Yine bunalımla uyandığım bir günün daha sabahındayız. Alarmı kapatıp hazırlanmam ile kendimi metroda buluşum arasında pek bir fark olmadı. Yine erken gelip muhtemelen beni almayacak olan servisin sıkıntısını çekmek yerine, kendi başıma gitmeyi yeğlemiştim. Metro yine her zamanki gibi formunda , kitap okumaya çalışanlar, yalandan uyuyanlar , gazete karıştıranlar. Her durakta inenden çok binen olması nedeniyle bir an o kadar kalabalık olur ki , insanlarla göz göze gelmeye korkarsınız.
Bir süre sonra insanları aşarak metrodan inmeyi başardım. Ve trafik derdi çekmek yerine yarım saat yürümeyi kendime fark kıldım. Yol yürüdükçe daha da uzuyor ayaklarım geri geri gidiyordu sanki. Derken ofisten içeriye girip günaydın diye seslendim. Etraftaki halinden memnun köleler merhaba diye karşılık verdiler. Nasıl oluyor da bunca insan sessiz kalıyordu bunca şeye ? Birden patron başımızda belirdi ve muhasebe dosyalarını hemen girmemizi emretti. Biraz azar ile karışık laf ettikten sonra çekip odasına gitti. Dosyalar müşteriler nemrut suratlı insanlar....
Tam biraz katlanabilirim sanırım demişken patron öğleden sonra beni odasına çağırdı.
+ Ben size bir daha dosyada hata yapmayın demedim mi ?
- Hata yaptığımı düşünmüyorum ince eler sık dokurum genelde efendim.
+ Sus !
- Bakın bu şekilde olmuyor ama sürekli azarlıyorsunuz çocuk değiliz lütfen
+ Kes sesini !
- Eeh yeter be sikerim işini de şimdi ! Yeter ulan ! Aylardır sesimi çıkarmadıkça kafamıza çıktın , ben bunu kaldıramam !
+ Terbiyesiz hemen işinin başına dön
- Ne işi lan gavat istifa ediyorum ben . Bir sinir ve hışımla odadan çıktım ve yazıcıdan bir kağıt alıp istifamı yazdım. Tekrar odasına girip önüne attım. Tereddütsüz onayladı sanırım kendine yeni bir köleyi zor bulacağını düşünmüyordu. Eşyalarımı toplayıp kölelere Allah kurtarsın diyerek dışarıya çıktım. Çalıştığım yer bir muhasebe ofisiydi üniversiteden mezun olduktan sonra buraya başlamıştım. Bir iibf linin kaderidir işsiz kalmak . Ama benim için değildi.
Bir kaç gün sürekli uyuyarak geçti , aileme söylediğim yalanlar ve deli gibi arkadaşlarımla görüşme isteğim dışında her şey yolundaydı . Bir kaç arkadaşım ile o hafta içinde buluştuk , benim derdimden çok onların ilişki durumlarıyla ilgili konuştuk. İşin tuhafı onca akıl verdiğim halde bildiklerini okuyor boş yere beni yormaya devam ediyorlardı. Bir zaman sonra arkadaşlarımla olan buluşma isteğimi de kaybettim .
Geceleri sürekli kafamı kurcalayan şey hayat bu mudur ? Düşüncesi oldu , sahiden hayat bu muydu ? Bu kadar mıydı ? Bence bu olmamalıydı . Kısa zaman sonra birikmiş param geldi aklıma senelerdir çalışıyorum yaklaşık 10 15 bin kadardı . Yapacağım şeyi bulmuştum, bankadan 30 bin kadar kredi alacak kendi parama dokunmayacaktım. Böylece ödeme güçlüğü çektiğim yerde paramdan transfer edecek zor durumda kalmayacak bir sürü içen rahatlayacaktım. Bir karavan alacak ve buralardan uzaklaşacaktım. Bu ne kadar sürerdi bilmiyorum ama ülkemi ve dünyayı gezmek için bundan daha iyi bir fırsat olmayacaktı . Bunu değerlendirmek için gerekli araştırmaları yapacak ve ailemi ikna etmeye çalışacaktım. Bir insan neden yaşar ki ? Bunca strese katlanmak akıl karı da değil.. En azından başarısız olursam torunlarıma anlatacağım hikayeler olur diyerek kendimi gaza getirdim. Kırtasiyeden büyük bir Türkiye ve Dünya haritası alarak düşünerek evin yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
General FictionHayat bu mu ? Diye düşünürken buldum kendimi . Trafik ,insanlar , yapmacık ilişkiler, stress .. Hepsi birden bedenimde bir kitle oluşturmadan buralardan kaçmam gerekirdi. Sadece bir yol arkadaşı ve rotam . Gerisi iyilik güzellik.