Özel bölüm

14 3 1
                                    

Evren'den
O öleli tam tamına 5 yıl olmuştu. Nefesim,yaşama sebebim,hayatım elimden alınalı tam tamına 5 yıl olmuştu. O 5 yıl için de onun katilini buldum. Pars iti yapmış herşeyi. Bu 5 yıl içersinde onu takip ettim. Her hareketini, her hamlesini ve her mimiğini ezberledim. Derin'i benden aldığın da ben daha karanlık bi adam oldum. O piç iki yıl önce evlendi ve şimdi iki yaşın da bi kızı var. Kızına karşı çok ilgili. Onu herşeyden koruyor. Ama bu benim kızını kaçıramayacağım anlamına gelmiyor. Bu akşam o minik benim elimde olucak. Pars denen o meymeniyetsiz de köpek gibi her yer de bizi arasın. Ama bulamıyacak. Şuan pusu kurmuş bir şekil de karşımda ki krem rengi ile boyanmış kocaman villaya bakıyorum. Pars şerefsizinin çıkmasına 10 dakika var. Ve ben o evden çıkınca minik Asrın'ı kaçıracağım. İlk başlar da acaba bebeği öldürsem mi diye düşündüm. Ama o daha küçücük bir bebek babasının yaptığı şeyden dolayı ölemez. Ben de onu kaçırıp kendi kızım gibi büyütücem. Ve işte beklenen an. Pars piçi evden çıkıyor. Siz şimdi bana bu bebeği nasıl kaçırıcaksın? Koruma falan yok mu diye sorucaksınız. Evet evde koruma var ama birazdan hepsi yeri boylıyacak. Elim de onları bayıltmak için bi tabanca var. Ve 1,2,3...ve bu da sonuncusu. Huh. Şimdi sıra eve girmekte. Aslında eve girmek çocuk oyuncağı. Terasın kapısı her zaman açık. Evet Evren şimdi tırman bakalım. Sonun da evdeydim işte. Şimdi sıra minik Asrın'ı bulmakta. Odasının yerini adım gibi ezberlemiştim. Annesi şuan mutfakta benim minik kızıma mama yapıyor. Eğer Derin'im de ölmeseydi belki o da şuan kızımıza mama hazırlıyor olurdu. Evren artık çık şu hayal dünyandan. Derin öldü. Artık kabul et. Siktir git lan! Her bokuma karışma!. Neyse boşver Evren şu salağı. Artık minik kızımı almalıyım. Ama önce önlemimi alayım. Mutfağa gidip Pars şerefsizinin karısını bayılttım. Evet şimdi kızımla kavuşma vakti. Hemen yukarı çıkıp Asrın'ı kucakladım. Yanıma da bir kaç parça kıyafet aldım. Artık benimsin meleğim. Yeni babana alışmalısın miniğim. Evden çıkıp burdan 3 metre uzaklığa sakladığım arabama doğru yürümeye başladım. Sonun da arabama gelmiştik. Asrın'ı kaçıracağım için ona bir bebek koltuğu almıştım. Onu oraya yereleştirip kendi yerime geçtim ve arabayı çalıştırdım. Yaklaşık bir veya bir buçuk saat sonra havaalanına gelmiştik. Asrın'ı kaçırdığım gibi direk İspanyaya uçma kararı almıştım. Çünkü Pars iti bizi Türkiye'de bulurdu. Arabayı durdurup hemen indim. Arkadan Asrın'ı ve bavulumu alıp yürümeye başladım. Kontrollerden geçip bir kafeye girdim. Asrın açtı ve onu doyurmam gerekti. Çantadan hemen annesinin yaptığı -bayıltmadan önce yaptığı- mamayı çıkardım ve yedirmeye başladım. O mamasını bitirince ben de kahvemden son yudumumu alıyordum. Uçağın kalkmasına beş dakika vardı. Hemen hesabı ödeyip uçağa doğru koşmaya başladım.
Sonunda uçağa binebilmiştik. Asrın'ı kucağıma otutturup kemerimizi bağladım. Yaklaşık 5 veya 6 saatlik bir yolculuğun ardından sonunda İspanya'daydık- doğru mu yazdım bilmiyorum.- Buraya gelmeden bir ev ve araba ayarlamıştım. Tekrar kontrollerden geçip beni bekleyen arabaya doğru ilerledim. Şoför arabadan inip valizleri aldı. Bende arabaya Asrın'ı yerleştiriyordum. Asrın'ı yerleştirip ben de arabaya bindim. Yaklaşık bir saat sonra yeni evimize gelmiştik. Arabadan inip şoföre bavulları eve götürmesini bizim Asrın'la parkta dolaşacağımızı söyledim. Burayı önceden araştırmıştım ve her yeri biliyordum. Asrın'ı yere indirip minik ellerini benim kocaman ellerime hapsettim. Park zaten buraya yakındı. Parka geldiğimizde Asrın direk salıncaklara koşturmaya başladı. Onu kucağıma alıp salıncağa bindirip sallamaya başladım. Asrın bir çocuğun elin de şeker görüp bana "Baba mamma."demeye başladı. Bana baba deyince bir tuhaf hissettim. Hemen kendimi toparlayıp onu kucağıma alıp "Tamam babacım. Hadi gidip sana mama alalım."dedim. Asrın mamayı duyar duymaz o minik kollarını benim dev gibi bedenime sardı. Ben de kollarımı ona dolayıp az ilerideki büfeye yürümeye başladım. Daha önceden İspanya'da yaşadığım için İspanyolca biloyordum. Bir şeker alıp parasını ödedim. Cüzdanımı tam cebime koyarken bir çocuk gelip cüzdanı elimden kaptı. Asrın'ı adama verip çocuğun arkasından koşmaya başladım. Çocuğa İspanyolca dur dedim ama beni dinlemedi. Türkçe bir küfür savurup tekarar koşmaya başlayacaktım ki çocuk şaşkın bir şekilde durmuş bana bakıyordu. "Aaa bi sss en Türk müsün?"diye sordu. Ben de en az onun kadar şaşkındım. Kafamı evet anlamın da sallayıp ona doğru ilerledim.
Yanına geldiğimde korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Elimi kaldırdığım da korkuyla geri kaçıştı. "Şşştt. Sakin ol sana zarar vermiyeceğim. Sadece cüzdanımı geri istiyorum o kadar."dedim. Çocuk cüzdanı bana uzatınca aldım ve konuşmaya başladım. "Adın ne senin ve ayrıca senin gibi bir yakışıklı neden sokaklarda hırsızlık yapıyor?"dedim ve ona baktım. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Adım Asel. Neden sokakta-" o anda aklıma Asrın gelip Asel'i susturdum. "Asel bir dakika bekler misin lütfen?"deyince kafasını tamam anlamında salladı. Hemen koşup Asrın'ı adamdan aldım ve tekrar Asel'in yanına döndüm. Asel yerde oturmuş beni bekliyordu. Hemen yanına oturup "Evet yakışıklı kaldığımız yerden devam edelim."dedim. O da başını sallayıp devam etmeye başladı."Neden sokakta hırsızlık yaptığıma gelirsek. Ben burda doğdum ve büyüdüm. Ailem de iki yıl önce bir tarfik kazası geçirip öldüler. Ben de yetimhaneye düştüm. Orda bana çok eziyet ediyorlardı. Ben de kaçıp sokakta hırsızlık yapmaya başladım."dedi. Pür dikkat onu dinlemiştim. Bir anda "Tutabilir miyim?"dedi. Ben ne dediğini anlamadığım için ona dik dik bakıyordum. Anlamadığımı anlamış olacak ki,"Bebeği diyorum, tutabilir miyim?"diye sordu. Kafamı Evet anlamında sallayıp Asrın'ı onun kucağına bıraktım. Ben onları seyre dalmışken aklıma gelen fikirle Asel'e baktım. "Asel benim oğlum olmaya ne dersin?"diye sordum bir anda. Asel bana şaşkın şaşkın bakmaya başlayınca konuşmaya başladım."Bak Asel ben kızıma bugün kavuştum. Sen de onunla çok iyi anlaştın ve sokakta yaşıyorsun. Bence bizimle kal. Ben her zaman Asrın'ı koruyamam. Sen yanın da olunca onu daha güven de hissederim."dedim. Asel bana önce şaşkın şaşkın bakmaya başladı,sonra konuşmaya başladı."Bak ben daha senin adını bilmiyorum ve neden kızına yeni kavuştun? Ayriyetten sen daha beni tanımadan nasıl güvendin?"diye bir soru yöneltti. "Öncelikle adım Evren ve sana tüm olup biteni anlatıcam. Sana nasıl güvendiğime gelirsek gözlerine bakmam yetti."dedim ve devam ettim."Bak Asrın benim öz kızım değil. Ben onu bir katilin yani öz babasının elinden kurtardım. O o piç herif benim dünyamı elimden aldı. Ben de onun kızını onun gibi bir heriften kurtardım."dedim ve derin bir nefes aldım. Asel bana ağzı açık bir şekil de bakıyordu. Şaşkınlığını atıp benimle konuşmaya başladı. "Evren abi şimdi sende mi hırsızsın?"dedi. "Hayır hayır ben hırsız değilim. Ben onu bir katilin elinden kurtardım. Yani bir katilin elin de büyüyüp o da mı katil olsaydı hı?"dedim. Kafasını hayır anlamında salladı. "O zaman teklifimi kabul ediyor musun?"diye sordum. İlk bir düşündü sonra konuşmaya başladı "Peki kabul ediyorum. Ama Asrın annesini sorduğun da ona ne söyliceğiz ve ben sana ne diye hitap edeceğim?"diye sordu. Açıkçası bu soruyu bekliyordum ve hemen cevap verdim. "Hmm güzel soru. Ona annesinin doğum da öldüğünü söyleceğiz. Bana nasıl hitap edeceğine gelirsek bana baba demeni istiyorum. Lütfen."dedim. "Anlaştık o zaman baba." diyerek babaya baskı yaptı ve gülümsedi. Yaşına göre gerçekten çok yakışıklıydı. Masmavi gözleri ve kahverengi saçları birbiri ile büyük bir uyum içerisindeydi. Ben de ona gülümseyip Asrın'ı kucağıma aldım ve ayağa kalktım. O da ayağa kalkınca eve doğru yürümeye başladık. Eve geldiğimiz de Asel'in ağzı beş karış açılmıştı. "Bu bu ev çok güzel baba."dedi. Ona kocaman bir gülümseme ile bakıp"Evet çok güzel. Artık burada üçümüz yaşayacağız."dedim. Asel'in de yüzün de kocaman bir gülümseme oluştu ve bana sarıldı. Bahçeden içeriye girip kapıyı çaldım. Kapı açılınca direk içeriye girdik. Asrın'ı bakıcısına verip onu uyutmasını söyledim. Kadın kafasını sallayıp yukarı çıkmaya başladı. Ben de Asel'e dönüp "Hadi yakışıklı alış-verişe gidiyoruz."deyip onu çekiştirmeye başladım. Alış-verişimiz sonunda bitmişti. Onu yeniden yaratmıştım. Artık herşey daha güzel olucaktı. Bekle bizi yeni hayat...
---------------------------
Merhaba arkadaşlar. Yine ben. Biliyorum kitabı çok kısa tuttum ama hayal gücüm tükenmişti. Şimdi ise bu kitabın devamını getireceğim. Kuzenlerim falan baya yardımcı oldular. Bir de benim bir sorunum var. İkinci kitaba kapak lazım ve ben kapak yapamıyorum. Lütfen kapak yapabilen bana özelden mesaj atsın.

Siyah'ın İçindeki Mavi...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin