Sabah namazının son rekatını da kılan Rojin ellerini göğe kaldırdı acıyla . Bu yüreğinin acısı her gün kat be kat artıyor içini kor gibi yakıp kavuruyordu . Allahım dedi . " sen kulunun sırtına kaldıramayacağı yükü yüklemezmişsin . Bana verdiğin bu yükü omuzlandım yokuş yukarı tırmanıyorum . Rabbim kaburgalarım her geçen gün kırılıyor dayanmaya çalışıyorum , olmuyor . Bana bir merhem ver allahım bana bir takat ver . Bana tutunacak bir dal ver . Elime yükümü paylaşabileceğim bir değnek ver . Yalvarıyorum Allahım , göklerin yerlerin yaratıcısına sana yalvarıyorum . Sen bu aciz kuluna yardım et Allahım , bu aciz kulunun yakarışlarına kulak ver ! " dedi en son âmin diyerekten .
Ellerini birbirine sürtüp yüzünü avuçladı . Eline değen ıslaklıkla ağladığının farkına vardı . Ruhu gibi bedenide isyan etmişti .
Namazlığını katlayıp her zaman ki yerine , tahta masanın alt bölmesine koydu .
Aniden ayaklandığında gözleri karardı tutunacak bir yer aradı ama bulamadı. Adım attığında düşeceğini bildiği için olduğu yerde kaldı , geçmesini bekledi , yalnızlık o kadar da iyi bir şey değildi .
Ağit ağanın bedeni o gün yerle buluştuktan sonra komaya girdi . Tansiyonun düşmesi Ağit ağanın başını döndürmüş tutunacak bir yer bulamayınca da kafasını mermere çarpması kaçınılmaz olmuştu . 52 gündür Hastanedeydi . Rojin bıkmadan usanmadan günde iki kere hastaneye gidiyor babasının burnundan yemek veriyor , nemli bezle vucüdunu siliyor , kalp atışlarını dinliyor ve biraz yanında oyanlandıktan sonra da eve dönüyordu . Geceleri refakatçisi olarak Delal hanım kalıyordu . Rojin geceleri çığlıklarla uyandığından babasının yanında kalamıyordu . Bu uyku problemi olmasa babasını Delal'in kollarına bırakmazdı . Ona gözü gibi bakardı . Dile kolay 52 günü nasıl geçirmişti bir o birde allah biliyordu .
İzmir 'e gitme işinide babası tamamen iyileşene kadar rafa kaldırmıştı .
Bu günler içerisinde Ağit ağanın bir kere kalbi durmuştu .
Ağit ağanın kalbi durduğu vakit Rojin babasının yanına oturmuş elini tutarak yanında olduğunu hissettirmeye çalışıyordu . Babasına dalıp giden Rojin makineden aniden gelen dıt dıt sesiyle panik olmuş "Doktor !" Diye acı bir feryat koparmıştı .Göz yaşları birden boşalıvermiş elini ayağını nereye koyacağını şaşırır hale gelmişti . Doktor ve hemşireler odaya girdiğinde bir kaçı babasına müdahale ederken bir hemşire onu çıkartmaya çalışıyordu . Hemşire , Rojin 'in kollarınından tutup onu odadan çıkartmaya çalışırken Rojin'in gözleri tek çizgi olan monitöre takılmıştı . Allah biliyor ya o çizgi öyle kalmaya devam etseydi bir tanede kendi bileklerine atardı o çizgilerden .
Zar zor onu odadan çıkaran hemşire hemen stor perdelere sarılmış ve kapatmıştı . Odanın içindeki babasını göremeyen Rojin dahada panikleyerek telefonundaki ilk tanıdık numaraya tuşlayıp hastaneye gelmesini söyledi bağırmaktan çatal çatal olmuş sesiyle , o günden sonra 1 hafta sesi kendine gelemedi . Aradığı numara en büyük ağabeysine aitti.
Baran babasının ani hastaneye yatırılışından sonra şirketteki bütün işler ona kalmıştı . Babasına bir şey olursa diye zamanında imza yetkisi ona verilmişti . Kendi departmanında sadece küçük işlere bakan Baran , birden bütün yükün kendi omuzlarına çökmesiyle neye uğradığını şaşırmıştı. Üniversteden İşletme mezunu olan Baran kendi şirketleri dışında daha hiç bir yerde staj yapmamıştı . Daha çok toy olduğu için şirkette önüne ne konulursa imzalıyordu . Dosyaları getiren asistanına güvendiği içindir belkide .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELALIM
Fiksi Umumo ateşoğlu soyadını en güzel taşıyan , en güzel karşılığını veren narin güzelliğiyle dillere destan mardinli bir ağa kızıydı rojin ve yakışıklılığıyla kızların damaklarını kurutan bir dediği iki edilmeyen mardinden yolu ne zaman geçse kasıp kavuran...