Daha önce teyzem sayesinde defalarca gittiğim Camp Nou'daki ilk iş günümün ardından yorgun argın daireme girebilmiştim. Vakit kaybetmeden üstümü değiştirip makyajımı sildim ve televizyonumun karşısındaki yumuşak koltuğuma kuruldum. Evim, Barcelona'nın merkezi yerlerinden birinde olduğu için tabiri caizse kıç kadardı ve altı katlı bir apartmanın en tepesindeki daireydi. Henüz bir öğrenci olduğumdan bütçem anca buna yetiyordu. Fakat ben halimden oldukça memnundum. Annem ve babam doğduğum yer olan New York'ta tanındık avukatlardı ve zamanında bana çok daha güzel imkanlar tanımak için ısrar etseler de ben kendi ayaklarımın üzerinde durmayı istiyor ve bunu seviyordum.
Günümü gözden geçirmeye devam ederken az önce buraya getirdiğim pikemi bağdaş kurduğum dizlerimin üzerinden örttüm. Kucağıma bilgisayarımı çekip twitter, youtube ve tumblrda dolanmaya başladım. Bu üç site modayı takip etmem için en kolay platformlardı neredeyse. Ne de olsa her gün Milano'ya ya da Paris'e gidemiyorduk.
Gündemin içine derin bir dalış yapıp kendimi kaybetmişken bacaklarımın arasındaki telefonumun birden titremesiyle irkildim. O ana kadar atkuyruğumdan firar edip yüzüme düşerek kirpiklerime takılan ince saç tutamlarından haberim bile yoktu. Hafif bir hareketimde hepsi gözüme batmış, o lanet kaşıntıyı yaratmıştı.
Kimden; Aya
Anlat bakalım küçük cadı, Neymar Junior'ımı bugün görebildin mi? :-)
Sonunda beklenen kişiden günün sorusu geldiğinde parmaklarım tuşlarda birkaç saniye düşündüm. Aklımda gelen ilk şey dövmelerle haşır neşir olan kavruk teninin beyaz tişörtü içinde ne kadar güzel durduğuydu.
İkincisi ise boğazımı kuruttu.
Vücudundan yayılan ısı tekrar karşımdaymış gibi sıcaklamama neden olduğundan rahatlamak amacıyla yanı başımdaki ballı soğuk sütümden büyük bir yudum aldım. Her ne kadar onu sevsem de, gerçekten laflayacak halim yoktu, hem daha tüm gün yaptığım gibi Neymar'ın nasıl giyindiğiyle ilgili toplayabildiğim kadar şey toplamalıydım.
Kime; Aya
Maalesef göremedim güzelim. Yarın ilk günüm hakkında daha ayrıntılı konuşuruz, şimdi yatıyorum.
Kimden; Aya
Sana iyi geceler o zaman, güzel dinlen Silva. Belki yarın bana anlatacağın çok şey yaşarsın!
Mesajını görmemle yüzümü bir gülümseme kapladı. Bu kız cidden deliydi. Şimdi New York'ta saat öğleden sonra dört falan olduğu için yaşam belirtisi göstermemem gerekiyordu. Gündüz vakti Aya telefonunu elinden düşürmüyordu. Gerçi gece de düşürmüyordu. Benim gibi.
Gayet yersiz ve anlam veremediğim şekilde aklıma dolan Neymar'ın o hallerini kenarı bıraktığım telefonumla birlikte aklımdan çıkarmaya çalıştım.
Twitter'da arama kutucuğuna ismini yazdıktan sonra yanında tik işareti olan profile tıkladım ve direk medyalarına kendimi attım. Eğlenceli bir tarzı vardı. Bazen çok çocuksu ve renkli, bazen sade ve spor şıklığındaydı. Açıkçası ne giydiğine önem veren biri gibi görünüyordu. Gerçi, beğendiğim çoğu şeyi ona teyzemin ayarladığını az çok tahmin edebiliyordum.
Aksesuarları seviyor gibiydi. Her fotoğrafında en az bir takısı vardı. Bazen küpesi, bazen yüzüğü, bazen saati oluyordu.
İşte o zaman ona nasıl bir şeyler giydireceğimizi yavaş yavaş anlamaya başladım. Kesinlikle ağır ve çok klasik olmamalıydı. Yetenekli genç futbolcuların arasındaydı ve deli dolu olduğunu bir şekilde yansıtmalıydık. Takım elbise olmasına rağmen birazcık spor da görünmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in the night. neymarjr
FanficYine de sakin kalmaya çalışıp sesimi yükseltmeden ona sordum; "Bak, insanlıkla sorayım. Benden uzak durman için ne yapmam gerekiyor?" dedim. Sesim çatallanıyordu. Bana olması gerektiğinden daha fazla yaklaşıp, kafasını hafifçe yüzüme eğdi. Hayatım...