Ada haftanın son okul gününe uyandı. Kendine gelince yatağından doğrulup kalktı. Pencereye doğru ilerledi. Pencereden görünen Toronto manzarasına baktı ve
"Bugün çok güzel olacak" dedi.
Ada ailesi ile Toronto'da yaşıyor ve orada üniversitede Hukuk okuyor. Ailesinin tarihi profesyonel avcılarla dolu ama Ada küçüçük bir kız iken bile kendi yolunu izleyip adaleti sağlamayı istedi. Bölümünün en başarılı öğrencisi Ada bu yıl son sınıfta ve hayallerini gerçekleştirmeye az kaldı. Bu hastalık gibi yapışan avcılıktan uzak durmayı tercih etti. Ailesi yüzyıllar boyunca bilinmedik varlıklar avlamışlar ve bu efsaneler günümüze kadar geldi.
Ada ailesinin tarihini devam ettirmeme gibi düşüncelere dalmışken biranda annesinin kapıdan seslenmesiyle kendine geldi.
"Günaydın bebeğim"
"Günaydın anneciğim, nasılsın?"
"Ben iyiyim canım ama seni biraz düşünceli gördüm" dedi kızına doğru ilerlerken.
"İyiyim anneciğim uykumu alamadım sanırım" dedi aklına ilk gelen geçiştirme cümleleriyle.
"Tamam o zaman daha hazırlanmamışsın geç kalacaksın dersine" dedi annesi.
"Haklısın hemen hazırlanıp çıkmalıyım" dedi annesi onu öpüp odadan çıkarken.
Ada banyoya geçip yüzünü yıkadı kısa koyu kahve saçlarına çeki-düzen verdi. Odasına dönüp üzerine yazlık kolsuz bir elbise giydi. Dudağına şeftali tonunda bir parlatıcı ve kirpiklerine maskara sürdükten sonra kitaplarını ve çantasınıda alıp aşağı indi. Annesine ve babasına öpücük verip arabasına bindi. Müziği açıp üniversiteye doğru yol aldı.
Fakültesinin otoparkına arabasını park etttikten sonra okula girerken çantasında telefonunun çaldığını duydu. Çantasını karıştırıp telefonunu aradı.
"Tanrım! Nerde bu telefon.. Ayyy..!"
Ada yürürken bir yandan da çantasını karıştırdığı için birisine çarpmıştı.
"Çok afedersii..niiz.." dedi zorlukla. Karşısında uzun boylu kumrala dönen sarı saçlı, saçları gözüne doğru düşen bir çocuk duruyordu.
"Asıl siz afedersiniz. Telefona kitlenmiştim sizi görmedim." dedi yere düşen kitapları ve çantayı toplarken.
Adaya kitaplarını verdikten sonra tekrar özrünü dileyerek birbirleriden uzaklaşarak yollarına devam etti. Ada bu fakültede ilk defa görüyordu bu çocuğu.
"Her neyse" diyerek yoluna devam etti Ada. Onun için çokta önemli birşey değil erkekler.
Ada gün boyu dersine girdi. Dersi bittikten sonra Sherry ile kafeteryada biraz laflamak için oturdular.
"Bugün çantamda telefon ararken binanın girişinde bir çocukla çarpıştım." dedi Ada.
"Ciddi misin? Ee.. Çocuk nasıl biriydi?" dedi Sherry sarı saçlarını karıştırarak.
"Atma şu bakışı bana Sherry!" dedi Ada gülümseyerek.
"Ben bir bakış atmadım. Hem ne var yani senin birine karşı birşeyler beslemeni istiyorsam?" dedi Sherry arkadaşına göz kırparak.
"Ben kimseyi istemiyorum Sherry, zaten bu yıl son gideriz artık bu şehirden" dedi
Tam Sherry konuşmaya başlayacakken Jake arkadan sessizce gelip yanağına bir öpücük kondurdu. Sherry ve Jake, Ada'nın çocukluk arkadaşları. Birbirlerine lisede aşık oldular ve 8. yıllarını dolduracaklar.
"Korkuttun beni pislik!" dedi Sherry irkilerek.
"Bende seni seviyorum hayatım." dedi Jake diğer yanağına öpücüğü kondururken.
"Neyse gençler ben gidiyorum size iyi sohbetler" dedi Ada ve ayağa kalktı.
"Ada hayırdır ben geldim kalkıyorsun?" dedi Jake
"Evde işlerim var biraz o yüzden gitmem lazım kusura bakmayın" dedi Ada ikisinide öptükten sonra otoparka doğru ilerledi.
Ada eve geldiğinde yemek hazırdı ve annesi babası onu bekliyorlardı.
"Merhaba çılgın ailem" diyerek eve neşeyle girdi.
"Hoşgeldin Avukat Hanım" dedi babası kollarını açarak.
"Hoşbuldum babacığım" dedi ve babasına sarıldı.
Sonra annesine sarılarak masaya oturdu. Masadaki herkes gününün nasıl geçtiğini anlattırken bir haber sohbetlerini kesti.
-"Victoria şehrindeki Umbrella Şirketi'nden sızan bir bilgiye göre şirketin deney odalarında insanlığın genini değiştirebildiklerini ve bu sayede insanlığın yok olabileceği elimize ulaştı. Bu fotoğrafta göründüğü üzere bir insanın ağzının kanlı ve gözlerinin derin bir karanlığa sürüklenmiş gibi baktığı görülüyor..."
"Bu da ne şimdi? dedi babası çatalını elinden hızlı bir şekilde bırakarak.
"Ne yani insanlık genini mi değiştirmişler? hem o fotoğraf neydi öyle leş yemiş gibi!" Ada şaşkınlıkla.
"Sakin olun uydurma bir haberdir belki. Önümüzdeki günlerde kokusu çıkar." diyerek annesi ortalığı yatıştırmaya çalıştı.
"Bu nasıl haber insanları korkutuyorlar" dedi babası ve televizyonu kapattı.
Ada ve annesi masayı topladı. Ada ailesine iyi akşamlar dileyip odasına çıktı. Telefonu eline alıp yatağa uzandı. Kimin neler paylaştığına, hayatlarının nasıl geçtiğine baktı biraz sonra telefonu yan tarafa koyup uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYA'NIN SONUNA DOĞRU
Action(Günlük hayatınızda garip yaratıklarla savaşan karakterleri seviyorsanız bu kitap tam size göre) (...)Pazar sabahı Ada ailesinin telaşlı konuşmalarına uyandı. Hemen aşağıya inip onlara baktı. Annesi ve babası televizyona kitlenmiş savaş alanına döne...