Medya, Yaprak:)
3 ay sonra
Günler birbirini kovalıyor, haftalar birleşiyor, aylar geçiyordu. Koskoca üç ay geçmişti. Kah evin etrafını saran korumalara rağmen evden kaçmaya çalışıp başaramamış, kah mutfağa girip su içmiş ve gecelere kadar ağlamıştım.
Sabah uyanıyor, üç ayın biteceği güne kadar kaçma planları yapıyor, başaramayınca ağlamaya başlıyor ve uykuya dalana kadar tekrar...
Aylardan Aralıktı. Soğuktu, etrafı dondursa da, içimde yanan o ateşi söndürmeye gücü yetmiyordu.
Günlerim fazla monoton, sıkıcı ve ağlamaklı geçiyordu anlayacağınız. Babam olacak o adamın tokatından sonra hüküm verilmiş bende o adama gelin olarak verilecektim. Kaçmayayım diye de evin etrafını badiguard kılıklı korumalara bırakmıştı. Esra'yla ise hiç konuşmamıştım.
Üç ay boyunca her gün odaya yemek dolu tepsi getirmiş, benimle konuşmaya çalışmış ve soru sorup kendi kendine konuşup durmuştu. Bense değil konuşmalarına cevap vermek, yüzüne bile bakmıyordum o konuşurken. Karşıdaki duvar dostum oluştu ve gözlerimi bu aşağılık kızdan, o koruyordu.
İçeri tekrar girdiğinde ise sadece su dolu bardağın boşalmış olduğunu anlayıp tepsiyi tekrardan geri götümüştü. Bazen midem bulanmış, sırtımdan soğuk terler dökülmüş ve göz bebeklerimde büyümüştü ama yemek yemediğimden kaynaklandığını biliyordum.
Yemek yemediğim zamanlarda kan şekerim düşer başım döndüğünde de bayılırdım.
İşte aradan üç ay geçmişti ve beni yaşlı ama zengin olan o adamla evlendireceklerdi. Ne kadar iğrenç bir durum olduğunu başına gelmeden kimse anlayamazdı.
Bavulumu hazırlamış, yatağın üzerinde bekliyordum. Evet, Mardin'e, Midyat aşiretinin tek kızı olarak evlenmeye gidiyordum. Artık ağlayamıyordum da. Babamın sert tokatı ve kuzenim olacak alçağa verdiği emirlerden sonra üç ay boyunca evden çıkmamıştım. Ordaki kız isteme işlemleri, ev kurma planları, çeyiz götürme işleri bittiğinde aradan üç ay geçmiş tek eksik gelin yani ben kalmıştım.
Birazdan evin etrafını kollayan korumalar gelip bizi alacak, uçağa binip Mardin'e uçacaktık. Bedenim oraya gitsede, ruhum bu koca şehirde saklı kalacaktı. Belkide sadece yaşan bir ölü olurdum. En mantıklısı buydu çünkü.
"Yaprak..."
Kapım tıklanmadan açılıp içeri Esra girdiğinde yüzümü ona değilde duvara çevirdim. Yüzünü görmek bile midemi bulandırıyordu. Gerçi şu sırlar midem hep bulanıyordu ama doğru düzgün yemek yemediğime bağlıyordum.
"Bak benimke konuşmak istemiyorsun ama sana daha anlatmadığım şeyler vardı."
Hışımla ayağa kalkıp tek hamlede yanına geldim ve saçından tuttum,
"Anlatman gerekenleri önceden anlatacaktın! İş işten geçti. Anladın mı!" Saçları elimde sıkılı dururken sesini çıkaramıyordu. O günden sonra nerdeyse on kilo vermiştim ama eskisinden daha güçlüydüm.
Öldürmeyen her darbe güçlendirir hesabı...
"Ayrıca o çocuğun gerçek adını bilsem, geçmişini öğrensem ne yazar... Her şeyi ben yaptım tamam mı! Lanet olası hapı içtikten sonra oldu tüm bunlar..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN KIZI #wattys2017
Чиклит18.yaş günümdü. Her şey mükemmeldi... Her şey olması gerektiği gibi.... Ta ki onu görene kadar. Bugün burdaydı. Yarın asla yanımda olmayacaktı. Bunu biliyordum. Ama onun geçmişten geldiğini nereden bilecektim ki. Kendimi büyüsüne teslim ettim. Ell...