Sınıfa çıktığımda ders zili çalmıştı. Dersimiz tarihti- yalan olmasın inkılap tarihiydi- yeni öğretmen ile tanışacaktık. Şuan sınıfa girmek için kapı önünde bekliyordum. Tarafsız görünmek için içeri giremedim. Nöbetçi öğretmenin zoruyla içeri girdim ve yine tarafsız olabilmek için Selim ile yer değiştirdim. Bunun pek akıllıca olmadığını anlamam çok uzun sürmedi. -Şuan Özgür ile Selim arka arkaya oturmuş oldular 'Büyük Risk' - Öğretmen zili çaldı ve sabah bize "Günaydın kızlar" diyen genç kadın içeri girdi. "Günaydın arkadaşlar Oturabilirsiz" diyerek defteri doldurduktan sonra kendini tanıttı. Bizden de aynısını istedi. Klasik tanışma konuşması sonra dersin işleyişini konuştuk. Ders bitti. Hiç bir heyecan yaşamamıştık. Sadece hoca ile şakalaşmıştık. Sıradaki ders ise felsefe idi. Ders zili çaldığında hoca sınıfa gelmişti bile "Evet! Arkadaşlar bu ders felsefe ile ilgili bir konuda konuşacağız. Öğlenden sonra ise konu işleyeceğiz." Sınıf sessizliğe büründü.Dram..... "Bugünkü konumuz: var olan yada yaşanan her şeyin bir nedeni olması. Bu konudaki düşünceleriniz." İlk sözü Özgür aldı. "Var olan her şeyin bir nedeni vardır. Ama bazı insanların davranışları nedensizdir." Hoca bu atarın nedenini anlayamamıştı. Ama atar yerine ulaştı. "Bazen nedenden çok sonuç önemlidir." Selim'in cevabı ile işler kötüye gitmeye başlamıştı. "Birilerine verdiğin sözleri yutarak bir sonuca varıyorsan o sonuca varma daha iyi" Özgür vurdu gol oldu.
"Kazanmak için her yol mübahtır" "Senin söylediğin o söz Türk yada islam kültüründe yok Selim o bir yahudi düşüncesi"
"Bir düşünce akımını benimsemek için üretmek gerekmiyor."
"Doğru gerekmiyor ama güvene dayalı bir arkadaşlık çok önemlidir ... Bence; sence de öyle değil mi Selim?"
" Cevabını bildiğin sorular sorma Özgür." Süm'den ağır bir darbe... Olaylar büyüyor!!! "Güven önemli ama dostluktan önemli değil" bu hiç hayra alamet değil. "Birinin dostun olabilmesi için ona karşı güven beslemelisin. Dostluk için güven gerekli"
"Başta evet ama bir kere dost olduktan sonra hiç birşeye gerek kalmaz." Salih hoca aradaki sürtüşmeyi gördü ve konuyu dağıtmak için Tuğbaya söz verdi. "Ne kadar gereksiz bir konuşma oldu." Tuğba tüyü dikmişti ama cevap gecikmeden Özgürden geldi. "Bu konuşmaları anlamak için insanlık gerekiyor Tuğba normaldir." Yüksek perdeden bir giriş oldu ama Özgür öfkesini kustu. Ama bu başlangıçtı.
Ceren:"Sen ne demek istiyorsun"
Selim:"Bir de anlama problemi var. İşimiz çok zor."
Pelin:"Yarım saattir birbirinize laf sokuyorsunuz birde yakın arkadaşsınız. Problemli olan siz olmayasınız."
Yağmur:"En azından yapmacık değiliz."
Sıla:"Doğal..! Yüzünde yarım kilo boya var o nasıl doğallık."
Salih Hoca:"YETER SUSUN! Ne oluyor ya? Bu neyin öfkesi?
Süm:"Öfke yok hocam ne öfkesi sizde" diyerek dişlerini sıktı. Evet öfke yoktu..
Zilin çalmasıyla Salih Hocanın sorgusundan kurtulduk-şimdilik- yemekhaneye doğru giderken Özgür yanıma geldi. Bir yere kadar beraber yürüdük. Yürürkende Selim'in yaptığı şeyi konuştuk. Özgür servise binmeden önce "Sen ne düşünüyorsun bizimle misin?"
"Ben zaten bizimleyim, bizimleyiz, biziz." Ya ne olacaktı bu günden sonra bir seçim yüzünde ayrılacak mıydık bu iki yıllık dostluk bitecek miydi?... Yemekhanenin köşesindeki servisime bindim ve Süm de servise bindi. Seksenler şarkılarıyla servis yolculuğumuz başladı. Yol boyunca düşündüm bizi birleştirmenin bir yolu olmalı. Süm ile hiç konuşmamıştık ve ineceğimiz durağa geldiğimizde Süm hemen hareketlenip indi. Atarlıydı. Sanırım dersten kalan bir atardı. Dersteki atar... Tabi ya işte bu bizi toplamının yolunu buldum ama yardıma ihtiyaçım olacak. Kimden yardım alacağımıda bilmiyordum. Sıkıntı büyük. Kaos var ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇBİRİ'leri
Non-FictionBen MELİSA sizlere hayat hikayemi anlatmayı çok isterdim ama bu hikaye benim değil bizim grubun hikayesi... Bizim grup Şakacı ciddi eğlenceli soğuk esprili veya ne dersen de ondan SELİM...o Şakacıdır ama ciddi olmasını da bilir. ÖZGÜR o bizim göz...