Ne kadar da çalışkan bir yazar=) Baya uzun bir bölüm oldu ve tabi ki bundan sonra ne gelecek tahmin edin bakalım, kısa bir süre yokum=( Bayramdan önce bir bölüm daha yayınlamaya çalışacağım ama zor gibi gözüküyor biline=( Final yaklaştıkça Elif ve Yiğit'ten ayrılacağım için üzülüyorum ama 55. bölümde ne yazık ki final yapamayacağım bir kaç bölüm daha uzayabilir, haberiniz ola=) Bu arada şarkı ile dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim mükemmel oluyor ki ben bu şarkıya bayılırım=) koskocaman öptüm her birinizi, yorum, eleştiri ve oylamalarınızı dört gözle beklediğimi unutmayın e mi=)
Bu bölüm güzel yorumların için sana gelsin güzellik=)
&&&&&
Yiğit Cevahir
Hastane yatağında uyuyan meleğime baktıkça kontrolümü kaybediyorum. Bu kadar korumaya rağmen geldiğimiz hale bak! Bu kadar mücadelenin içinde yine zarar gören Elif, yine zarara uğrayan biz oluyoruz. Onu, bizi korumaya çalıştıkça beceriksizliğimin en büyük kanıtı şu anda karşımda yatıyor.
Ben en sevdiğini korumaktan aciz kul, ben sevdiği kadını cam fanusa alırken camın kırılganlığını unutan bir aciz, ben kalesinden sevdiği kadının bile çalınabildiği taçsız bir kral... Ne kadar kahretsem de kendime, yine kendime olan kırgınlığımı atamıyorum. Geçirdiğim üç saat hayatımın en kötü zamanı idi. Kafayı yememe ramak kalmışken Elif'in çığlığı ile döndüm kendime. Yine bana kendimi bulduran kadının uyanmasını bekliyorum şimdi. Nasıl bir enkazla karşılaşacağımızı bekliyorum korkakça...
Ne kadar da çok isterdim sıradan tek düze bir hayat sunmayı sevdiğim kadına, nasıl da isterdim tek tartışmalarımızın yediğimiz yemek, çocuğun eğitimi üzerine olmasını. Ne elimde ki güç, ne cebimde ki para, ne de kalbimde ki aşk ile yetmiyorum, yetemiyorum Elif'e ve biliyorum yetemeyeceğim. Aldığı yaraların izleri kalsa da ben o izlere tapar gibi tapsam da Elif'e yetmeyeceğim, biliyorum. Tam anlamı ile iyileşemeyecek yaraları, unutamayacak o yaralara sebep olanları...
Cem Dorukan
Hastane odasında Yiğit, Elif'in başucunda ki sandalye de biz de Dilara ile birlikte odada ki koltukta sessizce Elif'in uyanmasını bekliyoruz. Arada Elif'in mırıldanmaları gelse de hiçbir anlamı yok dilinden çıkanların. Elif, vücut olarak basit hırpalanmaları ve bileğinde ki zincir kesiklerinden başka şükür ki hiçbir yaraya sahip değil, bebeğimiz de çok iyi ama ruhani olarak ne durumda hiç birimiz kestiremiyoruz. Elif bayıldıktan sonra bir ara gözünü hastane de açtığında sinir krizi geçirince hamileliği sebebi ile düşük bir dozajda verilen uyuşturucu ilaç ile tekrardan uyutuldu. Bu bile ne durumda olacağını gösteriyor aslında.
Yiğit arkası bize dönük kamburlaşmış vaziyette oturarak Elif'i izlerken ben de Yiğit'i izliyordum. İkisinin aşkına da mücadelesine de hayran olmamak elde değil. Ama artık ikisi de bu durumu nasıl kaldırırlar kestiremiyorum, bir yıkımı daha Elif kaldırabilir mi ya da bunun mücadelesine Yiğit girebilir mi bilmiyorum.
Olanlar gözümün önünde canlanırken şu ana tekrardan bir şükür dudaklarımdan döküldü. Elif'i bulana kadar Yiğit'in kafayı yediğini düşünmeye başlamıştım ta ki Elif'in Yiğit'in adını haykıran çığlığına kadar.
Elif'in lavaboya gitmesinin üzerinden fazla vakit geçince Yiğit huysuzlanarak ben Elif'e bakayım diyerek gitmesi ile evden gelen Yiğit'in bağırması ile eve koşarak daldım. O an ki korku ile damarlarımda ki kanda bulunan alkol bile etkisini yitirdi. Yiğit deli divane olmuş evde Elif'i ararken ben de koşarak dış kapıya gidiyordum ki sinirli bir yüzle arkasında onlarca adamla Hasan'ın eve dalması bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
Narrativa generaleBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...