''Asıl marifet buluttaydı...''
Derya içeri girene kadar Oğuz'la o şekilde durduk. Ellerim neredeyse buz kesmişken, Oğuz'un elinin sıcaklığıyla terlemeye başlamıştım. Bakışlarım Derya ile odaya giren sarışın kıza kaydı. Gözlerinin kilit noktası Oğuz ve benim elimin birleştiği yerdi. Bu durumdan rahatsız olarak elimi geri çektim.
''Funda seni Esin'le tanıştırayım.''
Derya'nın sözleriyle adını yeni öğrendiğim kız bana sadece başıyla selam verdi ve sıkmak için uzattığım elimi es geçerek Oğuz'un karşısına oturdu. Şimdiden moralim bozulurken ''Başka biri gelecek mi?'' diye sordum.
Oğuz saatine bakarken ''Doğukan da gelince tamamız.'' dedi.
Başımı anladığımı belli edercesine aşağı-yukarı sallarken kapı zili çaldı. Derya kapıyı açmaya giderken bir anda bakışlarım Funda'nın orman yeşili gözleriyle çatıştı.
''Selam gençler!''
Odanın havası bir anda pahalı parfüm kokusuna bulanırken, Derya'nın eriyen bakışları eşliğinde Doğukan olduğunu tahmin ettiğim çocuk içeri girdi. Oğuz'la yumruklarını çarptıktan sonra Funda'ya göz kırptı ve önümde durdu.
Bakışlarım bir an için siyaha kaçan koyu renk gözlerine takılsa da, kendime geldim ve uzatılan eli hafifçe sıktım. ''Merhaba. Ben Doğukan.''
Hafifçe gülümsedim ve ''Ben de Esin.'' dedim.
Oğuz bozulmuş bir sesle ''Artık derse başlayalım mı gençler?'' diye sordu.
Hepimiz onaylar şekilde sesler çıkardık ve masanın etrafında toplanıp, test kitaplarını masaya yerleştirmeye başladık.
♣♣♣
İki saatlik bir ders çalışması sonucu evlerimize dağılmak için Deryaların evinden çıktık. Birer birer merdivenleri inerken kimseden ses çıkmadı. Apartmandan çıkınca herkes birbirine baktı. Oğuz ve Doğukan aynı anda ''Eve götürmemi ister misin?'' diye sordu. Sonra sinirle birbirlerine bakmaya başladılar. Evdeki bakışlardan anladığım kadarıyla Derya Doğukan'dan, Funda da Oğuz'dan hoşlanıyordu.
Onaylamaz bakışlarım ikisi arasında gidip gelirken ''Taksiyle giderim. Teşekkürler.'' dedim ve bakışlarımı yola çevirip taksi arayışına koyuldum. Yine ortamda derin bir sessizlik oluşurken bakışlarım bir çift gökyüzüne takıldı. Sanki zaman durmuş, sesler bir anda kesilmişti.
Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken Arda'nın yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı ve arkasını dönüp plaja giden yola doğru yürümeye başladı. Sanırım şu an tek yapmam gereken Arda'yı takip etmekti.
''Ben bir arkadaşımı gördüm. Size iyi akşamlar.'' dedim ve cevap vermelerini dahi beklemeden yanan kırmızı ışıktan faydalanıp karşıya geçtim.
Belime kadar gelen çalılıklar yol ile plaj arasında perde görevi görüyordu. Plaja doğru giden yokuşta ağır adımlarla ilerlemeye başladım. Sağ tarafımda taze dikilmiş çiçeklerden yayılan kokuyu içime çektim. Adımlarım kumsalla buluşunca eğilip ayakkabılarımı çıkardım ve elime aldım. Arda denize karşı durmuş, ellerini cebine koymuştu. Başını gökyüzüne çevirmiş ve gözlerini kapatmıştı. Ayağının hemen yanında duran ayakkabılarını görünce gülümsedim.
''Merhaba!''
Seslenişimle birlikte mavi gözleri benim mavilerimle çatıştı. ''Merhaba!'' dedikten sonra yüzüne yayılan gülümsemesinin fotoğrafını çekip, baş ucuma koyabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal-et Sevgilim
Подростковая литература♠ Tırtıl sonu olacağını bilse, aşık olur muydu kelebeğe? ♠