Johnston'nın Ağzından
Bir süre bekledi ve donuk bakışlarını gözlerini kırpmadan üzerimde tuttu.
Bir an pişman olma hissi bedenimi sardı ve keşke söylememiş olsaydım diye içimden söylenmeye başladım.
Sandalyesini geriye doğru itti ve sırtını doğrulttu. Dudaklarını ıslattı.
"Senden bu kadarını beklemezdim. Bir kızın hayatına mahvedeceğini bile bile girdiğine inanamıyorum. Ona dokunduğuna, onla sevişip bir köşeye attığına inanamıyorum. Nesin sen?! Sadist yada mazoşist hikayelerinden fırlama falan mı? O kız bana olanları anlatırken kendini bir orospu gibi hissettiğini biliyor musun? Ailesinin geri gelmesini istediğini biliyor musun?!" bakışlarımı başka yöne çevirdim.
"Tabii ki biliyorsun. Çünkü sen Johnston Wolf'sun lanet bir sapıktan başka bir şey değilsin. O kızı yatağa attın, aşık olduğunu söyledin, karından ayrıldın. Şimdi de onu tekrar mı istiyorsun? Bay John neyin kafasını yaşıyorsunuz bilmiyorum ama böyle bir şey olmayacak." belki haklıydı ama bu çocuk haddini aşmaya başlamıştı. Rosa zaten benimdi ve hep benim olacaktı. Biz bir birimiz içindik. Ne kadar absürt görünse de yaş farkı önemli değildi.
"Beni anlayacağını sanmıyordum zaten. Senden sadece şunu istiyorum o uyandığında kafasını saçma şeylerle bulandırma." gülmeye başladı ve kahkahaya dönüştü.
"Alay etmiyorum velet."
"Sen kesinlikle hikayelerden fırlamış bir sadistsin." ayağa kalktım ve kantinin çıkış kapısına doğru ilerledim. Cebimde ki telefonu çıkardım. Saat epeyce ilerlemişti. Zaten hastane koridorlarında tek tuk insan vardı. Çıkıştan ayrılıp acil kısmına girdim.
Rosa'nın olduğu odanın önünde durunca içimi tekrar huzursuzluk kapladı. Belki de Diego'ya anlatmamış olsam daha iyi olacaktı. Ama bu seferde Rosa uyandığında her şeyi sorgulamaya başlayacaktı.
Ben sadece şunu istiyorum; Tanrım lütfen Rosa uyandığında her şeyi hatırlasın..lütfen.
⚪⚫
Sabah Saat (08.36)
"Bay Johnston? Hey, uyanın bayım."
"siktir." gözlerimi açtığımda karşımda dünkü küfrettiğim hemşire vardı. Gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım.
"Affedersiniz bayan. Bir sorun mu var?"
"Rosa uyandı ve hiç konuşmuyor. Belki siz konuşsanız-" kadını omuzlarından tutup sol tarafa çektim ve Rosa'nın camına baktım.
İçerisi karanlıktı. Cam yoktu ve ışıklarda kapalı olmalıydı.
"odası neden karanlık?"
"ışığı her açtığımızda kapatıyor." kapıyı açtım ve içeri girmeye yeltendiğimde hemşire kolumdan tuttu.
"Dikkat edin bay Johnston beyni hasar görmüş olabilir. Eğer ilaçlar tam olarak etki göstermemiştir. Yani sizi tanımama oranı yüksek." gülümsedim. Kadın bana neyin kafasını yaşıyorsun gibisinden bakmıştı.
"o beni zaten unutmuştu."dedim.
Odaya girip kapıyı arkamdan kapadım içerisi karanlıktı. Ellerimi etrafta gezdirerek loş ışıkta yürümeye çalışıyordum. Fosforlu küçük düğmeyi fark ettiğimde hemen bastım, ışıklar açıldı.
Sertçe yutkundum ve Rosa'ya baktım.
Sırtını yaslamış bağdaş kurarak oturuyordu. Gözleri hiç bana dönmemişti. Bakışları oyalanan ellerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosa #Wattys2016
Romance"Sana sahip olmayı özledim..küçük bedeninin bana ait olmasını özledim Rosa."