Uçağın tekerleklerinin piste deydiğini hissettiğimde göz kapaklarımı araladım.Gelmiştik.Annemin beni ikna etmek amacıyla öve öve bitiremediği Los Angeles'daydık.Hareketli gecelerin şehri.Uçak durmuştu,diğer yolcular gibi bizde kemerimizi çözüp kıyafetlerimizi düzelttik.Daha bu sabah annemin homurdana homurdana ütülediği mavi gömleğim buruş buruş olmuştu.Kahretsin.Adımımı uçaktan dışarı attığımda derin bir 'oh' çektim.Kulaklarımdaki rahatsız edici tıkanıklığın geçmesi için birkaç defa kafama vurduktan sonra görevlinin uzattığı bavulları aldım.Sevgili anneciğimi bekleme zahmetinde bulunmadan hızlı adımlarla yürümeye koyuldum.Ne yazık ki kısa sürede bana yetişmişti."Allison şu saçma sapan tavırlarını bir kenara bırakmalısın hayatım.Şu şehre bir baksana.Havası bile ferah.Emin ol kısa sürede buraya alışacaksın."Bunları söylerken gayet mutlu görünüyordu.Şaka gibi.2 hafta önce kocası ölmüştü.Tam 19 yılını paylaştığı adam artık hayatta değildi ve bu kadın gülebiliyordu?İnanılacak gibi değil.Perçemlerimi düzelttim ve omuzlarımı dikleştirdim."Söylesene anne nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun?Babam öleli sadece 2 hafta oldu bu durumda senin evde yorganın arasında ağlarken bir yandan akan sümüklerini silmen gerekmiyor mu?".Sesimi haddimden fazla yükseltmiştim ve bunu farkında olmadan yapmıştım.Yürümeye devam ediyordu.Takmamıştı bile beni.Lanet olsun.Bir taksi çevirdi.Bagaja bavulları doldurduk ve taksiye yerleştik.Şoföre adresi verdi ve geri yaslanıp dışarıyı izlemeye koyuldu.Gökyüzü kızıldı fakat gün batımına rağmen yollar hala insan kaynıyordu.Anlaşılan bunlara alışmam gerekicekti.İçimde bir huzursuzluk olduğunu söylemeden edemeyeceğim.Ne arıyorduk ki biz bu şehirde?Liverpool'da ki bolluk içindeki hayatı neyine yetmiyordu bu kadının?Babam Liverpool'da çok ünlü bir iş adamı idi.Birçok evimiz,arabamız,yazlığımız vardı.Öldükten sonra tüm mirasını bana bıraktığını öğrendik.Gazetelerde manşet manşet "ÜNLÜ İŞ ADAMI PABLO CROSS'IN VASİYETİNE GÖRE TÜM MİRASI KIZI ALLISON CROSS'A AİT OLDUĞU ÖĞRENİLDİ" yazıları vardı.Bu haberlerden sonra annemin benimle 2 gün boyunca konuşmadığını biliyor muydunuz?Aptal kadın.Annemin ufak dürtüklemesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.Sonunda şu meşhur evimize gelmiştik sanırım.Usulca taksiden indim ve birkaç bavulu elime aldım.Önümüzde dümdüz toprak bir yol vardı.İki tarafı ağaçlarla çevrili bir yol.Şaşırmıştım doğrusu,şehrin tam ortasında barlara ve gece klüplerine yakın olan bir ev alacağını düşünmüştüm.Yanılmışım.Taksi yavaşça gözden kaybolduğunda annem derin bir nefes aldı ve elindeki o ağır bavullara rağmen hızlı adımlarla yürümeye başladı.Tabi bende peşinden."Bilerek burda durmasını istedim hayatım.Sırf bu yolda yürümek için."Gülümsedi."Anne burası ciddi anlamda ürkütücü."Söylediğim şey üzerine bir kahkaha patlattı.Önce kendi elindeki sonrada benim elimdeki bavulları yere bıraktı ve bana sıkıca sarıldı."Sana söz veriyorum buraya çabucak alışmanı sağlayacağım meleğim." Bunları söylerken saçımı okşuyordu.Kollarımı boynuna solayıp onu iyice sıktım gözümden bir damla yaş süzüldü ve ağzımdan sadece iki kelime çıktı."Seni seviyorum."
Merhaba! :D İlk bölüm olduğu için biraz kısa tuttum umarım beğenirsiniz.Birçok yanlışım olabilir acemiliğime verin ilk defa yazıyorum çünkü.Şimdiden teşekkürler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımak Yok
VampireBabasını ölümünden sonra annesi ile birlikte Los Angeles'a taşınan Allison,yeni evine,yeni okuluna,yeni arkadaşlarına alışmakta biraz zorluk çekiyor.Kendini akıl almayacak olaylar içince bulan ürkek kızımız hayatı boyunca en çok merak ettiği duyguy...