(Chanyeol)
Dudaklarımız arasında bir iğnenin ucu kadar boşluk kalmışken kendi dudaklarımı onun dudaklarına değdirdim tereddütle. Ona dokunmaya kıyamıyordum. O camdan yapılmış bir kuş gibiydi. Ama kanatları kırık bir kuştu o. Uçamıyordu. Bazenleri uçamaması işime geliyordu çünkü onu sadece kendime saklayabiliyordum.
"Tereddüt etme, Channie." dedi kollarını boynuma dolarken. Ona tereddütle gülümsedim konuşurken birbirine sürten dudaklarımıza bakarken. Ah, onları doyasıya ve koparırcasına öpmek istiyordum. Ve yaptım da. Onu doyasıya ve koparırcasına öpüyordum. Kaç aydır ona ve onun vücuduna olan özlemimle dudaklarını öpüyordum. O kadar iyi hissettiriyordu ki öpücüklerimiz yıllar, aylar geçse de ondan vazgeçemeceğimi kanıtlıyordu. Beni öyle bir pençesine almıştı ki onu ömrüm boyu hatta gideceğimiz belirsiz yerde bile rahat bırakmayacaktım. Onu asla ama asla yalnız ve tek bırakmayacaktım. Bırakamazdım da. Bunu yapamayacak kadar korkaktım ben.
Onu, bedenini, kalbini ve ruhunu... Hepsini apayrı seviyordum. Her bir şeyi apayrı beni kendisine aşık ediyor, deliye çeviriyordu.
Çarpan dudaklarımız ayrılırken dudaklarımın bu seferki rotası boynuydu. O bembeyaz ve hickeylenmeyi bekleyen boynu. Ona aitlik izlerimi bırakacaktım. Böylece herkes onun bana ait olduğunu anlayacaktı. Kimse yaralı kuşuma yan bakamayacaktı.
Dudaklarımı yumuşak ve aşk dolu bir şekilde onun boynuna sürterken onun elleri de boş durmuyor sırtımda dolanarak beni daha çok ateşlendirip körüklüyordu. Yumuşacık teninin dokunduğu her yer alevleniyor ve yavaş yavaş beni küle çeviriyordu.
Dişlerim bembeyaz olan yumuşak derisini kavradığında sırtı zevkle yay gibi gerilmiş ve öpüşmekten şişen dudaklarından adamı bağıran bir inleme dökülmüştü.
"C-chanyeol-ah!"
Hafifi havaya kalkan kalçası benim çoktan dikleşip sertleşmiş penisime sürttüğünde gözlerim kayarak kapanmış, aldığım zevkle onun boynundaki izlerimi daha çok yaymak istediğim için üzerinde bulunan benim bol tişörtümü eteklerinden çıkartarak bir. Kenara fırlatmıştım. İşte şimdi tüm çıplaklığıyla karşımdaydı. Vücudunu süzdüm yavaş yavaş. Göğsünün oradaki dövmeye takıldı gözlerim. Bunu gerçekten dövme yaptırmış olamazdı, değil mi? Bunu... Ona karanlıktan korkmaması çizdiğim saçma bir şekildi. Bunu o da biliyordu ama niye yaptırmıştı? Hem de kalbinin üzerine?
Ellerim o güzel tende tezatlık oluşturan dövmede dolaştığında dolan gözlerimle ona baktım. "B-bu saçma şeyi yaptırmak için neden bu kadar acıya katlandın? Bunun bir işe yara-" Sırtımda dolaşan elleri durdu ve gözlerimde biriken yaşları sildiler yavaşça.
Çatık kaşlarıyla mırıldandı. "Saçma deme ona. Yalnız hissettiğimde ya da korktuğumda bana güç veren şey o! Bir daha onun aşağılamaya kalkma. Yoksa seni çük gibi bırakırım ortada Park Chanyeol!" Kaşları çatıkken bile güzeldi ama sesi o kadar sert ve etkileyiciydi ki ona itaat ederek başımı sallamıştım. "Güzel!" diye mırıldandığında aç gözlerim vücuduna kaymıştı. Oranın her yerinde iz bırakacaktım. O benimdi. Kıskanç bir eştim ben. Bu yüzden hickeylerimi normal karşılamalıydı.
"Ahmm-Channie~"
Dilimi göğsünde yaptığım hickeyde gezdirdiğimde hafifçe titreyen sesiyle adımı sayıklarcasına söylemişti. Onun sesinin ipeksiliği beni benden alırken altımdaki şey o kadar çok büyümüştü ki pantalonun yırtılacağını sanıyordum. Ama bunu umusamıyordum da. Şu an altımdaki güzellikten başka hiçbir şey umrumda değildi.
Dilimi onun göğüs ucunun o pembemsi halkasında dolaştırdığımda ellerini saçlarıma getirip içinden geçirdi ve aldığı zevkten dolayı çekti onları. Saçlarımı çekmesiyle dilimle ıslatmakta olduğum minik ucu ısırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After The Male Snipster |chanbaek|(#1)✅
FanficNot: Serinin ilk kitabı olup diğer kitaplarla bir bağlantısı yoktur. *** Evde kalmış, otuzlu yaşlarının başında ve asosyal bir Park Chanyeol düşünün. Şimdi de onun tam tersi olan yirmili yaşlarının baharında oldukça sosyal bir Byun Baekhyun. Ve bu...