Bende ki şansta anca bu kadar olurdu tabi!
Gözlerini biraz kısıp beni baştan aşağıya süzdü. Tanımaya çalışıyordu heralde. Nasıl tanıyamadıysa(!)
"Sen..." Ellerimi belime koyarak sözünü böldüm.
"Evet ben. Şimdi içeri girecek misin?" En az benim kadar o da şaşkındı. Birşey demeden içeri girdi. Arkasından kapıyı kapatıp bende içeriye doğru yürümeye başladım.
"İris gel tatlım." Babamın yanına gidip tekrar hoşgeldiniz dedikten sonra babam konuştu "kızım İris. Ayaz da gelir birazdan."
Saçma sapan tanışma faslının ardından masaya oturmuştuk. Eceler de birşeyler atıştırdığım için çok aç değildim. Tabağıma biraz salata ve patates alarak yemeye başladım. Masa da dönen koyu sohbetten her ne kadar uzak olsam da bunu belli etmemeye çalışıyordum. Arada kafamı tabağımdan kaldırarak masadakilere bakıyor ve gülümsüyordum. Bence bu benim için fazlasıyla yeterliydi.
"Ural artık şirkette çalışıyor. Zaten şurda emekli olmama ne kadar kaldı?" Diyerek güldü Murat bey. Demek adın Ural. Kafamı tabağımdan kaldırarak Ural'a baktım. Arkasına yaslanmış oldukça rahat bir oturuşla sohbeti dinliyordu. Ona baktığımı fark etmiş olmalı ki bana baktı. Dudağı yukarı doğru kıvrıldı.
Birden bacağıma tekme yiyince yüzümü buruşturdum. Abim dudaklarını kımıldatarak "Önüne bak!" diye uyarıda bulundu. Şu an ne kadar abimin dediğini yapmak istemesem de Kafamı tabağıma eğdim.
"Müsadenizle. Lavabo ne tarafta?" diye sordu Ural. Annem gülümseyerek
"İris..Ural'a yardımcı olur musun?" Dedi. Anneme kötü bakışlarımı yollamakla yetindim sadece. Neden ben, Neden?
"Tabii." diyerek sandalyeden kalktım. Abimin bakışları üzerimdeydi. Yandan abime baktığımda elindeki çatalı sıktığını gördüm. Abim fazlasıyla kıskanç biriydi. Abim yüzünden hiç erkek arkadaşım olmamıştı. Her seferinde engel olmuştu buna.
"Arslan'ın kızı sen misin cidden?" saygısız herif! O senden büyük! 'Arslan'ın kızı' Ne? Arslan Amca de bali!
"Evet benim." dedim yüzüne bakmadan.
"Nasıl saçma sapan bir tesadüf bu bilmiyorum ama bundan sonra sık sık görüşeceğimize eminim." diyerek beni baştan aşağıya süzdü.
"Burası lavobo." diyerek önünden çekildim. Geri merdivenlere yöneldim.
Daha çok görüşmek mi? Hem de onunla! Unut gitsin. Şanssızlıkta yeni bir çağ açmış bulunmaktayım!
Sandalye de yerimi alırken sofra'da sessizlik hakimdi. Abimin delici bakışlarını üzerimde hissediyordum. Hemde fazlasıyla. Bakışlarımı abime çevirdim. Tahmin ettiğim gibi abim beni izliyordu.
"Kahvelerinizi nerde içmek istersiniz? Bahçeye çıkalım mı?"
"Olur olur." Kadının adını bir türlü öğrenememiştim. Annem kaş göz hareketleriyle mutfağa gelmemi söyleyince gülümseyerek sandalyeden kalktım. Annem de mutfağa girince arkasından kapıyı kapattı.
"Anne kız istemeye gelmediler. İş yemeyi bu ne kahvesi?" dedim.
"Ayıp olur kızım kahve içmeden göndermek." Gözlerimi devirerek ocağın başına geçtim.
Herkes için türk kahvesi hazırlandıktan sonrs tepsiye yerleştirerek arka bahçeye doğru yürümeye başladım. Kahveleri servis edip abimin yanına oturdum.
×××
Uzun ve sıkıcı bir akşamın ardından nihayet gidiyorlardı. Böyle yemekler kesinlikle bana göre değildi. Sıkılıyordum böyle ortamlarda. Fazla ciddi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Cadı
Fiksi Remaja"Bir gün ne?" "Evlnrz." "Düzgün söyle şunu!" "Evlenrz." "Ural!" "Evleniriz." Memnuniyetle gülümsedim. "Tamam devam ediyorum. Sen damatlık yerine batman kostümü giyiyorsun. İlk beraber geçirdiğimiz günde ki gibi..ben de..." Sözümü böl...