1 / remains

67 7 5
                                    

 Her şeye kayıtsız olduğumuz zamanın üzerinden çok geçti, sana karşı bıraktığım duygular tıpkı hiç toplanmamış valiz gibi.

Oğlan, bunaltıcı ortamın içinde savrulan insanların yankılarını dinlemekten yorulmuştu. Alnı biraz terlemişti, gri balıkçı yaka kazağının üstüne giydiği kırmızı kareli gömlek onun tarzına güvenen birisi olduğunu kanıtlıyordu. Elindeki büyük kare buzlarının erimek üzere olduğu içkisini sağa sola doğru salladı. Renkli ışıkların etrafında dönüp duruyor olması canını sıkıyordu, kızı düşündü.

Kimine göre çokta çekici gelmeyebilirdi, o madeninin içindeki en değerli parçaydı. Yeşil, zeytine benzer gözleri vardı. Siyah saçları, keskin bakışlarını oluşturmasını sağlayan koyu kaşları vardı. Oğlan duraksadı, dudaklarını araladı, elini saçına götürdü ve alnına düşen saçlarıyla oynadı. Ne yaptığını bilmiyordu, deja vu yaşıyor gibi hissediyordu. Düşünmeye devam etti. Net kıvrımlara sahipti kız, elleri kışın ortasında en değerli ormanın içine düşen kar taneleri kadar narin ve beyazdı. Teni de öyle, kendisinden daha beyazdı. O parlıyordu, etrafa daldığında onu düşünüşü gözlerinde bulanıklaşıyordu. Hayal etmesi zordu, kız gerçekten hayal edilesi kadar güzeldi ama kendisini hayallere bıraktırmayacak kadar özel de hissettiriyordu.

Aklı ona oyunlar oynuyordu, oğlan ne yapacağını bilmiyordu. Önüne koyulan yeni içkisine baktı. Artık içmek istemiyordu. Gerçi, unutmak istediği şeyleri unutmak için mi, yoksa saplantı haline getirdiği için mi içiyordu, hala bunu bilmiyordu. Hayatını olasılıklara göre yaşıyor olduğunu kendi gözleriyle gördüğünde her zamanki gibi şu an olduğu gibi o isterik kahkahasını dışarıya vuruyordu.

Oğlan, kızın gözlerinin içine baktı, kız yanaklarını saran bir çift elin kendisini çektiği anda hafifçe ürperdi. Karşısında ona dünyadaki en değerli elmasmışcasına bakan oğlanın kokusunu içine çekti. Benzetebilseydi eğer dünya üzerindeki herhangi kokuya, bu bergamot, menekşe ve gül olurdu diye düşündü. Etraflarındaki her şey bulanıktı, kalp atışlarını hissediyordu. Oğlan, fısıltıyla karışık sadece kızın duyabileceği şekilde "Eğer seni öpersem, bana karşılık verir miydin?" dedi. Kız zamanın içinde donakaldı, nefesi kesilmişti, oksijensiz kalmıştı, kim bilir belki de sadece bir oğlandı tüm bunlar. Tüm bu saniyeler içinde yaşadığı şeyler, belki de sadece oğlandan ibaretti. Nefesiyle, oksijensiz kalmasıyla belki de ilgisi bile yoktu. Bağımlı olmasına sebep olacak gözlerine bakarken onu ne kadar iyi tanıdığını, bildiğini hissetti. Olurdu ya, tanımadığın insanın gözlerinin içine bakınca bile onu aslında ne kadar çok iyi bildiğini hissettirirdi. Lee Seunghoon'da öyleydi. Kıza öyle hissettiriyordu kendisini. 

Oğlan, kızın gözlerinin önüne düşen bir parça saçı kulağının arkasına atarken kızın cevap vermesini bekledi. Kaç saat sürerse sürsün, bekleyebilirdi. Kız dudaklarını araladı "Ben.. bilmiyorum.", kekeleyerek cevap verebilmişti sadece. Oğlan, kızın gözlerine bakarken gitgide derinleşti.

"Sana ihtiyacım var, lütfen", oğlan yalvardı. Kızın aklı, sanki sonsuz bir yolun ortasında koşuyormuşcasına bağırmak istedi. Şu an ne hissettiğinin mümkünlüğü hakkında kafasını yormak istemiyordu bile. Kız, ihtiyacın olabilir, diye düşünerek kendisini geri çekmeye hazırlandı. Ama, kalbi onu öpmesini söylüyordu.

Oğlanın duyguları yoğunlaşmıştı sadece, gerçekliğe döndü. Ayırt edemediği gerçeklik. Ne yapıyorum ben, diye düşündü. Dilini arka üst dişlerinde gezdirdi, nefes aldı. Masanın üstündeki telefonunun kilidini açtı ve saatin 04:03 olduğunu gördü. Zamanın içinde buharlaşmış olmayı diledi, bir gün, günün ortasında, yüzüne güneşin düştüğü sıralar eliyle güneşin yüzüne düşmesini engellerken dünyadan siliniyor olmayı diledi sadece.

Oturduğu siyah deri koltuğa kafasını kaydırdığında, yanında omzundan saçları küt kesilmiş kıza baktı. Elindeki içkisini pipetiyle içerken giydiği kotun yırtık olan kısmıyla oynuyordu. Sarhoştu büyük ihtimalle, oğlanın ona baktığını görünce kız ona baktı ve güldü.

Oğlan, ifadesiz kalarak önüne döndü. Masadaki içkiyi hızlıca alıp kafasına dikti, buzla dolu boş bardağı masaya koyduktan sonra telefonunu masadan aldı ve ayağa kalktı.

İçtiği içkilerin parasını ödedi ve yoğunlaşmasını sağlamış olan bu bardan çıktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

heartbreak hotel • lshHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin