Gece Zayn'in kollarında uyumuştum fakat sabah kalktığımda yanımda değildi. Suratımı buruşturarak kalktım yataktan. Bu gece çok uzun olacaktı.
Annemin moda tasarımcısı olan arkadaşı bana bir elbise yollamıştı ve kesinlikle mükemmeldi. Siyah dantelli elbisenin altında krem rengi astar vardı. Kollarında astar olmadığı için dantellerin arasından tenim gözüküyordu. Ayakkabı olarak da krem rengi rugan bir stiletto yollamıştı. Sıkıyorsa yollama kafana sıkmıyor muyum.
Enerjik bir şekilde aşağı indim. Çocuklar bildiğim kadarı ile kendilerine takım elbise almaya gitmişlerdi fakat salonun ortasında ağzındaki krep ile playstation oynayan Niall'ı görünce olduğum yerde durdum. Ağzı dolu olduğu için ettiği küfürler tam anlaşılmıyordu. Kaşlarımı çatıp onu izlemeye devam ettim. Ardından aklıma gelen fikirle koşarak merdivenleri çıktım ve odamdan telefonumu aldım. Aşağı sessizce inip kameraya girdim ve kayıt etmeye başladım onun bu halini. Tabii ki ağzı doluyken playstation oynaması normaldi. Asıl garip olsan ise altında sadece bokser vardı, üzerinde hiç bir şey yoktu. Ayakta dikiliyordu fakat beli öne doğru eğilmiş televizyonun dibine girmişti. İşte bunların bütünü komedi filminden bir parça gibiydi.
"Hay ananı sikeyim ya!" Diyerek ağzındaki krebi yuttu ve oyun kolunu koltuğa fırlattı. Döndüğü için beni de görmüştü. Kaydı durdurup güldüm ve telefonu göğsüme soktum. Almaya çalışacağını biliyordum çünkü.
"Allison hayır ya! Bak onu kimseye göstermiyorsun! Özellikle de Lilly'e!" Son cümlesine kadar kahkaha atıyordum. Fakat son cümlesini duyunca kahkaham kesilmiş yerini imalı bir bakış ve sinsi bir gülüş almıştı. Kendisini ele verdiği için köpek bakışı atıyordu.
"Lilly'nin ne özelliği var ki Niall?" Diye sordum imalı bir ses tonu ile. "Ne özelliği olacak! Lilly demişim, Liam diyecektim" Kendisini kurtarmaya çalışırken daha çok batırmıştı. Ve bu kahkaha atmama sebep olmuştu. "Hadi hadi" Son heceyi uzatarak söylemiştim ve yanına gidip oturmuştum. "Allison tamam bak, kimseye söyleme tamam mı?" Gözlerimi kısıp bir süre düşünür gibi yaptım.
"Aman ne halin varsa gör be banane!" Diye atar yapıp ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Hizmetçiler geniş mutfakta çalışırken masaya ilerleyip hazır olan kahvaltıdan atıştırmaya başladım. Arada bana bakıyorlar sonra önlerine dönüp işlerine devam ediyorlardı. Masayı silip süpürdükten sonra kalkıp annemin yanına, odasına çıktım. Hazırlanmaya başlamıştı. Saate baktığımda 4 olduğunu gördüm. Bende hazırlansam iyi olacaktı.
"Anne, maşanı versene" Dedikten sonra makyaj masasının kenarına kalçamı dayadım. Güzel olmuştu. Islık çaldım. "Ne cevherler varmış sende!" Gülerek yan çekmeceyi açtı ve maşayı uzatırken konuştu. "Güzelliğini kimden aldın zannediyorsun" Derken maşayı elinden aldım ve saçımı sağa doğru savurdum. "Benimki anadan babadan gelme güzellik değil hayatım kusura bakma ama güzelliğimden yararlanamayacaksın" Bakışları değişmiş, kaşları çatılmıştı.
"Allison çık dışarı kafana platformu yiyeceksin şimdi" Kahkaha atarak odadan çıktım. Merdivenlerden çıkan beyleri görünce içimden bir 'tanrım sana geliyorum' geçmiş olabilir. Ulan hepsi manken gibi olmuş! Ben gece bunlara nasıl sahip çıkacağım? Bide sevgililerine söz verdim hepsi bana emanet diye. Hay dilimi kör yılan soksaydı da demeseydim!
"Oha oha! Düğüne gitmiyoruz ne yaptınız siz? Bana bakın masadan bir saniye ayrılırsanız kafanızı uçururum hepinizin! Çıldırtmayın lan insanı!" Parmağımı onlara doğrultmuş tehditlerimi savurmuştum. Lafım bitince hepsi kahkaha atmıştı ve ben sinirle odama girmiştim. Kapıyı kapatmak için hızlı bir şekilde itmiştim fakat kapanma sesi yerine Zayn'in inleme sesini duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çete 2 || Küllerinden Doğuş
FanfictionLondra'dan çok uzun bir zaman uzaklaşmış bir genç kız. Bir zamanlar şehir efsanesi olan bu genç kızı, en sevdiği şehirden ne uzaklaştırır? Aklınıza direk bu soru geldiyse eğer dostlarım, üzgünüm doğru soru bu değildi. Bir zamanlar şehir efsanesi ola...