Bir Sorum Var...

Sıra Arkadaşım Bir Vampir

Ve işte watty'e başlamamı sağlayan kitap... İlk defa arkadaşımın telefonunda 8. sınıftayken okumuştum...Şimdi 11 oldum ama hala en sevdiklerimden biri... Duygu'ya röportaj yapmak istediğimi söylediğimde ciddi anlamda heyecanlıydım... İlk kez röportaj yapacaktım ve bu hikaye benim İlkimdi...Vampirleri her zaman çekici bulduğum gerçeğini de düşünürsek cidden benim için bir nimetti... Çok kitap değil hiç kitap okumayan bir kız iken bu hikaye ile wattpedi keşfettim ve kitap okumaya başladım... Hepsi bu güzel yazar sayesinde...(S: ben oluyorum D: ise Duygu)

S: Seninle sıra arkadaşım bir vampir hakkında röportaj yapabilir miyim?

D: Ne guzel bi teklif...Çok memnun olurum tabii ki

S: Genç yazarımız kaç yaşında?

D: 17 yaşındayım :D

S: Tamam.Bu seferki soru Arastan:En sevdiğin renkler neler?

D: :D Aras'ımın sorusunu hemen yanıtlıyorum, maviyi severim, mavi ve mor galiba.

S: Peki bunlar ne anlama gelir?

D: Aras olsaydı eğer, "Mavi ve mor birbirine yakın renklerdir, morun içinde biraz mavi de vardır. Dingin sakin bir ruhun var, gök yüzünü seviyorsun ama en çok mordan, gecelerden hoşlanıyorsun. İçinde bir gökyüzü var ama tıpkı mor gibi, içindeki maviyi gizliyorsun. Gizemlisin." derdi sanırım.

S: Maviyi biliyorum sakinlik dinginlik ama asıl merak ettiğimsenin için ne anlama geldikleri?

D: Mavinin benim için birçok anlamı var. Yani her yerde mavi var değil mi? Her şey ve herkes olabilen bir renk. Ben de her şeyi ve herkesi yazmayı, onları incelemeyi seven bir insanım belki bu yüzden seviyorumdur. Ayrıca mavinin kötü olabileceğini de düşünmüyorum. Belki de bu yüzdendir :D

S: İncelemeyi seviyorsun bu hikaye de incelerken mi aklına geldi? Biz hangi ilham perisine teşekkür etmeliyiz?

D: :D, aslında Sıra Arkadaşım Bir Vampir liseye başlama heyecanıyla çıkan bir şeydi. Yani tamamen kurgusaldı ve kimseye dayanmıyordu. Liseyi gözümde fazla büyütmüşüm galiba :D Kendimi birden ilk bölümü yazarken buldum. Gerisi de öyle geldi...

S: Yani teşekürlerimiz liseye

D: Evet, gibi gibi :D

S: Aras karakterini yazarken alında ne vardı?

D: Ben çok kurgu yapan bir çocuktum. Aras da benim aşık olabileceğim her şeydi galiba. Tüm hatalarıyla, o çikolata kahvesi gözleriyle :D Cidden severek yazmıştım. Aklımda hiçbir şey yoktu aslında. Yazarken düşünmem çok fazla. Elimi klavyeye koyar, kendimi baş karakterin yerine koyarım ve yaşıyormuş gibi yazarım. Yani Aras'ı yazarken sadece Aras'ı düşünüyordum galiba :)

S: Hikayeyi ilk bitirişimde karakterlerin resimleri yoktu... Sonradan mı buldun aklındaki kişileri?

D: Evet genelde telefondan yazdığım için koyamıyordum. Ayrıca resim koymaya karşıyım çünkü okurken herkesin aklında oluşan profil farklı oluyor. Sizi kısıtlamak da istemiyorum :)

S: Açıkça söylemek gerekirse Aras olarak Liamı benimseyemedim... Sanki onda bir şeyler eksik gibi Aras... Aras bu dünyadan olamayacak gibi geliyor bana...Peki ya sen? Kendi Arasını bulabildin mi? Yanlış hatırlamıyorsam İlkim de senin yaşındaydı.

D: Evet 17 yaşındaydı İlkim ve maalesef. Ben kendi Aras'ımı bulamadım... Evet Liam Payne sadece sembolikti, Aras benim zihnimde de çok farklıdır...

S: Güneş ve Aras onlar hep birbirlerinin yanındaydı.Ama ben nasıl bir araya geldiler hatırlamıyorum.

D: Nasıl bir araya geldiklerini yazmadım çünkü :D Belki ikinci kitabında bir kesitle sunabilirim, iyi fikirmiş :D

S: Anıl? Zaten o ap ayrı bir mesele. Güneşi bırakıp giderken ne düşünüyordu?

D: Anıl'ı gelecek bölümlerde göreceğiz, o biraz spoilere giriyor :D

S: İkinci kitabı daha bitiremedim :( Peki Rüyayı dönüştüren çocuk? Aras ona ne yapmıştı?

D: Onu da henüz yazmadım :D

S: Yani ileriki bölümlerde öğreneceğiz...

D: Tabii :D Daha aksiyon kısmı başlamadı hikayenin

S: Yani ilk kitap kadar süper olacak diyorsun

D: İnşallah öyle olur diyelim :D

S: İnşallah... O zaman ileride arasın nasıl dönüştüğünü de öğreneceğiz?

D: Evet, Güneş'le olan hikayesini anlatırken anlatacağım gibi geliyor :D

S: Meraktan çatlayacağız anlaşılan :D

D: Tadı orada değil mi ama? :D

S: sy diğer adın mı?

D: Şuyalçınkaya soy adım, ondan :)

S: Nerede yaşıyorsun?

D: İstanbul

S: Peki şuan watty deki bir çok kitap basılıyor... Seninde öyle bir planın var mı?

D: Açıkçası SABV nin benim gönlümde ayrı yeri var ama basılacak kadar edebi değer niteliği taşıdığını düşünmüyorum. Kitap bastırmak için biraz daha pişmem lazım galiba :)

S: Bence bastırılmalı... Yani edebi değer dedin sonuçta Bir Gece Evi Romanı da öyle :D ama 12 kitap

D: Öyle tabii ama kurgu bakımından çok iyi o da, güvenemiyorum kendime diyelim :D Hem öyle kolay bir iş de değil, teklif de yok ayrıca

S: Teklif olmamasına üzüldüm...Benimle röportaj yaptığın için çok teşekkür ederim

D: Ben teşekkür ederim, çok tatlı bir röportajdı :D

Tekrar ve tekrar Duygu'ya teşekkür ediyorum... Her ne kadar bu röportaj bundan bir yıl önce yapılmış olsa da... Bana kitap okumak gibi harika bir alışkanlık kazandırdığın için çok teşekkür ederim bir tanem...