Derin, zenginlik içinde büyüyen, ailesinin biricik genç ve güzel kızıdır.
Hayatı neredeyse dört dörtlük ve geleceği çok parlak olan bu kız, babasının işi yüzünden başka bir okula kaydını aldırması sonucu kendi ölüm fermanını farkında olmadan imzala...
Etrafı hızlıca süzdükten sonra okul bahçesinin tehlike arz etmediğini fark edip derin bir nefes aldım ve binanın içerisine girdim. Sınıfa gitmek için uzun koridorda yürürken hala gözlerim grubu arıyordu. Şimdi beni görseler acaba başıma neler gelecekti diye kafamda bir sürü şey kurmaya devam ediyordum. Daha sonra İrem'i görmemle birlikte soluğu onun yanında alıp birlikte sınıfa girdik ve günümün kötü geçmemesi için içimden dualar ederek önümüzdeki derslere konsantre olmaya çalıştım.
Kafamı dağıtmak için bugün derslere büyük bir katılım göstermiştim. Öyle ki saatler su gibi akıp geçmiş ve çoktan son derse girmiştik... Beklenen zil sesi duyulduğunda herkesle beraber ben de ayaklandım. Çantamı açıp sıramda ki eşyaları gönül rahatlığıyla koymaya başladım. Sanki biraz önce zil sesi yerine zafer çanları çalmış gibi hissediyordum. Bugünü sorunsuz bir şekilde atlatmıştım işte!
Göz ucuyla İrem'e baktığımda beni beklediğini gördüm ve elimi çabuk tutup işimi hallettim. İremle birlikte sınıftan dışarı çıktığımızda karşılaştığım manzarayla birlikte içimden büyük bir küfür savurdum. Atakan ve onun sorunlu grubu bizim sınıfın önünde bekliyordu.
İrem'e dönüp "Sen git istersen" dedim fakat İrem itiraz edip yanımda kalmak istedi.
"Yine ne istiyorsunuz?" dedim sesimin güçlü çıkmasına özen göstererek.
Atakan bize birkaç adım yaklaştı.
"Görüyorum ki yeni kızımız ilk oyunu başarıyla geçmiş. Bakalım yeni oyunumuzda da yardımsever birisi gelip seni kurtaracak mı?" İrem'i kastederek söylemişti bunu Atakan.
Gruptaki herkes sessizliğini korurken Çağatay güldü Atakan'ın dediği imaya. Bana gelecek olursak, şaşkınlığımı belli etmemek adına mimiklerime karşı koymaya çalıştım. Acaba nasıl haberleri olmuştu. Yoksa bizi gözetlemesi için arkalarından birisini mi bırakmışlardı? Şu an tek hissettiğim şey vücudumdaki tüylerin tek tek havaya kalkmasıydı sanırım.
"Bana karşı başka bir oyun oynamanıza izin vereceğimi mi sanıyorsunuz ha?" diyerek Atakan'a karşı çıktım. İrem, bu ani çıkışımın ardından beni uyarmak için kolumu sıktı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Haddini bil küçük fare! Senden izin isteyeceğimizi düşündüren şey ne?" dedi her bir lafı tükürürcesine ve ters bir bakış attı Tuğçe. Her şeye maydanoz olmasa olmazdı zaten. Sürtük!
Atakan'ın bana doğru iki adım daha atması sonucu aramızdaki boşluk kapandı ve benimle eğlendiğini belli eden suratını suratıma yaklaştırdı. "Hadi bana biraz daha karşı çık. Bize engel olmaya çalış lütfen. Kafamda seninle ilgili kurguladığım planların daha da ağırlaşması hoşuma gidiyor." dedi tehditkar ses tonuyla.
İrem'in beni çekiştirip "Gidelim artık Derin" demesiyle ona ayak uydurmak zorunda kaldım. Onlarla aramızdaki mesafe çok açılmadan ağzımdan bir meydan okuma çıktı.
