Lexa

432 30 33
                                    

              Merdivenleri çıkıp kapıya ulaştığında girmek ve girmemek arasında hala tereddüt ediyordu. Kalbi hızla atarken kapı ziline dokundu. Kapı açıldığında zemine sabitlediği gözlerini yavaşça yukarıya ulaştırdı ve özlediği bir çift yeşil ile buluşturdu. Lauren ona iç çekerek baktığında bir adım atıp ona sarılmak istedi ama yapamadı. Affedilmez bir hata yaptığını kendi de kabullenmişti, pişmanlığı öldürüyordu onu.

                  "Konuşmak için zamanın var mı ?" dedi gözlerine bakamazken. Lauren bir süre ifadesizce baktı, sonra ise üzerine bir hırka alıp dışarıya çıktı. Yan yana yürümeye başladılar, esen rüzgar mıydı bu soğukluğun sebebi  yoksa bir kaç gün önce birbirini ısıtan iki bedenin yan yana gelmekte dahi zorlanması mıydı , bilinmezdi.

                      Sessizlik içerisinde zaman harcamaktan sıkılan Lexa kaldırımda duraksadığında Lauren da duraksadı. Gözlerinin içine baktı. "Özür dilerim." dedi Lexa.

                       Lauren yutkundu. "Seni affetsem de değişen bir şey olmayacak." dedi gözlerinin içine bakarken. "Artık sana karşı bir şey hissetmiyorum." Lexa ona şaşkınlık ile bakarken devam etti. "Ne bir öfke, ne nefret, ne de aşk."  İfadesizce birbirlerine baktıklarında Lexa ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırdı. 

                                Arkasını dönen Lauren yavaş adımlar ile evine geri ilerledi.

                  Lexa ise onunla arasındaki mesafe açıldığında hıçkırıklarını daha fazla tutamayıp serbest bıraktı. Gözyaşları birer birer düşerken koşuyordu, gidebildiği en uzak yere gitmek istiyordu. Neye ihtiyacı olduğunu kavrayamasa da aklına kötü bir fikir düştü.

                       Gecenin bu saatinde bu ıssız sokağa gelmek pek tekin olmasa da kaldırımda kendinden emin adımlar ile yürüyordu ;köpek sesleri, yanıp sönen sarı sokak lambası ve aralıklar ile geçen hızlı arabalar.

                          Kendisine yiyecekmiş gibi bakan bir kaç sarhoş gencin yanından geçerken nasıl göründüğü umurunda değildi, göz makyajı akmış, saçları dağılmıştı. Ne kadar yürüdüğünü bilmiyordu. En sonunda köşedeki prefabrik binaya ulaştığında kapıya vuracaktı ki kafasını kaldırdığında aradığı kişiyi çoktan bulmuştu. 

                         Çalıklıklar arasından geçip evin arka kısmına ulaştı, demir merdivenleri teker teker tırmanıp çatıya ulaştığında ilerleyip elinde ucuz bir votka şişesi ile yıldızları izleyen kızın yanına oturdu. "Güzel bir gece." dedi otururken. Kız gözünü yıldızlardan ayırmadı, ona bakmadı sadece elindeki votka şişesini ona uzattı. Lexa bir yudum alıp kaşlarını çattı, ona geri verdi.

                          "İhtiyacım olan şeyi sende bulabileceğimi düşündüm." dedi Lexa. Clarke yine gözlerini ayırmadı, derin bir nefes alıp cevapladı.

                        "Sana uyuşturucu satmayacağım." 

                     Lexa gülümsedi. "Satmayabilirsin, paylaşsan da olur." dedi. 

                    Clarke kıpırdamadığında göz devirip o da yıldızlara bakmaya başladı. "Üşümüyor musun ?" dedi. 

                    "Çeneni kapa ve yıldızların büyüsünü bozma." dedi Clarke, şişesinden bir yudum daha aldı. 

             Lexa gözünü yıldızlardan ayırıp ona sabitledi. "Çok garipsin." dedi alaycı bir gülümseme ile. Clarke ilk kez gözlerini onunkiler ile birleştirdi ve gülümsedi.

                   "Öyle miyim ?" dedi tebessüm ederken. Lexa'nın gözlerine baktı, şişenin yarısına gelmesine rağmen sarhoş olmayan bünyesini bir kaç saniyede saf dışı bırakmıştı. "Gözlerin sinirimi bozuyor." dedi tebessümünü yarıda bırakarak. Lexa ona anlamamışcasına bakınca devam etti. "Karanlığı severim ve her yere ışık saçıyorsun." 

                         Lexa'nın dudakları kıvrılırken Clarke ona bir kez daha şişeyi uzattı. Şişeyi alıp yan tarafına koydu ve dudaklarını direk Clarke'ın dudaklarına yapıştırdı. Ucuz parfüm kokusu ve ucuz alkol tadına büründü ikisi de. Clarke sırt üstü uzanırken Lexa boynuna küçük öpücükler bırakmaya başladı. 

                          Clarke hakimiyeti alıp onun üzerine çıktı ve kıyafetlerinden kurtuldu, tüm saflığı ile karşısında duran kızın parıldaması gözlerini alıyordu. Saçlarına dokunup vücudunda dudaklarını gezdirdi. Göğüs kafesindeyken kalbinin atışına, karnına indikçe gerilmelerini hissetti. 

                     İşaret parmağını alnından başlayarak usulca aşağıya indirdi ; Kusursuz burnu, dudakları, çenesi, tüm vücudu. Dokunduğu her nokta yeniden var oldu, dokunduğu her noktada havai fişeklere tanık oldu. Rengarenkti. 

                       Birbirilerine sarhoş oldukları dakikaların sonunda bu sefer sırt üstü yan yana yatarak yıldızları izlemeye başladılar.  Vücutları ayrılsa da elleri hiç ayrılmamıştı.


*


                   Mr. Spoon ise bu sıralarda bilgisayarını açmış, Amy ve Matt'in yataktaki fotoğraflarından birini okulun blog sayfasını hackleyip yüklemiş, altına da küçük bir not düşmüştü.

                      "En iyi arkadaşlar.. Daima paylaşırlar. xMr.Spoon." 

Spoons (Camren x Larry x Clexa ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin