Acı Adama İliklerini Bile Hissettirir

423 55 20
                                    

Oasis - Stop Crying Your Heart Out ile dinlemenizi

Ya da  Anathema - Angelica ile dinlemenizi -şiddetle- tavsiye ederim.




Acı... Hissettiği tek şey acıydı.

Her zerresinde, iliklerinde, eklem yerlerinde hissettiği acıydı. Ciğerlerinden çıkan şey nefes değildi, acıydı.

Başını Yasak Orman'ın büyük ağaçlarından birine yasladı ve sertçe yutkundu. Çok sert. Boğazının üzerine baskı yapan düğümü yok etmeğe çalıştı. Sadece çalıştı.

İmkansızdı.

Oturduğu yerden şatoyu görebiliyordu. Yıkılmış, harabeye dönmüş... Kalbi gibi. Paramparça. Yavaşça gözlerine kapattı.

Nefes alamıyordu.

Başını ağaca sertçe vurdu, dudaklarını ısırdı, dizine vurdu. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Ölmek istiyordu.

Kardeşini kaybetmişti. Aslında kardeşlerini kaybetmişti. Fred'i kaybetmek demek George'u da kaybetmek demekti. George'un nasıl  toparlanacağını bilmiyordu. Ailesinin nasıl toparlanacağını bilmiyordu. Hiçbir şey bilmiyordu, düşünemiyordu. Sanki birisi düşüncelerine ve düşünme becerisine el koymuştu.


Bir anı;

Merdivenlerden yavaşça iniyor. Tetikte. Her an ikizlerden bir saldırı gelebilir.

Öyle de oluyor. Son basamağa adımını atar atmaz ayaklarının dibinde su dolu balon patlıyor. İkizler savaş naralarıyla saklandıkları yerden çıkıyorlar. Hedeflerini avladıklarını düşünüyorlar. Ama o, hazırlıklı. Arkasında tuttuğu ellerinde su balonları var.


Acıyla açtı gözlerini. Işık, mavi gözlerinin içine işledi, gözlerini kırpıştırdı. Bir zamanlar Daphne'nin yaptığı gibi. Bir zamanlar bu ağacın önüne oturmaları gibi.

Sevdiği kadın ölmüştü. Anıları ölüyordu.

Nefes alamıyordu.

Charlie Weasley ölüyordu.

Charlie orada otururken bu ağacın altında yaşadığı zamanları hatırlamaya çalışıyordu; bu ağacın altında oturan insanların yaşadıklarını hayal etmeye çalışıyordu; o orada otururken dünyanın bir ucundaki insanları düşünmeye çalışıyordu.

Çalışıyordu, çabalıyordu, başaramıyordu. Daphne'nin ona gülümseyerek son bakışını atması gibi.

Dudakları kıpırdandı, küçük bir gülümseme oluşturdu. Acı dolu. Acı içinde.

Sevdiğim kadın aklımdan çıkmazken, diye düşündü Charlie, onun aklına bile gelmiyordum.


Bir anı;

Beşinci sınıftan daha büyük olamayacak iki Gryffindor'lu ağaca yaslanmış, oturuyorlar. Kızın saçları ikiye ayrılıp örülmüş; oğlanın üzerindeki Quidditch forması biraz kirlenmiş. Yanlarında yarım düzine Kaymakbirası ve bir süpürge var.

"Daha kupayı kazanmadık bile," mırıldanıyor kızıl saçlı oğlan, kız şişelere uzanırken. Kız cevap olarak omuzlarını silkiyor. "Kazanacaksınız Charlie," diyor gülümseyerek. Sonra sağ elini yumruk yaparak havaya kaldırıyor ve haykırıyor: "KUPA ASLANLARIN!"

"Thaila duymasın." Thaila, Ravenclaw'da. Kartalların en büyük destekçisi.

Kız, kirpiklerinin arasında saklanan gözlerini deviriyor. "Onlar gelene kadar Hogwarts'ı bitireceğiz, beni duyması imkansız."

Bir süre biralarını yudumluyorlar, gölü izliyorlar.  En sonunda Charlie konuşmaya karar verdiyor. "Ev nasıl ?"

"Bildiğin gibi. Tartışma filan. Öyle."  Sessizliğin boyutu rahatsız edici.

"Özür dilerim Daphne."

"Biliyor musun, ben hep ejderham olsun istemişimdir,"  diyor Daphne, konuyu beceriksizce değiştirmeye çalışırken. Charlie, onun ejderhalara olan merakını tanıştıkları günden beri biliyor. Hagrid'in kulübesinden çıkarken gördüğünden  beri Daphne'yi  seviyor.

"Biliyor musun," diye taklit etti onu Charlie, "galiba ejderha peşinde koşmaya karar verdim."

Daphne'nin gözleri parlıyor, sonra gözlerinde hüzün bulutları beliriyor. "Romanya'ya gitmen gerekiyor. Ama Romanya çok uzakta." Charlie dünya haritasını hayal etmeye çalışıyor, başaramayınca yerinde kaykılıyor. Daphne, çok sevdiği kızıl saçlara elini daldırıp mırıldanmaya başlıyor:

"Romanya çok uzakta. Ailenden, ülkenden çok uzakta. Uzaklık, kalbinde boşluk açar. Bu boşluğa dayanabilecek misin?"

Charlie huzurla gözlerini kapatıyor. Kalbimdeki bu boşlukla yaşayabilirim, diye düşünüyor, yanımda sen olursan...


Olmadı. Hogwarts bitince ayrıldılar. İlerleyen yıllarda nadiren görebildiler birbirlerini. Quidditch Dünya Kupası'nda, Bakanlık'ta, Black Malikanesi'nde, Yoldaşlık'ta ... Son görmesi burada, savaşta.

Kollarında son nefesini vermişti Daphne. Charlie'nin yalvarışlarına rağmen, kahverenginin en güzel tonu olan gözleri, buz mavisi gözlerin derinliklerine bakarak.

Charlie'nin gözünden bir damla yaş düştü, yanağından aşağı yuvarlandı. Bir damla yaşı diğeri takip etti. Ve binlercesi...


Bir anı;

Astronomi kulesinde oturuyorlar, ayaklarını demirlikten aşağı sarkıtmışlar.

"Yıldızlar çok güzel," diyor Daphne. Elini uzatıyor ama yıldızlara ulaşamıyor. Çünkü çok uzaktalar.

"Bir gün," diyor Charlie, "hepimiz yıldızların arasında oturacağız."

Pain | Charlie WeasleyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin