı. Kötü gününde kendi iş yapacaksa arkadaşı neden yanındaydı ki?
Koltuğun rahatlığının verdiği yetkiye dayanarak, Derin daha da yayıldı olduğu yerde. Her saniye daha da uykuya yaklaşıyordu. Gözlerini birkaç dakika dinlendirmek için kapamasıyla olay bitmişti. Uyku bedenini ele geçirmişti işte.
***
"Birde mısır istiyorsun! Daha uyanmıyorsun bile."
"Beş dakika daha sonra kalkacağım söz." Bir yalan daha işte. Tabi ki kalkmayacaktı.
***
Sabahın erken saatlerinde Deniz'in yine canı sıkılmıştı ve kuzeniyle uğraşıyordu. Hayat dolu tavırları çoğu insana yaşama sevinci veriyorken, Poyraz'ı yaşamaktan bezdiriyordu. Tabi bazı anlarda Poyraz bezmekte haklıydı. Örneğin; birazdan olacak olayda kesinlikle bezmekte haklıydı!
"Deniz!" Aslan kükremesiyle yarışacak yükseklik ve tona sahip ses duyulmuştu.
Poyraz tamamen sırılsıklam olmuş bir halde merdivenlerden inerken, arkadaşı ve kuzeninin kahkahalarını duymaya başlayalı çok olmuştu. Ama bu seslere eşlik eden naif bir kıkırtı da vardı.
"Bunu yaptığınıza inanamıyorum! Çocuk gibisiniz. Hadi bu iki aptalı anladım beyin hücreleri gelişmemiş! Ya sen anne?" İlk anki sinirinden gram kaybetmeden yaptığı konuşma sonrası annesi sadece "İntikam." demişti.
"Ne intikamından bahsediyorsunuz?" Bu soruyu hiç sormamalıydı. Sorunun cevabı sinirlerine hiç iyi gelmeyecekti.
"Dün Derin'e yaptıkların için."
"İki günlük kız için benim karşımda durur oldunuz?" Cevabını bildiği halde sorduğu soru, emin olamadığındandı.
Kafasını onaylamazca sallayıp merdivenlere yöneldiğinde ardında bıraktıklarının yüzü asılmıştı. "İleri mi gittik?"
Melih'in sorusu cevapsız kalmıştı.
Poyraz onların çocukluk yaptığını söylerken, kendi yaptığı da pek olgunca değildi.
Kıskanıyordu.
Ailesinin bir başkasına -Derin'e- karşı olan tutumunu delicesine kıskanıyordu. Sahip olduklarını paylaşmayı sevmeyen, egosunu ön planda tutan birine göre kıskançlığı pekte şaşılır değildi.
Poyraz üstündeki kıyafetleri hızla değiştirip tekrar yatağına döndüğünde daha yeni saate bakıyordu. 08.25.
Bu günlük kendine izin vererek işe gitmeyi reddeden bedenine uydu ve telefonunu eline aldı. Gelen bildirimlere göz gezdirirken gözüne takılan indirim mesajıyla "Mesajlar"a girdi. Bu durumda platoniği konuşabileceği tek kişi oluyordu.
"O kızla tanıştım."
Mesajı göndermiş, telefonu titreşim moduna alarak bir kenara bırakmıştı. Kafasını yastığa koyup gözlerini kaparken her şey şansa bağlıydı. Ya platoniği o uyumadan mesaj atardı, ya da bugünlük konuşma şansını kaybederdi.
Derin telefonuna gelen mesajı açtığında bir an donup kalmıştı. Mesajı O'nun gönderdiğini bilmek bile kalbinin sıkışmasına nedenken birde ondan bahsetmesi.
Elleri klavyede gezinirken kavradığı gerçekle duraksadı.
Ona bu mesajı atan, saatler önce onu paramparça eden adamdı. Her şeyden önce bir de tanıdığı iyi kalpli adam olmaması vardı. Evet! Derin gece boyunca düşünmüş, bu karara varmıştı. Adam özünde iyi kalpli falan değildi ve bunu da ilk kez gördüğü birine karşı olan önyargısıyla kanıtlamıştı. Tabi bu Derin'in düşüncesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkı Bilmez
ChickLit"Aşka uyanmak bir gencin en acı dolu deneyimidir" Zorla evlendirilen bir çiftten aşık olmaları bekleniyor... Ancak onlar önce aşkı öğrenmeli. Derin her duyguyu aşkla bağdaştırırken, Poyraz aşkın ona uğramayacak kadar yüce olduğunu düşünüyor. Ancak...