Yağmur'un bana şans getirdiğine inanmaya başlamıştım. Gün boyunca bir sürü insan önümüze oturmuş ve resimlerini çizmemizi istemişti. Yağmur benim kadar iyi çizemese de çabuk kapıyordu. Zaten kendi eserlerini satmak yerine saklamayı tercih etmişti. Gelen geçen bir kaç insan ve oradaki sıcakkanlı esnaflar Yağmur'un çizimlerine iltifat etmişlerdi. Onun iyi hissetmesini sağlamak, Yağmur'un çocuksu sevincini görmek onları mutlu ediyordu. Hava kararmıştı ve biz toplanmaya başlamıştık. Çizim yaptığımız sırada Allahtan atıştırmıştık. Yoksa açlığımıza yeni bir açlık eklenmiş olacaktı. Bütün gün neredeyse somurtmuştum. Her ne kadar müşterinin fazla olması ya da Yağmur'un sevincine tanık olsam da sabah söylenilenler bir şekilde canımı sıkmıştı ve bu geçmiyordu. Ne zaman bu kadar kırılgan olmaya başladığımı düşünmeye çalıştım. Hiç bir zaman? Öyleydi...Ama bu kız farklı noktalarımı ortaya koymakta iddialı duruyordu. İtiraz edemezdim. Etmiyordum da.Kazandığım paranın yarısını Yağmur'a doğru uzattım,
''Bu ne?'' diye sordu bana dik dik bakarken.
''Neye benziyor?'' dedim parayı önünde tutarken,
''Ben öğrenmeye geldim. Para almaya değil.'' dedi net bir şekilde.
''Müşteri kazanmamıza yardımcı oldun.İkiletme.'' Elimdekine kısa bir süre baktıktan sonra gözleri beni buldu,
''Bunu farklı bir şekilde ödesen?'' Kaşlarımı çattım,
''Ne gibi?''
''İlk önce artık gülümsesen? Ardından beni mucizevi bir yere götürsen ve şu sıkıntı yaptığın şey hakkında konuşsak?'' Yağmur'a kısa bir gülüş attım ve eski moduma hızlı bir geçiş yaptım,
''Sıkıntım geçti,iyiyim ben.''
''Pek öyle durmuyor.'' dedi elimi ittirirken. Eşyalarını sahiplenmişti. Gözlerimi devirip parayı cebime tıkarken bende kendi eşyalarımı aldım,
''Aç mısın?'' diye sordum konunun değişmesi için. Yola koyulmuştuk,
''Belki,biraz?'' gözleri kısa bir süreliğine beni buldu ama ona bakmamaya gayret ederek yürümeye devam ettim.
''Tamam.'' dedim kısa ve net olarak. Sanırım bugün bir paket bitirmiştim ve son sigaramı da gömleğimin cebinden alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Derin derin nefesler çekerken Yağmur da pes etmiş görünüyordu. Aramızda rahatsız edici bir suskunluk varken bir lokantaya girdim ve ikimize yarım ekmek et döner yaptırıp yanına da ayran aldım. Bunları paketlerken aklıma Yağmur'u nereye götüreceğim geldi. Bana göre mucizevi olan bir yere... Mini lokantadan çıktıktan sonra sigaramı da rastgele fırlattım,
''Burada yemeyecek miyiz?'' diye sordu Yağmur.
''Hayır.'' dedim kısaca ve Yağmur'un önüne takılarak beni takip etmesini sağladım. Yorulmuştu ve elindekiler ona yüktü fakat hiç dokunmadım. Ona kendimce ceza vermeye çalışmam bana bile komik gelmişti ama pes etmedim.Kendime küçük bir bakkal bulup oradan yeni bir sigara aldım son olarak... İnsanların azaldığı,tenha,boş alanlara doğru ilerlemeye başladığımızda Yağmur yine dile geldi,
''Bana bir sürpriz yapacağını hisseder gibiyim?'' Ağzımı aramaya çalışıyordu. Kendimce yamuk bir gülümseme takındım suratıma. Tabii Yağmur arkamda kaldığı için bunu göremedi ama olsun...
''Sadece mucizevi bir yer.'' dedim sessizce. İstediğim yere ulaşmamız için önümüzdeki su akıntısını geçmemiz gerekecekti. Yağmur'a döndüm, ''Önümüzdeki taşları görebiliyor musun? Onlara sağlam adımlar atmamız gerek.'' Nehrin ortasında büyük kayalar vardı ve onları düşmeden geçmemiz gerekti. Hemen karşımızda olan manzarayı işaret ettim. Çiçekler vardı. Bir sürü çiçek...Gecenin karanlığında bizi aydınlatmak için binlerce yıldız vardı başucumuzda. Ve önümüzde çok güzel bir akıntı...Kimse yoktu. Sadece biz olacaktık bu gizli noktada. Yağmur korkmuş ama cesur görünmeye çalışarak kafasını olumlu anlamda salladı.İlk ben bastım kayaya sonra Yağmur'a gelmesi için işaret verdim,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANASSE
Genç Kız Edebiyatı''Kafamdaki pembe balıkları yaratan sen, sana ihanet eden onlar.''