Asya'dan...
Telefonum bilmem kaçıncı kez çalınca oflayarak yerimde doğruldum. Biraz gerildikten sonra yatağın yanındaki masada duran telefonuma uzandım. Orkun arıyordu. İyi de diğer odadan mı?
"Gerizekalı mısın aşkım yan odadasın niye arıyorsun." diye mırıldandım tekrar uyumayı hayal ederken.
"Bebeğim..." dedi ve bir süre bekledi. "Yan odada değilim aşağıdayım, arabada. İnsene."
"Bu saatte ne işimiz var? Uykumuzu almamız gerek. Yarın..." diyecekken sustum. Yarın evlenecektik. Resmen evleniyorduk!
"Ya düğün telaşı bilmem ne derken çok uzak kaldık ne olur in de az da olsa başbaşa vakit geçirelim." dedi yalvarırcasına. Gülümsedim.
"Geliyorum."
Aylar önce nişanı benim yaşadığım yerde, düğünümüzü de hem tanıştığımız hem de Orkun'un yaşadığı yerde yapmaya karar vermiştik. Ve aynı planladığımız gibi nişanımızı dün yapmıştık ve yarın da düğün vardı. Arada kalan bir günün içindeydik. Bu günü de tatil köyüne gelirken yolculukta harcadığımız için yorgundum ancak Orkun'a olan özlemim beni ayakta tutabilirdi. Yol boyunca yarı uyur yarı uyanık bir halde burada yaşadığım her şeyi zihnimde tekrar tekrar canlandırdım. Hüzünlerimi, mutluluklarımı... Hepsi geride kalmıştı artık. Bana ilk önce korkuyu öğreten adamla hepsini geride bırakmıştım. Şimdi o adamla yeni hüzünler ve mutluluklar yaşamak için ilk adımımızı atacaktık.
İstediği yere gelince arabayı durdurdu ve inip deniz kenarındaki kayalara oturduk. Eli, elimi hiç bırakmıyordu ve parmağındaki yüzüğü hissettiğim her an içim tarifsiz bir mutlulukla doluyordu.
Yüzüne baktım. Ay ışığıniın yüzüne vuruşu ona tekrar aşık olmama sebep oluyordu. Gözleri gözlerime kenetliydi. Bir ilk yapıp yavaşça ona yaklaştım ve hafifçe öptüm. Geri çekildiğimde gülümsüyordu.
"Hayatım boyunca şükredebileceğim bir güzelliğin var." diye mırıldandı biraz uykulu ve yorgun sesiyle. Elimi beline dolayıp başımı göğsüne yasladım.
"Orkun bir filmde görmüştüm evlendikten sonra çocuk intihar ediyordu falan sakın öyle bir şey yapma bak her şeyi bok çukuruna sokma." dedim telaşla. Gülüşü kulağıma geldi.
"Salak saçma şeyler izleyip izleyip kendine sıkıntı yapıyorsun ya." dedi ve saçlarımı öptü.
"Söz ver."
"Asya salak mısın? Niye yapayım öyle bir şey?"
"Of ne bileyim." dedim ve geri çekilip suratına baktım. O benim nişanlımdı lan!
"Yaa sen benim nişanlımsın evleneceğiz biz seninle şaka gibi ya!" diye bağırdım dayanamayıp. Saçlarını karıştırdım ve yüzünü defalarca öptüm. Gülerken ellerini belime sardı. Kucağına düştüğümde gülmeye devam ederken öpmeye de devam ediyordum. O benim kocam çünkü.
***
"Ya bu saç ne ben böyle hayal etmemiştim!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım aynaya bakarken.
"Ama..." diyecekken kızın sözünü kestim.
"Aması maması yok başlarım senin yapacağın işe ya!" Kızı kenara ittikten sonra kuaförün dışına çıktım. Gelinliğimin önünü hafif kaldırıp hızlı hızlı yürüyordum. Çevredekilerin bana baktığını fark edince kocaman gülümsedim.
"Bu benim gelinliğim!" diye bağırdım kafede oturan kızlara. Birkaç tanesi gülümseyip el salladı. Ardından diğer tarafa dönüp bana bakan teyzelere bağırdım.