" Hayat insanlara ne getirir ? Veya insanlardan ne götürür ? " Yaşamak " dediğimiz bu hayatta sadece atalarımızın koyduğu düzeni ve kuralları yaşatıp , bizim için daha önceden belirlenmiş bir yaşamda yine bizim için daha önceden belirlenmiş yaşam standartlarıyla geçinip gitmeye çalışıyoruz. Kendi ırkımızı sınıflara ayırdık ve tabakalaşmalar başladı. İnsanları birbirinden ayırıyoruz, güçsüz olanı ezip güçlülerden korkuyoruz, insan oğlu en başından itibaren sadece kendisi için, daha yükseklere çıkabilmek için kendinden güçsüz, savunmasız her şeyi helak etti. Katletti, öldürmekten çekinmedi. Ve sonunda bu kadar gücü kontrol edemeyip kendi içinde savaşmaya başladı, birbirimizi öldürmeye başladık. Tanrının bir kıyamet kopartmasına gerek yok kainattaki yaşamı sonlandırmak için, bunu zaten biz yapıyoruz. "
Birden kolumda hissettiğim ufak acı beni kendime getirmeye yetti. Kafamı çevirip yukarı baktığımda Deniz yanımda dikilmiş her zamanki samimi , sıcak gülümsemesiyle bana bakıyordu. Bu okula başladığımdan beri edindiğim ilk arkadaştı Deniz. İnsanlarla konuşmaktan pek hoşlanmıyordum. Bunun sebebi onları küçümsüyor olmam değildi, sadece yaşıtlarımın muhabbetleri beni sarmıyordu. "Akşamki maç , birilerinin aldığı x marka oje , parfüm, kız / erkek muhabbetleri, dedikodular... " Bunların hiç birisi ilgimi çekmiyordu.
"Akın, yine neden daldın ? Ne düşünüyorsun bakayım? "
Ders bitmişti, öğle arası molasının ne kadar çabuk geldiğini anlamamıştım bile. Her ne kadar sadece hiç demiş olsamda yüzümdeki bakış sanırım " Sana ne? " dercesineydi. Bu denizi biraz incitmiş gibi görünsede 1.5 saniye içerisinde toparlanıp kolumdan tuttuğu gibi beni kantine çekiştirmeye başladı.
" Acıktım ben, hadi bir şeyler yiyelim"
Her zaman nasıl bu kadar enerjik olduğunu merak ediyordum. Nasıl olur da bir insan bu kadar hayat dolu olabilirdi ? Nasıl olurdu da bir insan mutsuzken bile gülümseyebilirdi ? Onu daha önce üzgünken, somurturken görmüşlüğüm vardı fakat bu çok nadirdi, duygusal bir kız olduğunu biliyordum. Her ne kadar abartı hareketleri olsa da insanların düşüncelerini ve hislerini çok umursuyordu. Bir keresinde bana kol saati almıştı durduk yere, sebebini sorduğumda " arkadaşlık günümüz kutlu olsunn " demişti. Elim ayağıma dolanmıştı çünkü arkadaşlık günü diye bir şeyin varolup olmadığına bile emin değildim. Bende ona bir yemek ısmarlamıştım okul çıkışı.
Yemekhaneye indiğimizde bütün masalar doluydu. Yemekhane okulun en alt katında olduğundan buraya pek inmezdim, bizim sınıfımız okulun 4.katındaydı. Ben çoktan pes edip kapıya yönelmiş olsamda deniz bir şeyler yemekte ısrarcıydı ve gitmeye hiç niyeti yoktu. Yemekhanenin arka taraflarında kuytu bir yerde bir masa görmüştüm. Deniz çoktan şahin gibi gözleriyle benden önce masayı görüp uçar adımlarla oraya gitsede sandalyenin üzerinde değişik , ufak bir çanta görmüştü.
"Burası da dolu sanırım. Boş ver hadi yemeklerimizi alıp sınıfa gidelim. "
Fakat bu sefer benim vazgeçmeye niyetim yoktu, 4. kat aşağı inmiştim ve burada biraz oturup soluklanmadan şuradan şuraya gitmeye niyetim yoktu.
" Otur hadi, çantasını bırakıp gitmeseymiş, bizi ilgilendirmez. "
Çantayı masanın kullanmadığımız tarafına koyup sandalyeye yerleştim.
" Sen burada kal ben de yemekleri alıp geleyim." diyerek uzaklaştı yanımdan Deniz. Bir kaç dakika sonra masaya bir kızın yaklaştığını gördüm, burada birinin oturduğunu unutup sıkıntıdan telefonumla oynayıp Deniz'i bekliyordum bu yüzden boş bulunup şaşırmıştım, bana doğru geliyordu. Okuldaki yürüyen fondötenlerden değildi, hatta yüzünde bir gram makyaj olmadığından emindim fakat çok garip bir şekilde şirindi. Güzellik makyajla, photoshopla ve diğer bir ton saçmalıkla elde edilebiliyordu günümüzde fakat bu kızın garip bir çekiciliği vardı, gördüğüm anda öylece kalmıştım, yüzünün her santimine dikkat ediyordum adeta. Donuk bal rengi gözleri, ufak sayılabilecek bir burnu, kısa siyah saçlarıyla bana doğru yürüyordu. Onu incelerken yanıma vardığını farketmemiştim bile, öylece yüzüne bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virtüöz
General FictionBir kemanı vardı sahip olduğu kızın, hayatı bir notalar bütünüydü...