Malumunuz sınav haftası ve her zavallı öğrenci gibi bu salak dönem bizi de vuruyor. Geç yayınlarsak kusura bakmayın lütfeen. Çok yeni bir hikaye olduğu için okuyucu sayısını pek dikkate almıyoruz ama umarım artaar. Neyse 2. bölüm sizlerlee, umarım beğenirsiniz :)
Önümde kıvırtarak yürüyen ve kıkırdayıp duran kızlara gözlerimi devirdim ve içkimi yudumlamaya devam ettim.
Gerçekten, bu basit hareketlerden etkilendiğimi mi sanıyorlardı?
Yüksek sesle homurdandıktan sonra yanımda oturup etrafı kesen Emre'ye baktım. "Başıma abaza mı kesildin lan?"
Bana bakıp el hareketi çektikten sonra kızları kesmeye devam etti. Anlamsızca sırıttım ve sesimi duyurmak için bağırdım. "Sıkıldım burada, hadi gidelim!"
Lafımı ikiletmeden ayağa kalktı. Akıllı çocuk. Bar taburesinden kalktım ve ellerimi cebime koyup çıkışa yürümeye başladım.
Hayır, filmlerde olduğu gibi hızla önümden çekilip bana yol falan vermediler. Burada kimse öyle şeyler yapmaz. Kimse kimseden üstün değildir, herkes aynı bok çukurundan geliyor sonuçta.
Hepimiz boka batmış ve çırpınmayı bırakmış bir avuç zavallıydık. Ve bunu tabi ki dışarı vurmuyorduk. Belki onlar hep çukurda oldukları için bilmiyorlardı ama ben biliyordum. Dışarıdaki hayatı, kağıdın beyaz tarafını biliyordum.
Ve buraya çekildikten sonra, asla geri dönüşün olmadığını bilmeyecek kadar dışarıdaydım. Burada hayatta kalmak istiyorsan, duygularını saklamalıydın.
Bilirsiniz, her kötü çocuğun bir travması vardır. Bu saçmalığı kim uydurdu bilmiyorum ama biraz haklılık payı var. Kötü olmayı kötüden öğrenirsin sonuçta. Eh, ben de bu konuda boş değilim.
"Nereye gidiyoruz şampiyon?" diyen Emre'ye bakıp omuz silktim. "Toz'a uğrayalım derim ben. Bu aralar parlamaya çalışıyor, bir katkımız olur."
Barın ismini düşünüp kendi kendime sırıttım. Adı Toz'du ve polisler orada neler döndüğünü anlamayacak kadar saftı. Daha doğrusu, birkaç baskın olmuştu ama işler artık çok daha gizli yürütülüyordu. Biliyorum, o zıkkıma da bulaşmışlığım var.
Aslında 'kötü' diyeceğiniz her şeyin en ince detayına kadar batmış durumdayım, ama artık şikayet etme lüksüne sahip değilim. Geri dönüşü olmayan bir yoldayım, zaten yolumu çoktan kaybettim.
Toz'a yaklaştıkça aklıma gelen düşünceyle Emre'ye döndüm. "Oğlum, senin bu bardaki kız ne oldu?"
"Bilmem ki lan, sabah okul var diyerek sıvıştım evden." dediğinde suratına yumruğumu geçirmemek için yumruklarımı sıktım. Piç herif, bilmesine rağmen söylemekte ısrar ediyordu. "Pardon lan." diye homurdandığında umursamaz görünmeye çalıştım ama işe yaradığına emin değilim.
Not düşmeliyim sanırım; kötü diyeceğiniz ve bulaşmadığım tek bir şey var. Ben tek gecelik ilişki yaşamam. Flörtleşirim ama asla kızları uçkurum için kullanmam. Asla hem de. Bunu yapan piçlerden de tiksinirim.
O piçler beni bu bataklığa sürükledi zaten.
Şaka yaptığını sanan Emre "Ne oldu lan, değer mi veriyorsun kızlara? Kime bağlandın?" deyip kahkaha attığında ona yan gözle bakıp pis bakışlar attım.
Tam bardan içeri adım atarken "Ben kimseye bağlanmam." diye homurdanacaktım ki şarkı söyleyen kız lafları ağzıma tıkadı.
Öncelikle, etkilendiğimden değil, ses çok yüksekti. Tamam etkilendim, her neyse.
Sarı saçları beline kadar uzansa da fiziğini gizlemiyordu ne yazık ki. Gözlerine yaptığı koyu makyajı ve kıyafet tarzıyla etrafına karanlık enerji saçıyordu resmen.
Yine de, tüm bu makyajın, karanlığın ardında masum biri vardı sanki. Belki de fazla içtiğimden kafa yaptı, emin değilim.
Sahneye en yakın masaya ilerledik ve barmen hızla biraları önümüze koydu. Sahneye o kadar yakındık ki, Emre ibnesi hormonlarına hakim olamadı ve kıza salya akıtarak bakmaya başladı.
Kızsa onu ya görmüyordu, ya da görmemezlikten geliyordu. Gözleri kapalıydı ve kendinden geçtiği belliydi, yine de uyuşturucu kullanmadığına emindim.
Şarkının sözlerinin aklıma getirdiği düşünceyle suratımı buruşturdum ve sesine yoğunlaştım. Duyduğum en inanılmaz sesti. Yani sanırım.
Her şey gayet güzeldi, ta ki Emre'nin eli kızın bacağına sürtünene kadar.
Şerefsiz herif, gözlerimin önünde kızı elliyordu. Kafamı hafifçe kaldırıp yukarı baktım. Kızın suratından dehşet dolu bir ifade geçse de bunu tek fark eden bendim.
Kızın tepki vermeyişini Emre olumlu anlamış olacak ki, pis işlerine devam etti. Ben de kıza yardım etmeyi düşünsem de, tepki vermediğinden susmayı tercih ettim.
Arkadaki gitarist kız şarkının sonlarına yaklaştığını belli eden gitar soloya girerken, sarışın olan gitarını bırakıp yavaşça öne doğru eğildi.
Bunu gören Emre sırtını dikleştirip sırıtırken elimdeki bira şişesini sertçe tutuyordum.
Sarışın masamıza doğru eğildi, Emre'nin bira şişesini aldı ve ayağa kalkıp biradan bir yudum aldıktan sonra, şişeyi tüm gücüyle Emre'nin kafasına geçirdi.
Emre şaşkınlıkla yere yığılırken, kız hiçbir şey olmamış gibi gitarını çalıp şarkının son nakaratlarını söylemeye devam etti.
Tüm bu sahne boyunca tek yaptığım sırıtmak ve şaşırmaktı. Böyle bir şey beklemiyordum doğrusu. Emre piçine de iyi olduğu için sesimi çıkarmadım.
Şarkı bittiğinde bütün bar alkışlarla inlerken kırılan şişe sesleri araya karışmaya başlamıştı bile.
Biramın son yudumunu boğazımdan akıttıktan sonra, kızı taklit ederek elimdeki şişeyi en yakındaki adamın kafasına geçirdim.
Benim bunu yapmamla zaten başlamış olan bar kavgası patlak verdi ve herkes birbirine saldırmaya başladı. Bu işten zevk aldıklarını biliyordum.
Özellikle barmenlerin sırıtışı görülmeye değerdi.
Eğer barınızda böylesine bir kavga çıkarsa, ününüzün tüm şehre yayılması sadece saatler alır. Ve onlar da bunu biliyordu.
Kalabalık gittikçe daha da çıldırıyordu. O kargaşada hayatının en büyük hatasını yapmış olan adam yüzüme bir yumruk geçirdi. Kalabalık aniden bize döndü. Evet evet alt tarafı bir yumruk yedim. Hadi ama kavgaya devam millet.
Emre adamın yakasından tutup göz hizama kaldırdı. "Bu yüzü unutmayacağım." diye fısıldadım. Adamın gözleri büyüdü. Muhtemelen kime vurduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
Emre adama sıkı bir yumruk geçirdi ve adam yeri boyladı.
Etraf yavaş yavaş sakinleşiyordu. Emre son adama yumruğu geçirdi ve gece bizim için bitti. Ama gözüm hala onu arıyordu. Neden onu arıyorum? Neden beni bu kadar etkiledi? Bunlar cevabını bilmediğim sorulardan sadece birkaçıydı.
Emre kafasıyla çıkışı işaret etti. Kafamı salladım ve yürümeye başladım.
Arkamızdan gelen topuk sesiyle durakladım. Lütfen onun süper seksi topuklu botları olsun. Lütfen. Lütfen. Yavaşça arkamı döndüm ve ona baktım. Her yabancıya karşı taktığım o soğuk maskeyi kim olursa olsun ihmal edemezdim.
Bana baktı ve hafifçe gülümsedi. Emre'ye doğru seksi seksi yürümeye başladı. Tanrı aşkına! Bu kız böyle yürümeyi nerden öğrenmişti. Arkasından bir bira şişesi çıkardı. "Sanırım sana borçlandım. Ama kafanla değil ağzınla iç." Emre öküzü hala kızın o mükemmel gözlerine bakıyordu.
Kız koluna bağladığı siyah bir bez parçasını çözüp yanıma yaklaştı. Bezi alıp kanayan dudağıma nazikçe bastırdı. Gözlerimin içine bomboş baktı. Elimde hissettiğim soğuklukla afalladım. Hiçbir soğuk beni bu kadar yakmamıştı. Bezi elime bırakıp kulağıma fısıldadı.
"Güzel kavgaydı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Kendime Sakladım (ARA VERİLDİ)
Teen FictionDünyada yaşayan 7 milyar insan, 7 milyar ruh var. Ve bazen tek ihtiyacımız olan, içlerinden birisi. -One Tree Hill-