Yoongi ile beraber hiç bir şey olmamış gibi televizyon izliyorduk. Cidden trip attığımı fark etmemişti. Yok ayol bu adamla olmayacak.
"Taehyung?" Sonunda konuştuğunda cevap vermeden televizyon izlemeye devam ettim. Trip attığımı fark edecekti.
"Tae." Bıyık altından gülüp kafamı çevirdim. Umursamaz insan hala televizyona bakıyordu.
"Yah cevap versene!" Bağırıp bana doğru döndü. Omuz silkip kafamı önüme çevirdim.
"Ha sen trip atıyorsun." Muzip bir sesle konuşup tekrar önüne döndü. Sonra da ayağa kalkıp yanağımı sıktı.
"Kolay gelsin sana o zaman." Kıkırdayıp mutfağa gitti. Ben ise resmen utancımdan ölecektim.
Pis uyuşuk varlık!
Sinirle yerimden kalkıp mutfağa gittim. Poposunu tezgaha yaslamış gülümseyerek beni izliyordu. Biraz bakıştıktan sonra dudağımı sarkıtıp dolabı açtım. İçinden bir havuç bir salatalık aldım. Yoongi'nin arkasındaki dolaptan rendeyi alıp tezgaha bıraktım. Hala beni izliyordu ve ben geriliyordum. Havuç ve salatalığı yıkayıp rendelemeye başladım. Salatalığı hemen rendeledim ama havuç sert olduğu için kolum ağrımıştı. Havucu bırakıp kolumu silkeledim. Tam elimi havuca götürüyordum ki Yoongi arkamdan sarıldı ve kafasını omzuma koydu. Bu sırada havucu rendelemeye başlamıştı. Arkamdan yaptığı baskı ile biraz öne doğru geldim ama Yoongi yine bana yapışmıştı. Tek kelime etmeden onu izliyordum.
"Çıkma teklifi etmediğim için mi böyle davranıyorsun?" Bu yaptığından sonra böyle bir sebepten trip atmak cidden utanmama yol açmıştı.
"H-hayır." Kıkırdayıp arkamdan çekildi.
"Güzel bende etmeyi düşünmüyordum zaten." Bu sefer sınırı aştın Yoongi! Yanıma dönüp omzuna vurdum.
"Yah! Min ukala Yoongi! Edeceksin!" Kahkaha atıp bana yaklaştı ardından ise kollarını boynuma doladı.
Hah kısa boylu!
"Tabii ki edeceğim Taehyung. Ama böylece mutfakta edersem romantik olmaz öyle değil mi?" Dudaklarımı büzüp ona baktım. Acaba doğruyu söylüyor muydu?
"Hadi öpüşelim!" Dediğim şeye ben bile gülerken onun gülmemeye çalışması garipti. Benim güldüğümü görünce o da kendi kahkahasını serbest bıraktı. Yavaş yavaş birbirimize yaklaştık. Dudaklarımız birbirine sürtünürken zil çaldı. Gözlerimi devirip ayrıldım.
"Eğer gelen Joon ise kötü olacak." Kendi kendine söylenip kapıyı açtı. Bende arkasından gittim. Gelen Hoseok ve Jimin'di. İkisinin birlikte gelmesine şaşırsam da içeriye davet ettim. Onlar içeriye geçince bizde geçtik. Yan yana çapraz koltuklarda otururken gözüme Hoseok'un Jimin'in elini tutması çarptı. Hatta öyle bir çarptı ki tükürüğüm boğazımda kaldı. Birden öksürük krizine girince Yoongi sırtıma vurmaya başladı.
"Tae! İyi misin? Jimin su getir." Jimin koşup içerden suyu getirdiğinde alıp tek dikişte içtim. Öksürüğüm dindiğinde yutkunup Jimin'e baktım.
"J-jimin?" Hızla elini Hoseok'dan kurtarıp konuştu.
"E-efendim canım arkadaşım, kardeşlerin en mükemmeli-" Gözlerimi kısıp sözünü yutmasını sağladım.
"Bana söylemek istediğin bir şey varmı? Ya da istediğiniz?" Hoseok'a baktığımda serçe yutkunup Jimin'e baktı. Yoongi ise ne olduğunu anlamamış bana soruyordu.
"Ne oldu ki?" Onu susturup çaprazımdaki ikiliye döndüm. Bu sırada Yoongi ağzından kaçırmış olduğu kelimeyle duygu karmaşasına girmemi sağladı.
"Ya bana da anlatsana sevgilim." Ya ben onları sıkıştırıyordum ama. Bu sefer Jimin bana aynı şekilde bakmaya başladı. Yoongi elimi tutup konuştu.
"Biz sevgili olduk." Jimin gözlerini sonuna kadar açmış elimize bakıyordu. Hoseok ise Yoongi'den cesaret almış olacak ki aynı şekilde Jimin'in elini tutup konuştu.
"Bizde."
~~~~
Sevindim tamam mı? Daha başladı mı bilmiyorum ama hepinize iyi iftarlar bize daha bir saatden çok var asdfgh Lenet olsun sena Istanbul!! Neys yu dont hef tu sey ay lav yu yu tu sey ay lav yu