PİYANGODAN EV ÇIKTI...!

TANITIM:

Yoo in sevgilisinin aldattığını öğrendikten sonra en yakın arkadaşında kalmaya başlar ve bir gün arkadaşının baskıları yüzünden dışarı çıkıp alış veriş yaparlar. Alış veriş sırasında kazandığı çekiliş bileti hayatını tamamen değiştirecektir. Hyun-wu Ji ise arkadaşının baskılarıyla aldığı biletin kaderine giden yol için olduğunun farkına varmadan kader onun için ilk oyununu oynamıştır. Alınlarına yazılan bu yazı ikisini bir evde birleştirirse ne olur? Ya kızılca kıyamet kopar ya da bir aşk masalı bizi bekler. Benimle birlikte ev gözetlemeye ne dersiniz?

Birinci bölüm...

"Uyan artık" diye bağırdı genç kız. Günlerdir dünyanın sonu gelmiş gibi davranan arkadaşına gram sabrı kalmamıştı. Kız bağırışla yataktan fırlarcasına doğrulup şiş gözlerini ovuşturarak "Yine ne var" bakışı atıyordu. Son bir haftadır en yakınım dediği arkadaşının evinde kalıyor ve evden dışarı adımını bile atmıyordu.

Sevgilisinin aldattığını öğrendiğinden bu yana arkadaşı PARK MİN YEONG tan başka gidecek hiçbir yeri yoktu. Yıllarca çalışıp didindiği evi arkasında bırakıp pılını pırtını toplayarak terk etmişti. Gözleri yaşlı burnu deli gibi akarak arkadaşının kapısına sığındığında yüreğinin yangısı azda olsa inmişti.

Tabi PARK MİN de arkadaşını öyle gördüğünde hemen içeri almış ve ona destek olmaya çalışmıştı ama son bir haftadır dünyanın sonu gelmiş gibi davranana bu kızın haline alışık olmadığından mıdır yoksa tahammül edemeyişinden midir bilinmez kafayı yiyecek gibi hissediyordu.

YOO IN NA üzerinde ki yorganı yeniden çekip yatağa gömüleceği sırada PARK MİN yorganı yakalayıp çekiştirerek kızın üzerinden alıp "Kendine gel artık!" diye gürledi. Üzülmesi için ona maksimum 3 gün tanımıştı ve zamanı fazlasıyla dolmuştu.

Yoo in yataktan çıkıp arkadaşının üzerine yürüyerek "NE!!! YİNE NE VAR!" diye bağırmaya başlayıp arkadaşının üzerinden çekiştirerek aldığı yorganı kızdan zorla alarak yeniden yatağa gömüldü. Park min iç çekerek kızın başına yeniden dikilince yoo in yorganı hışımla üzerinden atıp "Benden ne istiyorsun?" dedi.

Park min biraz rahatlamış hissederek kendini "Benimle alış verişe gelmeni istiyorum." Dedikten sonra içinden dua etmeye başladı. Bu kızın en çok sevdiği şey alışverişti. Yoo in öfkeli gözlerle kıza bakıp "Beni bu halde alışverişe mi çıkarmaya çalışıyorsun!" diye gürledi.

Park min başını sallayarak onaylarken gayet neşeli davranmaya çalışıyordu bu şekilde belki arkadaşı kendini iyi hissederdi. Yoo in iç ekerek yataktan ayaklarını zorlayarak çıkarken "Sadece bir saat!" dedi. Her ne kadar alış veriş için bir saat cümlesi iki kız için kulağa komik geliyor olsa da...

İkisi de hazırlanıp kendilerini ılık bir bahar ayının serinliğine bırakırken yoo in havanın güzelliğiyle neden daha önce dışarı çıkmadığını düşündü. Hafif sıcak esen rüzgâr buz tutmuş yüreğini ısıtıyordu. İstemeden yüzüne değen sıcaklık gülümsemesini sağlarken park min arkadaşının bu küçük gülümseyişini fark etti.

İçi rahatlayarak girilen büyük alışveriş merkezindeki envai çeşit mağazalara girerken çoktan iki saati geçirmişlerdi bile. Park min Mağazanın vitrininde sergilenen gömleği yoo İne gösterip "Bu nasıl duruyor" diye sordu.

Yoo in açık mavi tamamen iş kadını tarzı olan gömleği anlamsız yere beğenip başıyla güzel diye onayladıktan sonra içeri hızla girip görevlilerden birine gömleği sordu. Satış danışmanı gömleğin yerini kıza söyleyip tek kaldığını belirttikten sonra elinde deli gibi birikmiş ürünleri dağıtmaya devam ederken yoo İn kızın söylediği tarafa doğru gitti.