Gif, Alaz:)
Years & Years diyorum ve sizleri hikayemle baş başa bırakıyorum...
"Bappa..." Kızıma bakamadım. Çünkü eğer kafamı hatta gözlerimi ondan ayrı bir tarafa çevirirsem eriyip yok olacağımı düşünüyordum.
"Senin burada ne işin var?" Kollarım kapının üzerine yapıştırılmış, karşıdaki adamın her sözcüğünde biraz daha yapışmaya çalışılıyordu. "Be ben... Erol'la görüşmeye geldim." Tek kaşını kaldırdı. "Erol..." Dibime girmek istercesine yaklaşıyordu. Daha çok korkmaya başlasamda kızıma güveniyordum. Babasının bacağına yapışıp çekiştirmesini bekledim ama hiçbir etki üzerimden Alaz'ı geri çekmedi. "Demek seni buraya Erol, çağırdı öyle mi?"
"E evet. Erol çağırdı... Sen beni mi takip ediyorsun?" Bu söylediğimden sonra, önce yüzünü buruşturdu ardından sert bir kahkaha atarak beni kapıya itti. Neredeyse üç yıl öncesinden de bildiğim ani ruhsal değişiklere sahip olana Alaz, elini boynuna atarak aramızdaki mesafeyi. Pekala daha sağlıklı düşünecektim. "Seni takip etmek mi? Evli bir kadının karşısına çıkacak kadar şerefsiz miyim ben?" Bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Kesinlikle söylediği şey, aklımdan geçenlerin bir yansıması olamazdı. Çünkü ben zaten evli değilim! "Numara yapmayı kes, ne ara bu kadar aptal oldun sen?" Artık burnu, burnuma değiyor, dokunduğu yeri alev alev yakıyordu. "Burada çalıştığımı bilerek gelmedin mi zaten..." Soru sormuyordu, tastikliyordu. Ancak iftira attığının farkında değildi. "Sen... Burada mı çalışıyorsun?" Safça suratına bakarken güldü ve aniden çenemi havaya kaldırdı. Kendi dişlerini sıkarken canımı acıttığını fark etmiyordu. "Burada çalışıyoruz. Senin Erol ve ben..." Güldüm.
"Burda çalıştığını biliyorum zaten..." Kaşlarını çattığında yutkundum,"Yani Erol'un..." Kafasını sallarken elleri alnındaydı. Ateşten adam Ares çok kızmıştı. Bu Alaz o Alaz'ın aynısıydı. Sert, alakasız düşünen ve ruh hali aniden değişen adam, o çocuğun aynısıydı. Geçmişiyle bugünü arasındaki tek fark ise bana bir böcekmişim gibi davranmasıydı.
"Hemen buradan defolup gidiyorsun!" Kolumdan merdivenlere doğru çekilirken kalbimin atış sayısı saniyede üç katıda çıktı. "Alaz dur, lü-" Ve birdenbire sırtım trabzanlara gelecek şekilde yere düştüğümde Alaz beni ittiği için hiçte pişman görünmüyordu. "Seni, bana o şekilde hitap etmemen konusunda uyarmıştım. Bunu bilerek yapıyorsun, değil mi?" Ayakkabı hemen elimin yanında dururken birazdan beni rahatsız edecek olan acıya kendimi hazırladım, "Neyden bahsettiğini bilmiyorum..." Gözlerimi kapatıp yere sindiğim de gözlerimi kapattım. Kulaklarıma kızımın sesinin geldiğini düşündüm. Ama biliyordum, kafayı üşüttüğüm için gözlerimi açıp kızımın yanına gidemediğimi biliyordum.
"Kalk! Bir kulak doktoruna gitsen iyi olur!" Gözümü açtığımda geri kapatıp gözlerimi ovaladım. Alaz, Deniz'i kucağına almış, her an kaldırıp atmak istediği bir eşyaymış gibi tutuyordu. Ama tutuyordu işte.
Kızımın ıslak gözlerini gördüğümde trabzanlardan tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım. Deniz'i öyle bir anda sahipsiz hissetiğimde kendimi tutamayarak ağlamaya başladım. Alaz'ın çatılan kaşları koyulaşan gözleri suç işlemişim gibi baksada kendimi tutamadım.
"Deniz..." Onu kucağıma almak için kollarımı uzattığımda bana gelmek istemeyerek kafasını salladı. Alaz kafasını ona çevirdiğinde sinirli bakışları simdi onun içindi. Deniz'in ise, Alaz'a aynı şekilde tepki vereceğini düşünürken yaptığı hareketle gözümde akan yaşlar kesildi. Alaz'a döndü ve büyük bir insanın diğerine nasihat verdiği gibi dudaklarını büzdü. Deniz'in yüzü ciddileşmiş miydi? "Babaşı yütfen annesi aymasın kışıyoyum!" Kızımın dilinde bu, baba lütfen annemi ağlatma, kızıyorum demekti. Buse'nin de sürekli söylediği gibi kızım çok zeki bir bebekti. Gülümserken gözümden akan yaşları da engellemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN KIZI #wattys2017
Literatura Feminina18.yaş günümdü. Her şey mükemmeldi... Her şey olması gerektiği gibi.... Ta ki onu görene kadar. Bugün burdaydı. Yarın asla yanımda olmayacaktı. Bunu biliyordum. Ama onun geçmişten geldiğini nereden bilecektim ki. Kendimi büyüsüne teslim ettim. Ell...