Bazen mutlu hissettiğiniz zamanlarda sizede oluyor mu bilmiyorum ama ben çok hızlı geçtiğini düşünüyorum zamanın.
Günler su gibi akıp geçiyordu.Geriye kalanlar sadece mutlu ya da mutsuz birer anıydı.Artık her sabah Feyza'yı evinden alıp doğru okul kantinine gidiyorduk.Feyza bana yemek yeme alışkanlığı kazandırmıştı.Her sabah 1er tost ve 1 er meyve suyu alıp sınıflarımıza çıkıyorduk.Feyza meyve suyunu hep vişneli alıyordu.Nefret ederim hiç içemem,dilimi acıtır,kusasım gelir.Bunu nasıl içtiğini çok merak ediyordum.Öğle yemeklerinde ise hep birlikte köfteciye gidip her gün çiğ köfte yiyorduk.Düşünsenize her gün aynı şeyleri yiyorsunuz.Bundan mutluluk duyuyordum aslında.Bende diğer insanlar gibi yemek yemeye başlamıştım,düzenli olarak.Ayrıca her sabah Feyza'yı evinden almaya giderken ilk gün kopartıpta veremediğim çiçekten götürüyordum.Allah'ım kulağının arkasına takınca çok güzel oluyordu.
Bu sırada ben yaratıcı yazarlık kursunu iyice sevmeye başlamıştım.Fakat Feyza bundan pek hoşnut değildi.Daha çok birlikte zaman geçirmek istiyordu.Ama yaratıcı yazarlık kursundan öğrendiklerimle ona verdiğim sözü yerine getirecektim.Bir kitap yazacaktım.Adına da Üç Öpücük koyacaktım.Ben sözümü tutarım dedim kendi kendime.Hem Feyza'yı hem de kursu çok boşlamadan yürütmeye çalışıyordum.Derken bir gün Feyza kurstaki kişilerin gözünün önünde bana bağırıp çağırdı.Ya kurs ya ben.Bir an çok sinirlendim.Feyza hiç beklemeden arkasını dönüp gitti.Hocanın gözünün içine baktım.Hoca sanki o an beni anlamış gibi başıyla onay verdi.Hemen Feyza'nın arkasından koştum.Ama o yoktu.Galiba başka sokaktan gitmişti.Evine giden bütün sokakları tek tek aradım.Kurs çoktan bitmişti ve ben hayla Feyza'yı bulamamıştım.En sonunda Feyza'yı aramaya karar verdim.Telefonu hemen açtı.Nerdesin diye sorduğumda beni delirtecek cevabı aldım.Evdeyim,ne oldu kursun bitince mi aklına geldim dedi.Evet,tamam diyip telefonu suratına kapattım.Kordona çıkıp bir banka oturdum.Gözlerim dolmuştu.Nasıl olurda o anlayışlı prenses gibi kızın yerini böyle bencil,aşağılayıcı biri almıştı.Bir dal sigara çıkartıp yaktım.İlk dumanda öksürmeye başladım.Bayağıda koşmuştum.Tabi ciğerlerin dermanı kalmamıştı.Ciğerlerim batıyordu.Geçirdiğim hastalık yüzünden olacaktı.Geçer dedim ve sigaramdan derin derin nefesler almaya devam ettim.Yine annem aradı tam o sırada.
-Annem:Nasılsın oğlum?
-İyiyim anne siz?
-Annem:Bizde iyiyizde ama sen yoksun ben üzülüyorum.
-Geçer anne geçer bunlarda geçer.
-Annem:Ne o eskiden haftada bir arardın artık onuda yapmıyorsun.Kız arkadaşın yetiyor galiba sana!
-Ne alakası var anne ya...
-Annem:İyi hadi öyle olsun.Ara sıra ara özlüyorum ben seni.
-Peki anne.
-Annem:Ha birde baban söyledi eve çok geç gidiyormuşsun duymayayım bir daha.Hadi görüşürüz.
-Hadi görüşürüz.
Annemin konuşmalarından sonra galiba gerçekten Feyza'nın bana yettiğini düşündüm.Hemen telefona sarılıp Feyza'yı aradım.Feyza telefonu açar açmaz.Özür dilerim mahpeyker sen haklısın affet beni ne olur dedim.Önce naza çekti kendisini ama ben eve geçinceye kadar barıştık.
Bu arada ben Feyza'ya öyle çok güveniyordum ki,ona asla neler yapacağı konusunda engel olmuyordu.Tam tersi Feyza'da ona değer verdiğimi böyle kanıtlayacağımı düşünerek kendisi şimdiden her şeyime müdahale etmeye başlamıştı bile.
(İşte tam bu noktada şunu söylemeliyim ki Feyza ile o anlatılmaz mutluluk,huzur kasım ayının sonunda bitmişti.Ben de sorun yoktu ben hayla ilk günkü gibi aşıktım ona.Ben ona hayla aşığım ilk günkü gibi acıyla,öfkeyle,kırgınlıkla da olsa ben ona hayla aşığım.Kasım ayında hatırladığım en son mutlu günümüz ayın 23 üydü.Yine Feyza'ya çiçek demeti yaptırıp ona küçük bir sürpriz yapmıştım.Daha falzasını yapmak isterdim fakat çalışmıyordum.Bende babamın eline bakıyordum.)