"Sofiçka hey nerdesiiin? Ben geldiim" Elnanın sesiyle yatağımdan fırladım.
"Elnuçkaaaaa!"yüzümdeki kocaman gülümsemeyle koşarak Elnayı kuçaklamaya gittim. Bizim bir birimizi çağırmamız aynen böyle işte.
"Neden geç geldin Elna?" saate bakarak konuştum. Gece saat 1 olmuştu.
"Evet babam işten geç geldiği için benide dize geç getirdi. Sen onu bunu burakta neler oldu anlat bakalım" odama doğru giderek konuştuk. Glu uyanmamıştı. Zaten onun yanında top atsan uyanmaz.
Elnanın her şeyden haberi vardı. Kuzenim olduğu için ve aramızdan su geçmediği için bir birimize her şeyimizi anlatıyorduk. Derekten de haberi vardı. Gözüme gözükenleri konuştuğumda şaşkına uğradı.
"Böyle bir olay oldumu gerçekten? Derekle yani" tek kaşını kaldırarak konuştu. Takıla takıla bir Dereyemi takıldı yani.
"Bende bilemiyorum. Olsa bile hatırlamıyorum. Belkide gelecekte olacak. Çünki gördüklerim gelecekte karşıma çıtığına göre. Ama belkide bir rüyaydı." halının desenlerine bakarak konuştum. Daha hiç kimseye anlatmamıştım ilk gün Glunu kaçırdıklarını gördüğümü. Onun gelecekte gerçek olmamasını diliyorum.
"Hmmm peki Dereki nasıl bulmayı düşünüyorsun? 5yıldır konuşmuyordun" yüzüme bakarak sordu. Sahi nasıl bulucaktım Dereki? Yada onu bulmak kolay. İnternet denilen bir yeni çağ arama aracı var.
"O iş bende. Elna bir şey sorucam? Sence bu başıma gelenler normalmi? Çünki sen gayet normal karşıladında" kaşlarımı çatatak pür dikkat Elnaya bakıyodum. O ise yanımda uzanmış uyukluyodu.
"Garip şeyler. Ama beni bilirsin böyle şeylere tepkim abartılı olmaz. Sakin karşılarım. Bir şey diyeyimmi dikkatli olmaya çalış ve her önüne gelene başına gelenleri anlatma. Ayy dayanamıycam uyuyorum ben" esneyerek konuştu. Of benide esnemek tuttu hayvan yanımda esnemezse olmaz sanki.
Uyumadan önce internette bir araştırma yapayım sonra uyurum. Leptopumun karşısına geçdim ve Dereki aramaya koyildum. Facebook, Twitter, Instagram üçünde de aramaya koyuldum. Derek adında kişi çok hangisi acaba.
💻💻💻Aramayla geçen bir saatin ardından bulmuştum sonunda. Bir mesajda yazdımmı iş tamamdır.
"İyi akşamlar Derek. Benim Sofia. Seninle acilen görüşmem gerekiyor" mesajı yazdığım gibide yolladım. Fazla ciddi olabilir ama en doğrusu böyle yazmam evet. Şimdi uyuya bilirim.
***
"Sofi! Sofiii!.... Sofi!" biri bana sesleniyodu. Gözlerimi yavaşca açtım. Odamda değildim. Neresi burası?her taraf karanlık hiç bir şey görmüyordum
"Sofi!Sofi!" aynı ses yine beni çağırdı fakat bu defa daha yakından geliyodu sesi.
"Kimsin?Nerdeyim ben?" sonunda konuşa bilmiştim. Ama ses gelmedi. Kim bu beni çağıran kız?
"Ben senim sende ben! Burasıda senin yerin!" kendimle yüz yüzeydim. Bu ne biçim iş. Kaçmak, kurtulmak için bir yer aradım, bir ışık aradım fakat yoktu. Görmesem bile ayağa kalktım ve koşmaya başladım. Benim yerim karanlık olamaz. Ansızın her taraf aydınlandı. Bir kaç dakikalığına gözlerim göremez oldu. Işığa alışınca buranın bir kumsal olduğunu gördüm. Annemlerle geldiğimiz kumsal ve bir defasında az kalsın boğulup öleceğim kumsal. Etrafıma baktım kimse yoktu. Tıklım tıklım dolu olan bu yerde bir tek insan ben vardım. Aniden kendimi suyun içinde buldum. Boğuluyordum. Suyun yüzeyine çıkmak için çırpınıyodum fakat beni suyun karanlık derinliklerine çeken bir şey vardı. Çırpındıkca daha da derine batıyodum. Pes edip çırpınmayı buraktım ve o an biri belirdi karşımda. Daha önce hiç görmediyim biri. Çırpınmıyordu o da. Gözü açık suya batıyodu. Aynı hizada aşağı doğru gidiyordu ve nefesim daralıyordu. Sonunda dayanamayıp kızın kolundan yapıştım ve suyun yüzüne çıkarmak için ayaklarımı çırpdım. Sudan çıktığımız an içime derin bir nefes çektim. Kıza baktığımda kumsala çıkmıştı arkası bana dönük ve yanında annemler vardı. O, o kız bendim. Kendim kendimi kurtarmıştım.
Yıllardır bilemediğim gerçeği şimdi bildim. Küçükken beni kurtaran kendimmişim.
"İşte cevabın ben senim. Ben senim. Ben seniim" yine aynı sesi duydum. Arkasınca hızla suyun içine doğru çekiştirildim.
Nefes nefese uyandım rüyadan. Fakat elbiselerim yerim su olmuştu. Sırıl sıklam suyun içindeydim. Peki gördüklerim rüyaysa benim üzerim neden su?Kahkaha sesleriyle odaya göz gezdirdim. Gluyla Elna bana bakıp gülüyordu. Ne var der gibi baktım ikisinede. Son anda fark ettim ellerindeki kovayı.
"Komikmi şimdi bu?! Ne biçim şaka anlayışı bu!" ikisininde üstüne bağırdım ama beni kaale almıyolardı. Bir hışımla yataktan kalkıb banyoya gittim. İçimden ikisinede sövüyodum. Bende sanmıştımki gerçektende... Ah neyse. İkisindende bunun intikamını alacağım ama şimdi değil. Hele bi gülsünler. Dışarıdan hala gülüşme sesleri geliyodu.
"Hadi Sofi komikti. Uyandığındaki yüz ifadeni gö..." Glu sözünü tamamlamadan kahkahanı basdı.
Ödeticem size görürsünüz.
"Ha ha ha çok komik!" diye banyodan bağırdım.
Bu gün üniversiteye gitmem gerekiyor. Bunun için çabuk bir duş aldım kız kardeşimede takmadım şimdilik. Son kurs olduğumdan derslerim az ve ben bu derslere gitmeye üşeniyorum. Üniversitede okumağın ayrıcalıkları çok fakat çok az okuyosun. Yılların nasıl gittiğini, üniversitenin bittiğini son kursta biliyosun ve işte onda geç oluyor. Kendi kendine bu yılları verimli geçirseydim , dersleri sık okusaydım, bir tecrübem olsaydı, aktivitem olsaydı, arkadaşlarımla bolca vakit geçirseydim ve saire bunun gibileri olsaydı daha güzel ve eğlenceli olurdu. Dalıp gitmiştim banyo kapısının tıklanmasıyla kendime geldim ve dışarı çıkıp hazırlandım. Eylül ayının sonları olsa bile bu günlerde havalar sıcak geçiyor. Pek kalın giyinmeme gerek yok yani.
***
Birinci dersim bitmiş aynı sıktılıkla ikinci dersimin bitmesini bekliyodum bununlada bu günlük özgürdüm. Son 5dakika. Ne uapsam diye o taraf bu tarafa bakınıyodum. Professorümüz Paul McCartney ise durmadan bir şeyler anlatıyodu. Ama dinleyen kim. Her keş offlaya pufflaya saate bakıyodu. Vakit geçsin diye her kese bir söz atıp dalga geçtim geçemeyediklerimden ise surat yaptım . Son 1dakika her kes hazırolda bekliyor ben dahil böyle zamanlarda beni hep gülmük tutuyor. Ve sonunda zil ve ders bitti."Evet arkadaşlar çıkabilirsiniz"professorün demesiyle her kes ışık suratiyle sınıftan çıktı. Bense bütün yavaşlığımla ayakalrımı yerde sürükleyerek, böyle yapında daha çok yoruluyorum, sınıftan çıktım. Telefonuma gelen mesaj sesiyle açtım ve baktım. Tamam aklımdan çıkmış Dereke mesaj atmıştım facebooktan şimdi cevap yazmış.
"Merhaba Sofia. Tamam sanırım acil bir şey bunun için görüşelim. Adress bizim tepelik
Derek Hallaton. "
Yüzüm kızarmıştı çünki bizim tepelik dediği yer aslında bizim her zaman buluşup ders çalıştığımız yer. Ben sanmıştım ki, benimle bağlı anıları hatırlamaz. Heyecanla cevapladım. Bu iş tamam. Üniversiteden çıkmak için foyeden geçmeye hazırlaşıyodum. Bir şeylerin ters gittiğini onda anladım. Çünki hiç kimse yoktu ortalıkta. Etrafıma bakarak foyeye girdiğim an asılı insanları görmem bir oldu. Hepsi boğazlarında iple bağlanmış foyenin içinde bulunan balkondan sallanıyodu. Vahşet dolu bu görüntüye karşı ağzımdan bir çığlık koptu. Çünki içlerindekilerin hepsi benim sevdiklerimdi. . Ağlayarak, haykırarak yanlarına koştum. Hepsi ölüydü,suratları mos mor olmuştu. Nasıl olur? Gerçekmi bu? Kendimi tokatladım fakat gerçekti hepsi buradaydılar. Cansız bedenleriyle buradaydılar. Annem,babam, Glu, Elna, Deff beşi de buradaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CLOUD
FantasyBir şeyin gerçek olup olmadığını nasıl anlarsın? Ya yaşadıklarım gerçekse kim inanır bana? Peki ya Derek, o yanımda olucakmı bunca şeyler olmuşken... 21 yaşına gel ve bir anda hayatın alt üst olsun. Çocukluğunda sevdiğin adam ve ailen tarazideyse eğ...