19. Bölüm: İncilerin Ağacı

170 13 11
                                    


Yazar aldı kalemi;

3 yıl önce

Haziran 1240

Mısır, Kahire

Yıllar süren şehzade isyanları, sonu gelmez taht mücadeleleri sonunda bitmişti. Sultan Salih yıllar süren esaretinin sonunda hak ettiği tahta geçmişti. Memluk komutanları sayesinde kardeşi Sultan Adil tahtan indirilmişti ve yıllar sonra Kahire'ye ilk kez gelmişti. Hem de bir sultan olarak.

Sultan Salih'in hükümdar olduğunda yaptığı ilk icraatlardan biri gözdesi Şecered-dür Hatunu azat ederek nikâh kıymak oldu. Böylece ilk kez bir kadın Eyyubi tarihinde azat edilerek sultanlık makamına yerleşmişti.

Sultan Salih adı konulamaz bir aşk ile bağlıydı gözdesi Şecered-dür Sultana. Vaktiyle ona bir erkek evlat vermişti gözdesi ama kader onu ellerinden almıştı. Bütün bu olanlara rağmen gözdesinden hiçbir zaman kopmadı. Zaman geçtikçe aşkı daha da büyüdü. Öyle ki esaret altında geçen şehzadelik döneminde gözdesi biran olsun yanından ayrılmamıştı. Karanlık zindanlarda onunla kalmış. Yine onunla aç susuz esaret hayatına katlanmıştı. Yıllar sonra Kahire'ye girerken aklında Şered-dür'e kıyacağı nikâhı düşünüyordu. O bunu çoktan hak etmişti çünkü.

Sultan Salih'in Şered-dür'den önce bir gözdesi daha vardı. Adı halimeydi gözdesinin. Zamanında ona karşı aşk duymasa bile güzelliği onu kendine bağlamıştı. Ama hayatına bir esir pazarında rastladığı bir cariye girince bir daha onu yatağına almadı. Yüzüne bakmadı. Yine de ilk ve tek evladı olan oğlu Şehzade Turan'ın annesi olduğu için ona saygı duyuyordu ve bu yüzden yanında tutuyordu.

Sultan Salih, evladının annesi Halime Hatunu oğlu Turan ile birlikte Suriye emirliğine göndermeye karar vermişti. Ona bu fikri veren güzeller güzeli karısı Şecered-dür'dü. Bir gece kulağına nazikçe fısıldayarak;

"Şehzade dediğin sarayda büyümez. İlerde yöneteceği memleketi bilmeli ve gezmeli. Babası olan hükümdarın emrinde küçük bir emirliği yönetmeli ki iyice pişsin, olgunlaşsın. Eyyubilere yakışır bir hükümdar olsun ilerde."

"İyide nereye göndermeliyim onu?" diye sormuştu Sultan. Karısının aklına güveniyordu çünkü.

"Atalarımız vermiş bunun cevabını. En iyisi Suriye'deki bir emirliklerden biridir. Kahire'ye gelen yolun Suriye'den geçtiği herkes bilir canım Sultanım." Kelimeler Şecered-dür 'ün ağzından bal olarak akıyordu sanki.

"O zaman Turan Şah'ın emir olma vakti gelmiştir. En yakın zamanda bir emirliğe gönderirim."

"Annesi de onunla gidecek değil mi?"

Sultan Salih şaşırmıştı.

"Annesinin en işi var. Halime benim cariyemdir yeri benim yanı..."

Şecered-dür, sultanın dudaklarına parmağını bastırarak onu nazikçe susturdu.

"Halime Hatun bir cariyede olsa akıllı ve olgun bir kadın. Kültürlü ve bilgili. Bir evladın hele ki Turan Şahım gibi emir olacak genç bir evladın öyle bir anneye her zaman ihtiyacı vardır. Annesi onun yoluna ışık tutacaktır Suriye'de."

Aslında Şecered-dür bu konuda da haklıydı. Şehzadenin annesine ihtiyacı vardı. Hem halime oldukça kıskanç bir kadındı. Şecered-dür'ün azat edilip nikâhlanmasını bir türlü çekemiyordu. Bu yüzden sevgili karısına rahat vermediğini evladı olmadığı için onu suçladığını çok iyi biliyordu. Evet, en iyisi Halime'nin de gitmesiydi. Zaten cariyeyi yatağına almıyordu. Yanında olmasının bir anlamı yoktu. Yatağı sadece Şecered-dür'e açıktı. Sadece onun kollarında huzur buluyordu Sultan.

BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin