Gerçekten içime sinmeyen bir bölüm oldu yine de sizin beğenmeniz dileğiyle keyifli okumalar.
Arabanın camlarında, dışarıdan birisi görmesin diye film takılıydı. Yine de etrafı görebiliyordum. Kaçmak için onu etkisiz hale getirebilirdim şu an kafasına bir şeyle vurmam yetiyordu ama buna gerek yoktu. Zaten beni bırakacaktı böyle bir şeye kalkışmak benim açımdan hiç de iyi olmazdı. Biraz sonra arabayı durdurdu ve beni aşağı indirdi. Elinde ince sayılabilecek uzun bir ip vardı.
"Şimdi uslu dur yoksa canını yakarım." dedi. Etrafta kimsecikler yoktu ve burası beni kaçırdığı yere oldukça yakındı. Kolumdan tuttu ve beni yoldan uzaklaştırdı. "Neden hâlâ beni bırakmıyorsun? Bırakta gideyim." Bana ne yapacaktı neden hâlâ gitmeme izin vermiyordu.
"Kapa çeneni." Beni neredeyse sürükler bir vaziyette ilerideki ağacın yanına götürdü. Tüm çabalarıma rağmen beni ağaca bağladı. Çok korkuyordum.
"İmdat. Yardım edin!!"
"Sana kapa çeneni dedim." dedi ve sert bir tokat attı. Gözlerim kararıyordu."Dicle uyan. Güvendesin."
Ses beynimde bir kaç kez yankılandı. Gözlerimi açacak halim yoktu. Yüzüme değen ıslaklık bir nebze olsun kendime gelmemi sağladı. Ağzımda metalimsi bir tat vardı. Yüzümü buruşturdum ve gözlerimi araladım. Gelmişti. "İyi misin?"
Her yerim ağrıyordu ve başım dönüyordu.
Konuşmak istemiyordum sadece uyumak istiyordum. O benim yanımda olduğuna göre bunda hiçbir mahsur yoktu. Tekrar gözlerimi kapattım.
"Dicle kendine gel yüzüme bak." dedi beni sarsarken.
"Uyumaya çalışıyorum." dedim ya da umuyorum ki diyebildim.
Yüzünde kısa bir an gülümseme görmüş gibi oldum. Beni kucağına aldı ardından kendimi uykuya teslim ettim.Gözlerimi Altan Ağa'nın odasında açmıştım. Uzun süredir uyuyormuş gibi hissediyordum. Başım çatlıyordu. Dudağımın kenarında bir bant vardı ve acıyordu.
"Daha iyi misin?"
"Ben iyiyim. Neler olduğunu bana anlatacak mısın?" dedim yattığım yerden doğrulurken. Altan Ağa bana doğru eğildi ve omzumu yatağa doğru ittirdi.
"Bunları boşver dinlenmene bak."
"Kimdi o adam? Beni neden kaçırdı?"
"Şu an iyi değilsin ve bu yüzden yat ve uyu."
"Böyle ulaşılmaz olmak zorunda mısın?"
"Benim yüzümden bu haldesin böyle olmamalıydı?" Beni dinlemekten çok uzaktı. "Nasıl oldu başından anlat."
"Yorulmuştum dinlenmek için bir yere oturdum. Karanlık bir depoda uyandım."
"Ben sana iş ayarlayacaktım bu kadar acele etmenin anlamı neydi?"
"Bu konuyu kendim halledeceğim."
"Ben hallettim. Senin için en doğrusu bu."
"Ben bir şekilde kendi düzenimi kuracağım böyle bir şeye gerek yok."
"Bu konu hakkında tartışmayacağım."
"Bende."
"Bu olanlar şaka değil Dicle."
Yataktan çıktım.
"Evet şaka değil, ben böyle bir hayat istemiyorum. Aramasını umursamamıştım ama hayatım söz konusu olunca ipler benim elimde olmalı." Ona başka söyleyecek bir söz bulamıyordum. Onun yüzünden olmadığını biliyordum. Belki ben telefonda o şekilde konuşmasaydım böyle olmayacaktı. Ona beni küçük düşürme hakkını vermeyecektim bu sabah söylediği şey yüzünden gittiğimi düşünmemeliydi.
" Seni aradı mı? Şerefsiz. Neden bana söylemedin ve sana ne söyledi. Ayrıca işte sana fırsat sunuyorum. Kendi hayatını yaşaman için.""Olan oldu artık hiçbir şeyin önemi yok boşuna esip gürleme.Kirli işlerden uzakta biri misin? Öyle olmadığını görüyorum ve ben hayatıma böyle şeylerden uzakta başlamak istiyorum. Bunun için yardımını istemiyorum." Ona bu şekilde davranmam nankörce olabilirdi. Onun emrivakilerinden kurtulmak için başka çarem yoktu. Belkide bu işi dramatikleştirmek istemiyordum. Benim için bu kadar zor muydu da böyle yapıyordum? Ne olmuştu bana böyle? Sadece istediğimi yapmam yetiyordu söz oyunları onun benden soğuması için miydi? Ve buna gerek var mıydı? Yoktu. Bu saçmalığa son noktayı koyuyordum şu an bunun tam sırasıydı. Her virgül işin içinden çıkmamı zorlaştırıyordu. Altan Ağa'nın bir şey söylemesine izin vermedim.
"Sen hep bencildin ve hep öyle olacaksın. Sen insanlara zarar vermekten başka ne yaptın? Ben söyleyeyim hiçbir şey. Senin saçma işlerin ve sen benden uzak dur." dedim gözlerine hiç bakmadım. Hareketsiz duruyordu. Ne hissediyordu merak ediyordum ama bunun bir önemi yoktu. Hızla odadan çıktım. Bir an önce gitmeliydim onu bir daha göremeyecektim bunu hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ #Wattys2019
RomanceDicle, yapraklarını teker teker düşüren sonbahar ağacı gibi sonunda yine kendisiyle başbaşa kalmıştı . Yalnızlığın kıyısında kaybolmuşken fark etmeden tutunduğu bir liman onun tek sığınağı olmuştu. Artık kaybedecek çok şeyi vardı. Onun en de...