Aşağıdan gelen seslerle yattığım yerde kıpırdanmaya başladım. Gözlerimi araladığımda ilk gördüğüm babamla benim eski evimizde ki fotoğrafımız oldu. Bir anda aklım hayal meyal hatırladığım o güne gitti. Bahçede top oynarken düşüp dizimi kanatmıştım. Babam dizimin kanadığını gördüğünde gelip hemen önümde diz çökmüştü. Annemde o anımızı kaçırmadan fotoğrafımızı çekmişti. Keşke o günde kalabilseydikte babam bizi hiç bırakmasaydı. Ben eskilere dalmış giderken beni düşüncelerimden ayıran şey karnımın guruldaması oldu. Kendi kendime gülüp yataktan kalkıp odam da ki banyoma gittim. Günlük rutinlerimi halletikten sonra üstümü değiştirip odamdan çıktım. Nazlı teyze izinliydi ama belli ki erken gelmiş. Mutfakta olduğuna göre ilk işi de bana kahvaltı hazırlamak olmuş heralde. Sessiz olmaya özen göstererek aşağıya inip mutfağa ilerledim. Kapıdan gizlice baktığımda ocağın önünde krep yapan bir Hakan görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Gayet ustaca krepleri tavada çevirip pişenleri yanında hazırladığı tabağa alıyordu. Hiç ses çıkarmadan kapının kenarından onu izlemeye başladım. Hakan hızlı hareketlerle krepleri bitirdikten sonra krep tabağını alıp mutfağın bahçeye açılan kapısına doğru ilerledi. Tam çıkıcakken durup konuşmaya başladı.
''Daha ne kadar orda durup beni izliceksin?'' dediğinde olduğum yerde sıçradım. Ne yani benim burda olduğumu biliyor muydu? Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışarak onun yanına gittim.
''Günaydın.''
''Sana da günaydın Ceylin.'' dedikten sonra bahçeye açılan kapıdan çıktı. Bende onu takip edip bahçeye çıktığımda kahvaltı masasının hazırlanmış olduğunu gördüm. Diğerleri daha gelmemiş olmalı ki bahçenin etrafında ki korumalar resmi olanlardı. Normalde diğerlerinin gece de burada olması gerektiğini sanıyordum ama demek ki yanılmışım.Bakışlarımı tekrar masaya çevirdiğimde Hakan'ın sadece iki kişilik hazırladığını gördüm. Ona sormak için başımı kaldırdığımda yanımda olmadığını fark ettim. Tam ona seslenicekken elinde meyve suyu bardağıyla masaya gelip tahminimce benim tabağımın önüne koydu.
''Evet masa hazır hadi gel otur.''deyip meyve suyu bardağını koyduğu tabağın orda ki sandalyeyi işaret etti. Kafamı sallayıp oturunca o da benim karşıma oturdu. Tabağına yaptığı kreplerden birkaç tane koyup bana uzattı. Elinde ki tabağı aldıktan sonra o da benim önümde ki tabağı alıp kendi önüne koydu. Daha fazla sessiz kalmayıp diğer çocukların nerde olduğunu sormak için ağzımı açmıştım ki Enes'in neşeli sesi açtığım ağzımı konuşamadan kapatmamı sağladı.
''Günaydın Gençler.'' dediğine gülümseyip bende ona karşılık verdim.
''Sana da Günaydın Enes.'' Hakan'sa sadece başını sallayarak cevabını vermiş oldu. Enes'in arkasından diğerleri de gelince yerimden kalkıp onlara boş sandalyeleri işaret ettim.
''Siz geçin oturun bende size servis getiriyim.'' Enes'le Emre boş sandalyelere geçerken Kaan'da benim peşimden geldi.
''Bende sana yardım edeyim. Tek başına nasıl getiriceksin.''dedikten sonra birlikte mutfağa gidip onlar içinde servisleri hazırlayıp tepsiye koyduk. Kaan kendisine ve çocuklara kahve yapacağını söylediğinde bende ona kahvenin ve bardakların yerini gösterip hazırladığımız tepsiyide alarak bahçeye geri çıktım. Servisleri masaya yerleştirip yerime geçtim. Biz kahvaltıya başladığımız da Kaan'da elinde 3 tane fincanla gelip boş yere geçti. Kahveleri Emre'yle Enes'e verip o da kahvaltısına başladığında dün akşam ki yemeğin aksine kahvaltı oldukça sessiz geçmişti. Kahvaltıdan sonra masayı toplamak için kalktığımda Hakan bana engel olup masayı Enes'in toplucağını söyledikten sonra Enes'i masada bırakıp hepimiz içeri geçtik. Televizyonda boş boş kanallara bakarken Hakan'ın sorusuyla ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli 🌀
Novela JuvenilÖğrendikleri Koskoca Bir Yalan Havuzunda Boğuluyormuş Gibi Hissettiriyordu. Hayatında ki herşey GİZEMLİYDİ. Ta ki o teker teker çözmeye başlayana dek. Aslında inandığı gerçek yalandan ibaretti...