BÖLÜM 5

89 11 11
                                    

Multide Hazal'ın lunaparka giderken giydiği kıyafet ve mavi pandamız var. İyi okumalar.

ARAS'TAN

Bugün gerçekten çok zor geçmişti. Olanlara bir türlü anlam veremiyordum. Kafamdaki düşünceleri bir kenara atıp kucağımda uyuyakalmış olan Hazal'a baktım. Çok masumdu. Bu masumiyeti kim ağlatırdı ki? Kıyamazdı insan. Darmadağın haldeydi. Ne oldu da bu kadar dağıldı diye çok merak ediyordum. Yarın kesin bu konuyu öğrenecektim. Yorgun düşmüştü. Yavaşça kenardaki yastığa başını koydum, benim üzerime örteceği battaniyeyi de onun üzerine örttüm. O sırada telefonum çaldı. Uyanmasın diye aramayı cevapladım.

"Aras oğlum neredesin?"

"Bahçedeki ağaç evdeyim anne."

"Durma orada soğuk orası. Gel buraya üşütürsün yavrum. Ha bu arada Hazal nerede biliyor musun?"

"Hazal da yanımda uyuyor."

"Tamam yavrum. Annesi Sima da burada. Sen Hazal'ı al gel bizim eve."

"Tamam. Beş dakikaya geliyoruz."

Yeni yatmıştı oysa ki. Off! battaniyesini bile örttüm. Şimdi nasıl götüreceğim ben? Neyse yapcaz bişeyler. Üstündeki battaniyeyi yavaşça aldım ve kenara koydum. Hazal'ı uyandırmamak için kucağıma aldım. Sorun şu ki ağaç evden nasıl inecektik? Aslında Hazal hafifti ama sonuçta dik merdiven yani. Hazal'ın başını omzuma yatırdım ve tek elimle tuttuktan sonra diğer elimle merdivene tutunup inmeye başladım. Bu kasları boşuna yapmadık herhalde. Sonunda aşağı indiğimde iki elimle kucağıma aldım. Eve doğru yürümeye başladım.


Hah! Bir de bu eksikti. Zil! Yana doğru dönüp Hazal'ın omzuyla zili çaldım. Kapıyı annem açmıştı. Bizi öyle görünce eliyle içeri geçmemiz için işaret etti.

Salonda oturan Sima teyze gözüme çarptı. Onunda gözleri ağlamktan şişmişti. Darmadağın haldeydi. Acaba ne olmuştu da hem Hazal dem de Sima teyze bu haldeydi. Ailevi sorunlar olduğu kesindi. Çok kurcalamamalıyım.


Merdivenlere yöneldim. Odama girdim. Hazal'ı yatağıma yatırdım. Ağaç eve geldiğinde zaten ıslak olan kıyafetleri kurumuş, hafif nemli bir hal almıştı. Neyse ki şuan ıslak değil. Yoksa hasta olurdu. Odamdan çıkıp kardeşimin odasına girdim. Şansıma Enes bugün annemin yanında uyuyordu. Enes işte. Bazen korkar, annemsiz uyuyamaz. Bende onun odasında kalmaya karar verdim. Aklıma gelen şeyle tekrar odama döndüm. Kıyafetlerimi sessizce alıp Enes'in odasına girdim. Hızlıca üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım. Gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

***

Perdenin arasından sızan güneş ışığı ve aşağıdan gelen tabak çatal sesleri ile gözlerimi araladım. Perde kapalı olduğundan güneş ışığı çok fazla gözümü almıyordu. Malum bütün komşular akşamları işi gücü bırakıp benim odamı izlediğinden(!) her akşam perdemi kapatırdım. Annem kontrole gelir kapatmamışsam mutlaka kapattırırdı. Her neyse perdeyi açıp camı açtım. Aniden gelen güneş ışığı gözlerimi kamaştırdı. Gözlerimi kapattım ve dün yağmur yağdığından dolayı oluşan yağmur kokusunu içime çektim. Bugüne güzel, mutlu ve enerjik başlamıştım. Dün olanlara rağmen...


    Aklıma Hazal geldi. Gün intikam günüdür deyip hızla odama yürüdüm. Her zamanki gibi masamın üzerinde duran suyu aldım ve Hazal'ın yanına gittim. Yine masum masum uyuyordu. Çok tatlı bir yüzü vardı. Bu kız böyle uyumayı nereden öğrendi? Ama ne yazık ki birazdan karşımızda sinirden kudurmuş olan Hazal'ı göreceğiz. Suyu başından aşağı döktüm. Aniden sıçradı. Gözlerini açıp beni gördü.

BAŞIMA TAŞ DÜŞTÜ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin